Diriliş; Türkiye

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Devlet tarihimizde çok önemli dönemeçler vardır.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

Mete Han’ın Milattan Önce 209’da Hun İmparatorluğu’nun başına geçmesi…

Hun İmparatoru Attila’nın Miladî 434 ile 453 arasında Avrupa’yı hizaya getirmesi…

Bilge Kağan ve Kültigin’in 8. Yüzyıl başlarında Göktürk Devleti’ni ayağa kaldırması…

Selçuklu Devleti’nin, 1040’ta Gazne Devleti’ni Dandanakan’da yenerek tarih sahnesine çıkması…

Sultan Alparslan’ın 1071’de Bizans’ı Malazgirt’te yenerek, Anadolu’nun kilidini açması…

Osman Gazi’nin 1299’da Osmanlı Devleti’ni sahneye çıkarması…

Sultan Birinci Murat’ın 1389’da Kosova’da Sırp ordusunu yenerek, Avrupa’ya ‘Türk gerçeğini’ kabul ettirmesi…

Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethederek, yeni bir çağı başlatması…

Kanuni Sultan Süleyman’ın 1526’da Mohaç’ta birleşik Haçlı ordusunu bozguna uğratması ve Viyana kapılarına kadar Avrupa’yı hâkimiyet altına alması…

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın, uğradığı ihanetler yüzünden 1683’te Viyana önünde bozgun yaşaması…

Ruslarla yaptığımız ’93 Harbi’nde (1877-1878) uğradığımız ağır hezimet

Balkan Harbi’nde (1912) yaşadığımız mağlubiyetler

Ve nihayet Birinci Dünya Savaşı’nda (1914-1918) uğradığımız yenilgi ve kaybettiğimiz topraklar…

KÜLLERİMİZDEN DOĞDUK

Her şey bitti sanılan dönemde, 1919-1922 arasında verdiğimiz Millî Mücadele ile ‘henüz ölmediğimizi’ tüm dünyaya ilan edişimiz…

Evet, geride kalan 100 yılı ‘nadas dönemi’ olarak yaşamışlığımız… Sıfıra yaklaşmış olan gücümüzü yeniden toparladık. Diz çöktüğümüz yerden, çok zor da olsa ayağa kalkmayı başardık.

Bizi Anadolu’dan Moğol Bozkırına kadar sürmek için fırsat kollayan emperyalistler, bu 100 yıllık dönemde hiç rahat durmadılar.

En az 4 adet NATO bağlantılı darbe ve sayısını bile hatırlayamadığımız sayıda darbe girişimine maruz kaldık.

Son darbe girişimini ise, içimizden devşirdikleri FETÖ hainleri marifetiyle 15 Temmuz 2016’da yapmayı denediler.

Darbelerle yıkamadıklarında, üzerimize saldıkları terör odaklarıyla canımızı yaktılar, ayaklarımıza prangalar vurdular.

Kalkınmamızı, gelişmemizi, çağı yakalamamızı engellemeye çalıştılar.

Fakat her şeye rağmen dimdik ayaktayız.

TÜRK DEVLETİ’NİN BAŞARISI

İşte… Yarım asırdır başımıza bela ettikleri PKK terörünü de noktalıyoruz. Bu, Türk Devlet Aklı’nın başarısıdır.

Bakınız!... Ne üçüncü ülkelerin ‘arabulucu’ işlevine muhtacız, ne de terör baronlarıyla pazarlık ediyoruz… Terörün kolunu kanadını kırdık ve onlar için deniz bitti.

Süreci bulandırmaya çalışanlar; “Madem PKK’yı yok edecek gücünüz var, niye hepsini yok etmiyorsunuz?” diye, sosyolojik gerçeklerden uzak, hoş ama boş laflar ediyor.

Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerimiz, PKK’yı tümüyle imha edecek güce ve yeteneğe sahiptir.

Amma… ‘Terörle mücadele’ ile ‘teröristle mücadele’ aynı şey değildir. Eğer sosyolojik ve diplomatik gerçekleri yok sayarsanız, teröristi bitirirsiniz fakat terörü bitiremezsiniz.

Devlet Aklı, teröristi imha ederken, sahadaki yansımalarını ve toplumsal etkilerini de hesaba katar.

Değilse Türkiye, bugüne kadar 60-70 bin PKK’lı terörist sarı torbaya soktu; bir o kadarını daha sokar.

ZOR ve RİSKLİ

Yukarıda, Türk Devlet Tarihindeki bazı önemli dönemeçlerden bahsettim. İşte şu anda yeni bir dönemecin eşiğindeyiz.

Terörsüz Türkiye gayesiyle hayata geçirilen yeni süreç, bir bakıma Türk Devleti’nin yeni bir ‘diriliş hamlesi’ mesabesindedir.

Bu yazıyı yazdığım dakikalarda, PKK’lı bir grubun, simgesel olarak silahlarını teslim etmesi bekleniyordu.

Zor ve riskli bir süreç yaşıyoruz.

Bir yandan, PKK’ya yatırım yapan Batılı emperyalistlerin ‘yatırımlarını koruma’ amaçlı kışkırtma hevesleri…

Bir yandan PKK’nın başında yıllardır saltanat süren Terör Baronlarının, ellerindeki güç ve imtiyazı kaybetmemek uğruna yeltenebilecekleri sabotajlar

Ve çoğu FETÖ bağlantılı olan içimizdeki hainlerin, sosyal medya çöplüğü üzerinden yürüttükleri tezvirat

OLUMLU GELİŞMELER

Bu meyanda, ‘olumlu’ istikametteki birkaç noktayı da işaretlemek lazım:

Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın, 9 Temmuz 2025’te PKK’ya ve kamuoyuna yönelik yaptığı görüntülü açıklama, PKK terörünün ‘söylem’ temelinde de bitişinin işaretidir.

Öcalan’ın hem kendi kuyruğunu dik tutma, hem de hitap ettiği kitlenin gönlünü alma babından ettiği ‘tribün laflarına’ takılmayalım. Ortadaki çıplak gerçek; PKK’nın yenilmesi, silahlarını teslim etmesi ve kendini lağvetmesidir. Gerisi teferruat

Bir diğer ‘çok önemli’ gelişme, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Başkan Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ve PKK’nın Suriye’deki elebaşı Mazlum Abdi ile yaptığı görüşmeler sonrasında yaptığı açıklamalardır.

Tom Barrack, bağımsız devlet veya federasyon gibi beklentilerin, Suriye gerçekleriyle bağdaşmadığını ve Suriye’nin ‘tek devlet’ olarak kalması gerektiğini ifade etti.

Bu, ABD’nin bölge politikalarında çok büyük değişiklikler olduğunu/olacağını işaretliyor.

Terörsüz Türkiye’ye ulaşma sürecinde, hakkını teslim etmemiz gereken bir kitle daha var: Diyarbakır Anneleri… Evlatları PKK/HDP tarafından çalınan o anneler, 3 Eylül 2019’dan bu yana, deyim yerindeyse Diyarbakır’ı PKK/HDP’ye dar ettiler.

İşte o annelerin verdiği bu fedakârca mücadele, PKK’nın toplumsal meşruiyetini silkeledi.

Bu ülkeye azıcık da olsa bağlılık hisseden herkesin, Diyarbakır Annelerine birer teşekkür borcu olduğunu unutmayalım.

CHP NEREDE DURUYOR?

Ve vurgulanması gereken bir nokta daha var: CHP, Terörsüz Türkiye sürecinin neresinde bulunuyor?

Ne önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, ne şimdiki Genel Başkanı Özgür Özel, ne de ‘esas oğlan’ Ekrem İmamoğlu, defalarca Diyarbakır’a gitmelerine rağmen, Diyarbakır Annelerini ziyaret cesaretini gösteremedi.

Acaba CHP, hem Türkiye’nin terörle mücadelesini, hem de dış politikayı, Ünal Çeviköz ve Namık Tan kılavuzluğunda mı yürütecek? Ki, her ikisi de Türkiye’nin Anavatan sınırları dışıyla ilgilenmesini, muhtemelen patronları ABD adına istemiyor ve eleştiriyor.

‘Diriliş; Türkiye’ kervanı yola dizildi. Terörsüz Türkiye’nin istikameti, kimse kuşku duymasın, KIZILELMA’dır.

Herkes kendi durduğu yeri bu ‘mihenk taşına’ göre belirlesin. Az bir zaman sonra, herkes kendi vicdanında bir muhasebe yapacak; kimilerinin kalbi huzurla dolarken, kimileri ‘keşke’ çekecek.

Tabii ki sözümüz, ‘vatansız haymatloslar’ için geçerli değildir.