Memleketten notlar…

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Bir önceki yazıda, güzel ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde gezinmekte olduğunu ifade etmiştim. Memleketten gezi notlarımızla devam edelim…

Muş, Erciş ve Yüksekova’daki gecelemelerimde, yüksek rakımlı Doğu’nun ayazını iyice hissetmiştim. Güneydoğu’ya gelince rakım hızla düştü ve hava ılımanlaştı.

Yüksekova’dan sonraki güzergâhım Hakkâri oldu. Daha önce bizzat tecrübe etmemiş olsak da, Irak ve Suriye ile olan sınırlarımızın kesişme noktası olan Hakkâri’nin neredeyse tüm bölgelerinin, sarp dağlardan ve derin vadilerden oluştuğunu biliyoruz.

Bizzat tecrübe sonrası, hiç abartı olmadan ifade edeyim; derelerin oluşturduğu kanyonların tek geçit verdiği bu coğrafyada, vadi yatakları yüzlerce kilometre uzuyor. Dere yatağına paralel yapılmış yollar, inanılmaz yükseklikteki sarp kayalıklar boyunca kıvrım kıvrım ilerliyor.

Elbette devletimiz, uygun olan yerlere, imkânlar ölçüsünde tüneller açarak, coğrafyadaki yolculuğu biraz daha kolaylaştırmış. Uzunluğu 3 bin metreyi aşan tünellerden bahsediyoruz. Halen birçok tünel çalışması devam ediyor. Fakat şunu ekleyelim; tünel açmak demek, sert kayaları santim santim kırarak ilerlemek demek. Bu da pek kolay bir iş değil.

GÜVENLİK TEYAKKUZDA

Türkiye’nin yarım asırlık terör belasından kurtulması için Türk Devlet Aklının başlattığı kapsamlı çalışma devam ederken, bölgedeki muhtemel kışkırtmalara karşı da teyakkuz hali devam ediyor.

Bundan dolayı, neredeyse her il ve ilçenin giriş-çıkışlarında polis ve jandarma ekiplerinin kontrol amaçlı uygulamaları aralıksız sürüyor. İlaveten, köy korucularının nöbet noktalarındaki aralıksız nöbetler de dikkatlerden kaçmıyor.

Güzergâhımıza dönersek…

Hakkâri’deki kısa şehir turu ve ‘gastronomi etkinliğinin’ ardından, Şırnak istikametine devam ettim.

Yol boyunda rastladığım bir cenaze taziyesine katıldım. Köy ağasının ağabeyi ölmüş. Cami avlusundaki taziyeye katılanların araç plaka çeşitliliği, neredeyse 81 şehrimizin yarısı kadar çeşitli. İstanbul ve Ankara plakaları alışıldık olsa da, çok sayıda Erzincan plakalı aracın bulunması, aşiretin bir kolunun da orada olduğuna işaret ediyor.

Yol boyunca kime selam versek, sıcak bir karşılık alıyoruz. İnsanımız sıcakkanlı ve konuksever. Elinden geldiği kadar izzet-ikramda bulunmaya, yolcuya yardımcı olmaya gayret ediyor.

MEDENİYET BUDUR

Bir güzellik de şu: Yol boyunca sık sık çeşmeler, mescitler ve beraberinde tuvaletler görüyoruz. Elbette hiç birinde ücret talep edilmiyor. Bir kez daha idrak ediyoruz ki; bizim medeniyetimiz; su, temizlik ve insana hizmet odaklı bir medeniyet.

Bu tespiti, Avrupa’nın da birçok ülkesini gezmiş olmanın sağladığı bilinçle yaptığımı söylemeliyim.

Yola devam edelim… Çukurca ve Uludere yol ayrımlarını geçip, kıvrım kıvrım vadi yatakları boyunca uzun kilometreler katettikten sonra, Şırnak’a ulaştım.

Şırnak; küçük bir şehir olmasına rağmen, terörle mücadele için stratejik bir tercihle il yapılmıştı.

Nitekim sırtını yasladığı dağın Güney ağırlıklı yamaçlarına konmuş, kent merkezinin pek de düzlük sahibi olmadığı bir şehrimizden söz ediyoruz.

ANADOLU KONUKSEVERLİĞİ HER YERDE

Ziyaretimiz sırasında Şırnak’ta, birkaç vatandaşımızla kısa süreli muhabbetlerimiz oldu. Bir adres sorsak veya bir konuda yardım talep etsek, muhataplarımız büyük bir hevesle, talebimizi karşılamaya gayret ediyor.

Elbette ziyaret ettiğim şehir ve kasabalarda, yörenin kendine has yiyeceklerinden bazılarının tadına bakmayı da ihmal etmiyorum.

Bu arada gecelemeyi, karavana benzeyen çadırlı römorkumda yaptığımı da hatırlatmış olayım.

Şırnak’taki kısa misafirlikten sonra, Siirt istikametinde devam ediyorum. Şırnak çıkışındaki kısa bir yemek molası sonrasında, yola devam edip, konaklamayı Eruh’ta yapıyorum.

Konaklamalarda yer tercihim, genellikle benzin istasyonları oluyor. Elbette nazikçe izin istediğim istasyon sorumlularıyla birkaç dakika içerisinde samimiyet peydahladığımı ve sohbet sırasında memleketin ahvaline dair düşüncelerini anlamaya çalıştığımı ekleyeyim.

Sabah kahvaltı sonrasında, Eruh şehir merkezini geziyorum. 1980’li yıllarda bölücü terör örgütü, eylemlerine başladığında, ilk katliamlarından birini de Eruh’ta gerçekleştirmişti.

MHP VE ÜLKÜ OCAKLARI

Küçük bir ilçe olan Eruh’un şehir merkezinde, MHP İlçe Başkanlığı ve Ülkü Ocakları Şube Başkanlığı’nın; ilçe meydanına hâkim ve ‘ben buradayım’ dercesine görünürlük taşıdığını belirtmeden geçmeyeyim.

Eruh’tan sonraki durağım Siirt kent merkezi oldu. Biraz daha geniş bir ilgiyi ve zaman ayırmayı hak eden Siirt’teki birkaç saatlik konukluğumda, bazı gastronomi ve yöresel alışveriş noktalarına uğradığımı ve koltuğuna oturduğum berber Hakan’la hayli samimi bir sohbet gerçekleştirdiğini ekleyeyim.

Sonrasında, denk geldiğim Bünyamin adındaki bir matbaa sahibiyle de kaçak çayın eşlik ettiği hoş bir sohbetimiz oldu.

Elbette tüm sohbetlerimizdeki ana çerçeve; memleketin gidişatı, bölgenin rahatlayan ve gittikçe iyileşen halleri ve adını koymaksızın söz ettiğimiz ‘Terörsüz Türkiye’ mevzuları oluyor.

BARIŞ MANÇO’YA RAHMET

Siirt’in ardından, istikamet Kurtalan… Memleketin Batısından gelen demiryolu hattının bu bölgede son bulduğu noktadır, Kurtalan… Ve ‘Kurtalan Ekspresi’ de hayli tanıdık bir isimdir.

Merhum Barış Manço’nun orkestrası da buradan ilhamla olsa gerek, aynı ismi almıştı. O güzel insana da bir rahmet dileyerek devam edelim.

Kurtalan sonrasında, güzergâh üzerindeki Beşiri’yi geçtikten sonra Batman’a ulaştım. Bu yazıyı kaleme aldığım Batman’daki konaklama yerim de yine bir benzin istasyonu. Buranın gece nöbetçisi olan Salih isimli kardeşimizle de samimi bir sohbetimiz oldu.

Dediğim gibi, karşılaştığım insanlarla olan muhataplıklarımda, buraların nabzını anlamaya çalışıyorum.

Şu kadarını söylemekle yetineyim: Geçmiş yıllara nazaran, bölge şehirlerimiz ve insanlarımız bir hayli rahatlamış ve başta terörün sonlandırılması çalışmaları olmak üzere, ülkemizin genel gidişatından belirgin bir şekilde hoşnut durumda…

Rahatlama iklimi, şehirlerin ekonomilerine de yansıyor. Bu yansıma, işinde gücünde ve geçiminin derdinde olan vatandaşlarımızın memnuniyetini artırıyor.

Kısmet olursa, bir sonraki yazımda da memleketimizden gezi notlarına devam edeceğim.