Türkiye’nin yakın siyasi tarihi, darbelere ve ideolojik çatışmalara sahne oldu. 1960-1970-1980 darbeleri, toplumun farklı kesimlerini ideolojik olarak keskin bir şekilde birbirine düşürdü ve bu süreçlerdeki kayıplar hem bireylerin hayatlarını hem de toplumun kolektif hafızasını derinden etkiledi.
Bugün bu darbelerin ve ideolojik mücadelenin ardından Türkiye’nin siyasi ortamı, büyük ölçüde ideolojisizleşmiş fikirsizlikle boğulmuş bir yapıya büründü. Peki, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit gibi figürlerin mirası ne durumda? Solculuk ya da sağcılık hâlâ güçlü bir ideoloji mi yoksa sadece nostaljik bir hatıra mı?
1960 darbesi, Türkiye’nin ilk askeri müdahalesi olarak tarihe kazındı. Demokrat Parti (DP) hükümetinin uygulamalarına karşı öğrenci hareketleri ve işçi direnişleri gibi toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, dönemin askeri yönetimi tarafından “toplumsal düzeni tehdit eden unsurlar” olarak görüldü.