Muhammed Ayber

Muhammed Ayber

Muhammed Ayber Kimdir?

Gazi Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema, Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi mezunu. Süleyman Demirel Üniversitesi Gazetecilik Anabilim Dalında yüksek lisansını yapmıştır. Siyasal iletişim ve siyasal nefret söylemi üzerine akademik çalışmaları bulunmaktadır.

Mesleki kariyerinde foto muhabirliği, video editörlüğü, muhabirlik, internet editörlüğü, grafikerlik, sosyal medya uzmanlığı ve reklam danışmanlığı deneyimlerine sahiptir. Seçim süreçlerinde siyasi adayların seçim koordinasyonlarını yürütmüş ve basın danışmanlığını gerçekleştirmiştir. Şirketlere reklam danışmanlığı yapmaktadır.

Yapaylaşan insanlar, insanlaşan bilgisayarlar

Dünya hızla değişiyor. Teknoloji, sadece yaşam tarzımızı değil, insanlık algımızı da derinden etkiliyor. Dijitalleşme çağında, bilgisayarların insanlaşmaya, insanların ise yapaylaşmaya başladığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönüşüm, hem heyecan verici hem de endişe verici bir tablo sunuyor.

Son yıllarda yapay zekâ, insan davranışlarını ve düşünce yapılarını taklit etme konusunda büyük bir ilerleme kaydetti. Konuşma tanıma, duygu analizi, yaratıcı yazarlık ve hatta sanat üretimi gibi alanlarda bilgisayarların yetkinliği giderek artıyor. Chatbotlar, duygusal zeka gösterebilen algoritmalar ve otonom sistemler, insanın benzersiz olduğunu düşündüğü pek çok özelliği artık başarıyla taklit edebiliyor.

Ancak bu taklit, gerçekten "insan" olmayı ifade eder mi? Bilgisayarlar bir şiir yazabilir, bir tablo çizebilir veya bir melodi bestelerken, bunu gerçekten hissederek mi yapıyorlar? Burada ortaya çıkan asıl soru şu: İnsan olmak, sadece davranış ve üretimden mi ibaret?

Yazının Devamı

Unutulan Özgürlük

Teknoloji çağında yaşıyoruz; akıllı cihazlarımız, sosyal medya platformlarımız ve alışveriş algoritmalarımız hayatımızın her anını şekillendiriyor. Günümüzün dijital dünyasında bu araçlar, bize sınırsız seçenekler sunduğu iddiasıyla hayatımızın merkezine oturdu. Ancak durup düşünmek gerek: Bu seçenekler gerçekten sınırsız mı? Ya da daha önemlisi, bu tercihler gerçekten bize mi ait?Her gün, algoritmalar tarafından yönlendirilen bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medya platformları, ne izleyeceğimizi veya ne okuyacağımızı bizim adımıza seçiyor. Alışveriş siteleri, ilgimizi çekecek ürünleri belirleyerek karşımıza çıkarıyor. Bir filmi izlememizi öneren bir algoritma, bir ürünü satın almamız için bizi hedefleyen bir reklam... Bütün bunlar, özgür seçimler yapıyormuşuz gibi hissettiriyor. Ama gerçekten öyle mi? Yoksa yalnızca algoritmaların önerdiği, sınırlı bir seçenekler havuzunun içinde mi sıkışmış durumdayız?

Algoritmaların Hayatımızdaki Gücü

Dijital dünyanın etkisiyle, artık sadece tercihlerimiz değil, aynı zamanda düşüncelerimiz de şekilleniyor. Bu platformlar, ilgimizi çekecek içerikleri özenle seçip bize sunarak zamanımızı nasıl harcayacağımıza bile karar veriyor. Giderek artan bir şekilde, izlediğimiz dizilerden alışveriş alışkanlıklarımıza kadar pek çok konuda, özgür irademiz yerini bu sistemlerin sunduğu alternatiflere bırakıyor. Algoritmalar bizi tahmin etmekle kalmıyor, aynı zamanda yönlendiriyor. Sadece neyi seçeceğimizi değil, nasıl düşüneceğimizi de etkiliyor. Bu durum, bizi bağımsız bir birey olmaktan uzaklaştırarak sistemin bir parçası haline getiriyor. Peki, bu kadar yönlendirilirken gerçekten bir seçim yapma özgürlüğümüz var mı? Yoksa seçeneklerimiz sadece algoritmaların izin verdiği kadarıyla mı sınırlı?

Peki, Bir Seçim Yapabiliyor muyuz?

Algoritmaların bu kadar baskın olduğu bir dünyada, bireysel seçimlerimizin anlamını kaybettiği bir gerçek. Seçim yapmak, kendi irademizle karar vermek demektir. Ancak sürekli olarak dışarıdan dayatılan seçeneklerle karşı karşıya kaldığımızda, bu süreç ne kadar özgün olabilir? Burada yalnızca algoritmaların değil, sosyal ve ekonomik koşulların da etkisini göz ardı etmemek gerekir. Toplumun dayattığı normlar, ekonomik şartların sınırları ve başkalarının beklentileri, özgürlüklerimizi şekillendiren diğer unsurlar arasında yer alır. Hangi mesleği seçeceğimiz, nerede yaşayacağımız veya nasıl bir hayat süreceğimiz çoğu zaman kendi tercihlerimiz gibi görünse de, bunların üzerinde ciddi dışsal etkiler mevcuttur. Asıl önemli soru şudur: Özgürlük sadece fiziksel bir durum mu, yoksa zihinsel bir hak mı? Özgürlüğün en saf hali, bireyin düşünce ve eylem alanında bağımsız olmasıdır. Ancak modern yaşamda, bu bağımsızlık giderek zorlaşıyor. Korkularımız, alışkanlıklarımız ve sosyal baskılar, bizi fiziksel sınırlardan çok daha derin bir esaretin içine sürüklüyor. Zihinsel özgürlük, kendimize sorular sormak ve dayatılan cevapları sorgulamaktan geçer. Ancak günlük hayatın koşuşturması içinde, bunu yapmaya fırsat bulmak bir lüks haline geldi. Çoğu zaman, başkalarının beklentilerini karşılama çabası içinde, kendi iç sesimizi duyamaz hale geliyoruz. Gerçek özgürlük, sadece fiziksel zincirlerden kurtulmak değil, zihnimizdeki sınırları da aşmaktır. Bugün, modern yaşamın getirdiği karmaşada özgürlük algımızı yeniden tanımlamak zorundayız. Algoritmaların sunduğu hazır seçeneklerden sıyrılmalı, toplumun dayattığı kalıpları sorgulamalı ve kendi yolumuzu bulmalıyız. Unutmamalıyız ki, kendi hapishanemizin anahtarı elimizde. Önemli olan, bu anahtarı kullanmaya cesaret edebilmek. Bu cesareti gösterdiğimizde, gerçek özgürlüğe bir adım daha yaklaşabiliriz.

Yazının Devamı

Gelenekten Geleceğe Bir Yeniden Doğuş: Yeni Ankara

Anadolu Gazetesi, 41 yılı aşkın yayın hayatında sayısız haberi okurlarına ulaştırdı, toplumu bilgilendirdi ve şehrimizin nabzını tuttu. Şu anda ise yeni bir dönemeçteyiz. Dijital dönüşümün etkilerini derinden hissettiğimiz bu çağda "Yeni Ankara" hem bir yeniden doğuş hem de köklerinden kopmadan bir geleceğe uzanma hikâyesi olacaktır.

Basın sektörü, tıpkı diğer alanlar gibi teknolojinin hızla değiştiği ve dijitalleştirdiği bir dönemin içinden geçiyor. Geleneksel medya çoğu kez bu değişimle başa çıkmakta zorlanıyor, fakat Anadolu'nun tecrübesi, Yeni Ankara'nın dinamizmi ile bu zorluklara meydan okuyarak yeni bir yol haritası çiziyoruz. Yeni Ankara sadece bir haber sitesinin ötesinde, dijital dünya ile entegre bir platform sunmayı hedefliyor.

İsim değişikliği, bir gazeteye ruh kazandırır. "Yeni Ankara" adı, sadece bir şehrin ismini taşımakla kalmıyor; aynı zamanda yenilikçiliğin, dinamizmin ve modern başkentin sesi olmanın mesajını veriyor. Ankara'nın kültürel, sosyal ve siyasi dinamizmini yansıtan bir isimle, gazete şehrin kimliğine daha da yakınlaşıyor. Her sokakta, her köşe başında Ankara'nın ve Ankaralının yanında yer alıyor.

Yazının Devamı

Ekonomik Krizin Gölgesinde: Sanal Kumar

Türkiye'de son yıllarda artan ekonomik zorluklar, gençlerin hayatlarını doğrudan etkiliyor. İşsizlik, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısı gençlerin en büyük endişe kaynakları haline geldi. İş bulamayan ya da geçici ve güvencesiz işlerde çalışan gençler, bu belirsizlik içinde kendilerine bir çıkış yolu ararken, ne yazık ki sanal kumar ve bahis gibi yasa dışı alanlara yöneliyor. Bu yönelim, ekonomik krizin bireyler üzerindeki etkisinin başka bir boyutunu gözler önüne seriyor.

Geleceğini inşa etmeye çalışan gençler için umut, güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Ancak ekonominin getirdiği yükler ve bu yüklerin altında ezilen gençlerin, kendilerini umutsuzluk içinde bulmaları oldukça üzücü. Bu umutsuzluk, gençleri anlık kazanç vaatleri sunan ve her yerde karşılarına çıkan sanal kumar platformlarına çekiyor. Türkiye’de gençlerin %80'inin sanal kumar ve bahisle doğrudan ya da dolaylı olarak temas ettiği belirtiliyor. Bu, çok ciddi bir rakam ve ülkemizdeki sosyal ve ekonomik çöküşün gençler üzerindeki yıkıcı etkisinin en büyük göstergelerinden biri.

***

Yazının Devamı

Ulaşım Sorununun Başkenti

Ankara, Türkiye’nin başkenti ve en büyük ikinci şehri olarak hem nüfus yoğunluğu hem de kentleşme açısından önemli bir konumda. Ancak ne yazık ki, bu büyük metropolün başlıca sorunlarından biri olan ulaşım, her geçen gün daha da karmaşık bir hal alıyor. Trafik sıkışıklıkları, yetersiz toplu taşıma sistemleri ve altyapı eksiklikleri, Ankara halkının günlük yaşamını olumsuz etkiliyor.

Günlük hayatta, sabah işe gidiş ve akşam eve dönüş saatlerinde trafik neredeyse durma noktasına geliyor. Özellikle ana arterlerde ve şehir merkezine çıkan yollar üzerinde uzun süren araç kuyrukları hem zaman kaybına hem de stresin artmasına neden oluyor.

Toplu taşıma kullanmak ise artık bir çözüm değil. Otobüsler ve metrolar çoğu zaman dolu, duraklarda bekleyiş süreleri uzuyor. Şehir içi ulaşımın ana damarları olan EGO otobüsleri ve metro hatlarının, artan nüfusa ve şehirleşme oranına uygun bir şekilde genişletilmemesi, sorunu derinleştiriyor.

Yazının Devamı

Kötü Ekonomi, Gıdada Hileyi Tetikliyor: Halk Sağlığı Tehlikede

Son yıllarda ekonomik dalgalanmalar, neredeyse her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de derin izler bırakıyor. Ancak, bu etkinin en dramatik sonuçlarından biri, gıdadaki güven sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Gıda denetimlerinde ortaya çıkan bulgulara göre, bazı işletmeler tek tırnaklı hayvan eti ve domuz eti gibi yasaklı ya da istenmeyen ürünleri kullanarak halk sağlığını tehlikeye atıyor. Bu durum, ekonomik krizin sektörü ne kadar derinden etkilediğinin en somut göstergelerinden biri.

Ekonomik sıkıntılarla boğuşan işletmeler, maliyetleri düşürmek ve ayakta kalabilmek için ne yazık ki gıdada hileye başvurma yolunu seçiyor. Artan girdi maliyetleri, döviz kuru dalgalanmaları ve yüksek enflasyon, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri köşeye sıkıştırıyor. Bu sıkışmışlık içinde bazı işletmeler, ucuz ama insan sağlığı için tehlikeli hammadde kullanımına yöneliyor. Son gıda denetimlerinde ortaya çıkan tek tırnaklı hayvan eti ve domuz eti bulguları, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.

Gıdadaki bu hileler sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda ciddi bir halk sağlığı sorunu. Yasaklı ya da belirtilmemiş hayvan etlerinin kullanımı, hem dini inançlar hem de sağlık açısından büyük riskler taşıyor. Tüketiciler, etik olmayan ve insan sağlığını hiçe sayan bu uygulamalara karşı korunmalı. Denetimlerin sıkılaştırılması ve yaptırımların artırılması, bu tür hileleri önlemek için atılması gereken en önemli adımlardan biri.

Yazının Devamı

Demokrasinin Acı Suyu

Demokrasinin temel unsurlarından biri olan seçimler, bir toplumun yönetimini belirleme ve halkın iradesini yansıtma konusunda kritik bir rol oynar. Ancak, günümüzde, seçimlerin adil ve eşit bir zeminde gerçekleştiğini söylemek mümkün değil.

Günümüz siyasi sahnesinde, para gücünün ve medyanın etkisi, seçim süreçlerini çarpıtan önemli faktörlerden biri haline geldi. Parası olan adaylar, genellikle daha fazla kaynak ve imkana sahip oldukları için medya tarafından da daha görünür bir şekilde sunuluyor.

Her adayın eşit bir şekilde temsil edilmesi ve seçim sürecine katılma hakkının güvence altına alınması demokrasinin hakkıyla uygulaması açısından büyük önem arz ediyor. Maalesef, medyanın ve diğer etkileyici faktörlerin belirli adayları daha fazla vurgulaması, seçimlerin sadece iki taraflı olarak algılanmasına neden oluyor. Diğer adayların görmezden gelinmesi medyanın demokrasi darbesi olarak değerlendirilebilir.

Yazının Devamı

Demokrasinin Gölgesinde Gizlenen Koltuk Sevdalıları

Türkiye'nin siyasi sahnesinde, aynı siyasi figürlerin seçim dönemlerinde birbirleriyle rekabet etmeye devam etmeleri ve kazanan adayların koltukları bırakmak konusundaki isteksizlikleri, demokratik sürecin dinamizmini sorgulamamıza neden oluyor.

Birçok seçimde aynı isimleri görmek, toplumun çeşitli kesimlerinde değişim isteğini tetikliyor. Fakat bu değişim taleplerine rağmen, aynı siyasiler farklı amblemler altında ısıtılıp ısıtılıp milletin önüne getiriliyor. Buda siyasette sürdürülebilirlik ve sürekli yenilenme eksikliğine yol açarak, toplumun değişen ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesini engelliyor.

Siyasi arenada uzun yıllar boyunca varlığını sürdüren liderler, "deneyim" ve "istikrar" diyerek koltuklarını bırakmamak için ellerinden geleni yapıyor. Deneyim ve istikrar argümanları siyasi arenada genç ve yeni liderlere yer açma zorluğunu perçinlerken, demokratik katılımın gerçek anlamda sağlanmasını da engelliyor.

Yazının Devamı

Belediyelerin Anahtarı İyi Analizden Geçiyor

Yerel seçime adım adım yaklaşıyoruz. Adaylar belirleniyor, saha hareketli. Ankara’da yerel seçimle ilgili yorumların, kulislerin ardı arkası kesilmiyor. Kaçırılan nokta ise geçmiş analizler. Ankara Büyükşehir Belediyesinin anahtarı ise geçmiş seçimlerde saklı.

2014 ve 2019 yerel seçimlerini baz alarak sizlerle ortak bir analiz yapalım.

2014 Yerel Seçimlerinde Melih Gökçek ve Mansur Yavaş yarışında 31.732 oy farkıyla Melih Gökçek seçilmişti.

Yazının Devamı

Ankara İl Başkanlarının Dikkatine! Bu yazı sizin için..

Seçimler yaklaşıyor, teşkilatlar hareketlendi, siyasiler heyecanlı, her ortamda seçim kritikleri yapılıyor, listeler konuşuluyor ama halkta heyecan yok.

Partilerin teşkilatları seçim hazırlıklarına son sürat devam ediyor. Kulis bilgilerinin ardı arkası kesilmezken bizim gözümüz ise sokaklarda. Halkın arasındayız halkı dinliyoruz. Peki halk ne diyor?

Sayın Ankara İl Başkanları bu yazının muhatabı sizlersiniz. Öncelikle Ankaralıların sizlerden en büyük beklentisi artık genel siyaseti değil Ankara siyasetini, Ankara’nın sorunlarını konuşmanız. Bırakın parti büyükleri konuşsunlar, tartışsınlar. Ankaralılar sizlerden hizmet bekliyor, vaatlerinizi bekliyor sizleri sokağa çağırıyorlar.

Yazının Devamı

AK Parti’nin kulislerdeki ‘sessiz’ Ankara adayı kim?

Yerel seçimin yaklaşmasıyla kulislerdeki hareketlilik iyiden iyiye arttı. Her partinin il başkanlıkları içerisinde çeşitli planlar yapılıyor. Tabi son kararı verecek olan her zamanki gibi teşkilatlar değil genel merkez siyaseti olacaktır.

Mansur Yavaş’ın adaylığını bundan aylar öncesinde CHP eski Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı ile yaptığımız röportajda anadolugazete.com.tr olarak ilk duyuran biz olmuştuk.

Ankara'da Ankara Siyaseti'nin konuğu: CHP Ankara İl Başkanı

Yazının Devamı

İYİ Parti Ankara Yönetimi neden istifa etti?

İYİ Parti Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu ve yönetimi istifa etti. Peki ama neden? Yaptığı açıklamada partinin ‘her bölgede kendi adayımızla gireceğiz’ kararına sıcak bakmadığı ve bu sebepten ötürü istifa ettiğini belirtti.

Mansur Yavaş siyaseten ülkücü kökenli bir belediye başkanı. 2019 seçimlerinde de bu durum çok da farklı değildi aslına bakıldığında. CHP ve İYİ Parti’nin ortak adayı olarak girdiği seçimi kazanmış ve yıldızı çok hızlı bir şekilde parlayarak sadece iki yıl içerisinde potansiyel cumhurbaşkanı olarak tanıtılmaya başlanmıştı.

Mansur Yavaş’ın seçimi kazanması ve potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesinde şüphesiz büyük katkıları olan isimlerden birisi de Faruk Köylüoğlu. 2019 seçim çalışmasında Mansur Yavaş’ın seçim çalışmalarının koordinasyonunun başındaki isimlerden biriydi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde aday belirleme sürecinde İYİ Parti’nin Mansur Yavaş ısrarı ve sevdası da pek tabi hepimizin hatırında hala daha tartışmaları devam eden bir konu. Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da Faruk Köylüoğlu elini taşın altına koyarak birçok görüşmeler yaptığı biliniyor.

Yazının Devamı

Ankara’da siyaset hareketleniyor. Peki ne yapmalı?

Genel seçimin tartışmaları yeni yeni sönerken yerelde hareketlilik hızlı başladı. Yerel seçim öncesi son altı ay. Genel merkez siyasetinin dışında il başkanlıkları ve ilçe teşkilatları çok hareketli. Özellikle muhalefet partilerinin içerisi bir hayli karışık durumda. Anlaşılan o ki genel merkezlerden gelen farklı açıklamalar teşkilatlarda kafa karışıklığı yaratmış.

‘ARTIK ONLAR BİZİM KAPIMIZA GELSİN’

Özellikle 26 Ağustos günü Meral Akşener’in açıklamaları Ankara’da birçok siyasi dengeyi değiştirdi. Akşener’in ittifak için ne evet ne hayır dememesini farklı bir seçim stratejisi olarak yorumlamak mümkün. Geçtiğimiz İYİ Parti genel kurulunda Akşener’in ‘Artık onlar bizim kapımıza gelsin’ söylemine istinaden yerel seçimlerde ittifak konusunda söylemlerinden kesin bir yargı çıkartmak zor.

Yazının Devamı

E-Ticarette küçük esnafa yer yok!

Yerel esnafın Türkiye pazarına açıldığı e-ticarette hayatta kalmak gün geçtikçe daha da zorlaşmaya başladı.

Anadolu’nun ücra bir şehrinden bütün dünyaya ürünlerinizi pazarlayıp satış yapabildiğiniz e-ticaret gün geçtikçe esnafı vurmaya devam ediyor. E-ticaretin aslan payına sahip e-Pazar alanı dediğimiz büyük siteler hiçbir yükün altına girmeden bütün yükü satıcıların üzerine yüklemiş durumda. Hele de son zamanlarda artan kargo fiyatları satıcıların belini büküyor.

Komisyon oranları, kargo fiyatları, vergiler, iadeler, kargoda çıkan sıkıntıların hepsi satıcının üzerinde bir yük durumunda. Geçtiğimiz dönemlerde yapılan e-ticaret düzenlemeleriyle artık satıcıların sattıkları ürünlerin parasını daha erken almaya başladıysa da e-Pazar alanları bunun kat be kat fazlasını satıcıdan alır duruma geldi. Özellikle yüksek komisyon oranları ve son fiyattan komisyon uygulaması satıcıların e-ticarette hesap yapmalarını zorlaştırıyor.

Yazının Devamı

Mamudo Kurban Niye Doğdun?

Türkiye’nin rahat görmemiş kır saçlıları, emeklilerimiz. Her seçim vaatlerle doldurulan torbalar, her zam dönemi unutulan yorgunlar. Yine bir zam dönemiyle karşı karşıyayız demek isterdim ama emekliler karşılarında kimseyi göremiyor. Yılların çalışması sonucunda emekli ikramiyesiyle bir ev alıp otururum, emekli maaşımla da yaşar giderim hayalleri artık yok.

Ekonomik sıkıntılar baş gösterdiği an gözler ilk önce emeklilere çevriliyor. Emekli ne yapacak? Emeklinin gözü de hükümette acaba hükümet ne yapacak? Evet hükümet kararını duyurdu. Emeklilerimizi sevindirecek haber geldi. Yüzde yirmi beş zam! İyi hoşta neye zam? Kime zam?

İyi kötü bir şekilde Kurban Bayramı’nı atlatan emeklilerimiz çocuklarına ve torunlarına olan özlemlerini giderdi. Torunlarının ceplerine ufakta olsa bir harçlık koydular. Emekli ikramiyeleri bayramda gelen misafire tutulan kolonya gibi anında uçup gitti. Emeklilerimiz kurbanlıklarını banka kredileriyle aldılar. İşten artmaz dişten artar derler. Artık emeklilerimizin ne işi kaldı ne dişi.

Yazının Devamı

Devlerin Kafes Dövüşü Başladı!

Twitter’ı satan alan Elon Musk satın aldığı günden itibaren resmen Twitter kullanıcılarını delirten hamleler gerçekleştirdi. Bunun en sonuncusu ise bir önceki “İnternetin Orta Çağına Hoş Geldiniz” yazımızda bahsettiğimiz tweet görüntüleme sınırlamasıydı. Ve bu kriz birileri için yeni fırsatlar doğurdu. Evet internetin en büyük kafes dövüşü resmen başladı!

Mark Zuckerberg daha önceden de duyurduğu Twitter’a alternatif bir platform oluşturma çabalarını nihayete erdirdi. Geçtiğimiz gün itibariyle Threads’i kullanıma açtı. Kullanıcı alışkanlıklarını düşünerek Twitter arayüzünü kopyalayan bu platform ilk açıldığı andan itibaren milyonlarca kullanıcının akınına uğradı. Hem Instagram hem de Twitter kullanıcılarının akın akın girdiği bu platform ikilinin savaşını epey kızdıracak gibi duruyor. Öyle ki Threads’in kullanıma açıldığı dakikalarda Mark Zuckerberg’in açıklaması şu şekildeydi, “Twitter’ın elinde bir şans vardı ancak değerlendiremedi”. Sosyal medya patronu resmen Twitter’ı bitireceğini açıkladı.

Bu tarz kriz durumları her firma için yaşanmaktadır. Tüm sektörler rekabete dayalı ve pastanın büyüklüğüne göre işler çirkinleşmektedir. En başta kal gelen Twitter ekibi sonunda savunma yapmaya başlayacak gibi gözüküyor. Elon Musk karşı atak olarak Meta şirketine dava açmaya hazırlanıyor. Yaptığı açıklamada ise Elon Musk, “Rekabet iyidir, kopya çekmek ise değildir” açıklamasında bulundu. Threads’in birebir Twitter arayüzünü kopyalaması Elon Musk’ı epey rahatsız etmiş anlaşılan. Unutulmaması gereken bir gerçekte şu sosyal medya platformlarında bir kullanıcı deneyimi artık oturmuş durumda. Kullanıcı alışkanlıkları ve yıllar boyu süregelen bir sosyal medya kültürü oluştu. Bu kültürün dışında yeni bir şeyler denemek herhangi bir sosyal medya platformu için belki de yolun başında sona ermek olacaktır. Bu kültürün etrafında yeni bir şeyler oluşturarak insanlara yeni deneyimler yaşatmak üzere çalışmalar gerçekleştiriliyor. Her şeyden önemlisi de şu bütün bu çatışmalar devam ederken herkesin gözü önünde yeni bir sosyal medya kültürü ve yeni bir dijital topluluk oluşmakta.

Yazının Devamı

İnternetin Orta Çağına Hoş Geldiniz

Tarih tekerrür etmeye devam ediyor. İnsanlığın yıllar boyu özgürleşme uğruna verdiği mücadele yeniden başlıyor. Mutlak monarşi ve feodalizm bugünün dünyasında da hakimiyet kurmaya başladı, ama nasıl?

Elon Musk’ın Twitter hakkında aldığı son karar ile artık Twitter kullanıcıları belirli sayıda tweet okuyabilecek. Bu sınır yeni hesap açan kullanıcılar için beş yüz iken daha eski hesabı olan kullanıcılar bin tweet ve doğrulanmış hesabı olan kullanıcılar ise on bin tweet görüntüleyebilecek. Bu kararla birlikte internet ortamının kullanıcılara ait olmadığı kesinleşmiş oldu. Böylelikle günlük görüntüleyebildiğimiz tweet sayısına sınırlama getirildi. Sadece bize gösterilmek istenileni gördüğümüz ve bir meta haline geldiğimiz bu yeni dünyaya hoş geldiniz. Bu yeni dünyanın orta çağında hepimiz bu şirketlerin birer vatandaşıyız. Bu yeni dünyanın iktidarları da yine aynı teknik ve taktiklerle insanları yönetip yönlendirmek için çalışıyorlar. Durumu daha iyi anlamak için gelin size üç kavramdan bahsedeyim. Panoptikon, sinoptikon ve omnioptikon. Bu kavramları ilk kez görüyor olabilirsiniz ancak bu kavramların içinde yaşıyor ve hayatımızı bu kavramlara göre şekillendiriyoruz. Peki nedir bu kavramlar kısaca açıklayalım.

Panoptikon, kelime anlamı olarak her şeyi gören anlamına gelmektedir. Artık herkes herkesi her yerden gözetleyebilmektedir. Elektronik aygıtların kullanımıyla gözetim yerellikten uzaklaşıp küresel bir boyut kazanmıştır. Küresel çapta bu uygulamaların bizleri dinlediğini ve davranışlarımızı analiz ettiğini biliyoruz. İnsanlar ne zaman gözetlendiklerini bilmediklerini için her an gözetleniyormuş gibi davranmaktadır. Örneğin bir tweet atarken veya bir post paylaşırken ne kadar kendimiz olabiliyoruz?

Yazının Devamı

İfade Özgürlüğü ve Nefret Söylemi Çizgisinde; İsveç, Rusya ve Türkiye Üçlemi

Bayramın ilk günü İsveç’te yaşanan üzücü bir olay neticesinde bütün İslam alemi ayağa kalktı. Bu olayın İsveç’in NATO’ya alınması için başlatılan süreci olumsuz etkileyip etkilemeyeceğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Avrupa mahkemeleri, nefret söylemini genellikle ırk, etnik köken, din, cinsiyet, cinsel yönelim veya diğer yasal olarak korunan özelliklere dayalı düşmanlık, saldırganlık veya aşağılama içeren ifadeler olarak tanımlamaktadır. İçtihat kararları, nefret söylemini, toplumsal gruplara veya bireylere yönelik düşmanlık veya ayrımcılığı teşvik etme veya haklarını ihlal etme amacı taşıyan ifadeler olarak ele almaktadır.

Yazının Devamı

7.785’kmlik Dostluk Hikayeleri

Dünya’nın öteki ucundan memlekete uzanan binlerce hikâye ve Türk milletinin destanlar yazan mücadelesi günümüzde hâlâ minnet ile anılıyor. Nice dostluklar nice arkadaşlıklar nesilden nesile aktarılıyor. İşte o dostluğun en nadir en güzel örneklerini barındıran Kore Savaşı anıları ve acıları. Dostluklar acılarla yoğurulur anılarla büyür.

73 sene önce acılarını paylaştığımız, yaralarını sardığımız Kore halkı 73 sene sonra yüzyılın afetinde en büyük destekçilerimizden birisi oldu. Bir gazi torunu olarak Kore Savaşı’nın 73. yıl dönümünde Ankara’daki Kore'de Savaşan Türkler Anıtı’nda düzenlenen anma etkinliğine katıldım. Gerçekten gurur verici anların yaşandığı törende tekrar ve tekrar Türk askeriyle ve rahmetli büyükbabamla gurur duydum. Bütün olumsuzluklar ve hatalı kararlara rağmen dünyanın öteki ucunda dahi kendisini bozmadan onurlu ve dik duruş timsalini oluşturan yüce Türk ordusu çok büyüksün...

Yazının Devamı