Enver Baltaş

Enver Baltaş

Bir seste sen ver

Duyarlı yöneticiler arıyorum. Leonardit'in ülke tarımının lokomotifi olacağı kesin. Bunun olabilmesi için kamu kurumları arası işbirliğinin sağlanarak mevzuatta uyumun sağlanması, lazım.

Tesisin kapasitesi oranında leonardit ve humik asitte KDV’nin sıfırlanması lazım. İşletilmeyen kömür madeni ruhsatlarının iptal edilmesi lazım.

Ayrıca; Özellikle kuru tarım alanlarında yaratacağı etkiyi bildiğimiz için bu arazilerde AR-GE desteği sağlaması lazım.

Yazının Devamı

Bilen rahatsız olur sizde bilin istedim

SESİMİ DUYAN VARMI???

Maden mevzuatında enerji hammadde si olarak tanımlanan leonarditin satışı 2019 yılında durdurulmuştur. Peki kalori değeri 800 ila 1000 olan bu hammadde enerji ham maddesi olabilir mi? Madencilerden aldığımız bilgi enerji ham maddesi olabilecek maddenin asgari kalori değeri 3000 olmalı. O zaman sorum şu; Yakıt olarak kullanılmayan bu hammaddenin ısrarla fueloile yapılmaya çalışılması doğrumu? Ayrıca tarıma faydası %100 ispatlanmış olmasına rağmen, tarım kullanımına yasaklanması kime hizmet etmekte?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yılın sonu itibarıyla Türkiye'de ekilen ve dikilen tarım alanı 23 milyon 763 bin hektar, çayır ve mera arazileriyle toplam tarım alanı da 38 milyon 380 bin hektar olarak belirlendi.

Yazının Devamı

Toprak ana

Toprak deyip geçme!...

Toprakta, bitkiler, solucanlar, böcekler, akarlar, küçük memeliler ve mikroorganizmalar bulunur. Toprak, canlılığını ancak içinde yaşayan ve onu zenginleştiren bu canlılar sayesinde sürdürür. Bitkiler, toprağın başlıca organik madde kaynağıdır. Toprağın derinliklerine kök salan bitkiler, Yerküre üzerindeki neredeyse tüm yaşamı besleyen temel üreticidir. Güneşten aldığı enerjiyi kullanarak, havadaki karbondioksiti enerji bakımından zengin organik kimyasal bileşiklere dönüştürür. Topraktaki besin zinciri ve oldukça karmaşık toprak besin ağı bununla başlar.

Karınca ve solucanlar açtıkları kanallarla, toprağın nefes almasını ve suyu emmesini sağlarlar. Köstebek, kır faresi ve yer sincabı gibi hayvanlar her yöne açtıkları tünellerle toprağın karıştırılmasını sağlarlar.

Yazının Devamı

Nerede hata yapıyoruz?

Değerli okurlar bu yazımızda tarım topraklarımızın genel itibari ile nasıl kullanıldığını ve nasıl kullanılması gerektiğini ele alacağız. Bildiğiniz üzere bizler ataerkil toplumuz yani soyumuz, atalarmız, dedelerimiz onların yaptıkları, fikirleri tamamen bizlere ışık tutmaktadır, bizlerde bu ışık doğrultusunda çoğu zaman yeni ışıklar yakmadan gitmekteyiz.

Burada anlatmak istediğim konu; Türk tarımına bakacak, inceleyecek olursanız, yapılan faaliyetlerin hepsi, atalarımızdan bizlere miras kalmıştır, zamanında onların yaptığı her faaliyeti bizler sürdürmeye devam etmişiz. Ama kaçırdığımız bir nokta var, artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Çiftçilerimizle sohbet ettiyseniz şöyle hayıflandıklarını duymuşsunuzdur;

Ben eskiden bu tarladan şu kadar fazla verim alırdım, şu kadar güzel meyvesi olurdu gibi. Peki ya şimdi neden bu verimi alamıyor? Gelin hep birlikte çiftçilerimizin nerde hata yaptığını inceleyelim; İlk ve yapılması gereken ama yapılmamakta ısrar edilen en büyük hatamız 'Toprak Analizi' yaptırmamaktır. Bilim gelişti teknoloji gelişti artık toprağı görmek tanımak mümkün tüm öğretim görevlilerimiz ısrarla baskılıyor toprak analizi yaptırın diye, ancak yazının başında bahsettiğimiz gibi biz atadan deden ne gördüysek onu uygularız, biz öyle bir şey görmedik ki uygulayalım; Bu algı tamamen yanlış, yenilikçi olun araştırın yeni şeyler katın, o kadar insan neden ısrarla bunu söylüyor meraklanın açın okuyun. Toprak analizini yaptırmış bir çiftçi toprağında ne eksik ne fazla görecek ona göre gübre dozajı belirleyecektir o sene toprağına ektiği mahsule uygun gübre periyodunu en uygun düzeyde uygulayacaktır. Bu yapılan uygulama sonucunda daha az maliyetle yüksek verim, kaliteli ürün, dayanıklı ürün ve hatta kullanmış olduğu toprağında ömrünü uzatmış olacaktır. Toprağın ömrünü uzatmak ne demek; Toprakta bildiğiniz gibi milyonlarca bakterinin barındığı canlı bir mekanizmadır. Bu mekanizma bitkinin kökleriyle karşılıklı fayda (simbiyotik) içerisinde, bitkinizin beslenmesine gelişmesine fayda sağlamaktadır. Bu mekanizma organik maddece, humusça zengin topraklarda daha iyi çalışmaktadır. Yapılan bilinçsiz ve fazla kimyasal takviyeler;

Yazının Devamı

İyilik

Toprağa iyilik düştü bereket çıktı. Üretim bir aileyi bir aile bir köyü bereketlendirdi.

Paylaştıkça çoğalır cümlesinin bir sözden ibaret olmadığının hikayesini paylaşacağım sizinle.

Tarım bakanlığında bir arkadaşın tavsiyesi ile bana ulaşan Arap yatırımcı Kırıkkale Balışeyh Kulaksız Köyünde 140 dönüm yeni aldığı badem bahçe ıslahı yaptırmak istediğini söyledi. Bahçe keşfini yaptıktan sonra anlaştık ve bakım için ekibimizi götürdüm ekibe destek kulaksız köyünden 8 köylümüzü istihdam ettim.

Yazının Devamı

Zengin ülkenin fakir bekçileri olmaktan kurtulalım

Ülkemin doğu Akdeniz, güney doğu ve doğu illerine yaptığım çiftçi ziyaretlerinde mükemmel ovalar Amik, Harran, Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Doğubayazıt ve Iğdır ovalarını toprak yapısını inceleme imkanım oldu. Tamamen kara düzen uygulamalarla yapılan çiftçiliğe şahit oldum. Uygulama yaparak verimliliğin nasıl artabileceğini gösterdim birçok ilde. 4 yıldır verdiğim mücadelede dikkat çekebildim şükür.

Gezdim gördüm yazıyorum.

1) Elbistan Santrali durdurulmalı santralde yakılan kaliteli leonarditin doğru işlenip toprakla buluşturulmalı.

Yazının Devamı

Yunanistan neden kaşınır? ABD neyin peşinde?

Çağlar boyu insanoğlu dünyaya hakim olma ve insanları sindirip hükümranlığını kabul ettirme savaşı vermektedir. Geçmiş tarihlerde sultan Süleyman, Babil krallığı ve Nemrut dünyaya hakimiyet sağlamayı başarabilmişler ve sonrasında büyük imparatorluklar kurulsa da tam hakimiyet mümkün olmamıştır.

Bugünün hakim gücü ne kadar ABD gözükse de hızlı gelişen dünya konjonktürleri ABD’ye tam hakimiyet şansı vermemektedir. ABD ayakta kalabilmek ve gücünü koruya bilmek için güçlenmeye başlayan ülkeleri mümkünse kendi içinden zayıflatmak (FETÖ, PKK, PYD) gibi terör örgütleriyle başaramamışsa vekalet ülkeler üzerinden savaş açarak saz arkadaşlarını da yanına alıp o ülkeyi zayıf düşürmek için tüm gayreti sarf etmektedir.

Bunun bariz örneği Ukrayna’dır. Peki şimdi bir tarafta terör örgütlerini silahlandırarak diğer taraftan Yunanistan’da üsler kurup yunanı kışkırtarak Türkiye’yi sıkıştırmasının amacı nedir? Türkiye son 10 senedir savunma sanayinde gösterdiği istikrarlı yükseliş ABD’yi rahatsız etmiş ve Türkiye’nin kontrolden çıkıp bir küresel güç olma yolundaki ilerleyişi kabul edilir seviyeyi aşmış durumdadır.

Yazının Devamı

Küreselciler ne diyor? Çözüm ne?

Uluslararası Para Fonu (IMF) ülkelerin, yükselen gıda ve enerji fiyatlarını kontrol etmeye çalışmayı bırakmaları, bunun yerine “en kırılgan kesimleri korumaları” ve en dar gelirli grupları desteklemeleri gerektiğini söyledi.

IMF ekonomistleri tarafından kaleme alınan raporda IMF, “Ülkeler, yurt içi fiyatların uluslararası fiyatları izlemesine izin vermeye odaklanmalı” dedi.

Raporda, fiyatları düşük tutmaya çalışmanın bütçeler için maliyetli olduğu belirtildi ve “Yüksek enerji fiyatları, enerjinin daha verimli kullanımını ve yenilenebilir enerji yatırımlarını; yüksek gıda fiyatları ise daha fazla tarımsal üretimi teşvik etmeli” denildi.

Yazının Devamı

Bitki besin elementlerini tanıyalım

POTASYUM (K)

Potasyum, azot ve fosfor gibi bitki yapısına pek girmez. Daha çok bitkinin bazı hayatsal olaylarında kendini hissettirir. Örneğin; bitkinin su potansiyelinin ayarlanmasında, karbonhidratların oluşturulmasında ve taşınmasında rol oynamaktadır. Bunların dışında amino asitlerin proteinlere dönüşümünde de etkin rol alır.

Potasyum bitkilerde birçok kalite unsurunu etkiler. Meyve kalitesi, renk, koku, aroma, dayanıklılık, sertlik, hastalıklara karşı dayanım ve depolama uzunluğunu etkileyen en önemli elementtir.

Yazının Devamı

Ezikler

Uzun zamandır savunma sanayi gelişimini takip ediyorum. Bu konuda dikkatimi çeken çok ilginç bir şey var “EZİKLER” gurubu diyebileceğim bir kesim var tabi mesela sırf mermi ürettik diye uzaya çıktığımızı sanan bir gurupta var ama kendi ülkesinin teknik kapasitesi ve yapabileceklerinden bu kadar bihaber olan bahsettiğim “EZİK” gurubunun yanında esamesi bile okunmaz.

Bu EZİK gurubu 15 yıl önce tüfek bile üretemezken tüfek bile üretemiyoruz şu ülkeden almalıyız uçağı buradan füzeyi şuradan mutlaka almalıyız deyip iştahla bu ürünlerin teknik özelliklerini paylaşıp tam bize uygun derdi Şimdide ne üretirsek üretelim mesela hala kendi ürettiğimiz tüfeğin kötü yönleri olduğu dedikodusunu yapıp hala dışardan almamızı isteyecek kadar “EZİKLER” ellerinde elle tutulur bir argümanda yok, kötü yönde yapılan dedikoduları duymak yada okumak bile yetiyor ya da resmen “TÜRKİYE” düşmanı yayın organlarının bile haberlerini kaynak gösterip bizdeki resmi yetkililerin hiç bir sözüne itibar etmeyecek kadarda “EZİKler”…

Bu “EZİKLER” gurubu tüfek üretmeye başlarken de her ay ne oldu hani tüfek üretiliyordu diye dalga geçerlerdi Üretilirken şurası böyle burası şöyle diye alay ederlerdi. Ya sayısını beğenmez yada tipi hoşlarına gitmez bol bol dezenformasyon yaparlardı. Şimdide aynılar, aynı durum SOM Füzesini Atmaca’yı HİSAR HSS ailesini MİLGEM’i TB2’yi ANKA’yı TOPÇU ROKET’lerini SUNGUR’u CATS’i ÇAFRAD’ı ATAK’ı ve daha birçok ürünü üretirken de devam etti.

Yazının Devamı

Ah Şerife ninem ah

Sağlıklı ve uzun yaşamak mümkün mü?

Günümüz hastalarının en büyük problemlerinden birisi de hastalıkların tedavi edilemez olduğuna inanarak hastalığı sahiplenip onunla birlikte yaşamaya çalışmalarıdır. Eğer hasta iyileşeceğine inanmıyorsa, hiç bir tedavi şekli o hastayı iyileştiremez...

Daha umutlu, daha mutlu, daha huzurlu günler görebilmemiz dileğiyle...

Yazının Devamı

Yunanistan

Yunanistan’a F-35 de verirler Rafale Jet te verirler. Amaç Yunanistan ile Türkiye’yi savaştırmak değil. Amaç Yunanistan'ı kaz gibi yolmak. ABD veya Avrupa birliğinin Türkiye ile Yunanistan’ı gerçekten savaştırma gibi bir derdi olsaydı ellerindeki silahları Yunanistan’a hibe ederler yada ödünç verirlerdi. Hatta daha ölümcül seyir füzelerini hatta atom bombalarını caydırıcılık için Yunan a verirlerdi.

Adamlar Türkiye ile savaşsalar Türkiye’yi komple Rusya-Çin safına kaptıracaklarını biliyorlar. Öyle bir olasılıkta işin içine mecburen Rusya ve Çin de girer. Bildiğin 3. dünya savaşı olur. Böyle bir savaş bütün dünya ya çok pahalıya patlar. Kimsenin böyle bir derdi yok. Adamlar Türkiye’nin elinden Doğu Akdeniz’i Kıbrıs’ı, Suriye’nin kuzeyini Ege’yi ve Türkiye’nin doğusunu almanın derdindeler.

15 Temmuz darbesi bile totolarında patladı. Birde böyle iddia ettiğiniz gibi büyük bir savaş yaşanır ve sonlanırsa komple batı bloğunun karşısında yer alan bir Türkiye yaratmış olurlar ki bu Türkiye başlarına emin olun bir 50-60 yıl bela olacaktır. Adamların derdi bu değil. Pazu gösterip Türkiye’yi korkutup elindekini efor sarf etmeden almanın derdindeler. Bu kadar basit düşünmeyin. Cidden bende usandım bu konudan. Ne kadar yazarsam yazayım hiç bir şey söylenmemiş gibi temcit pilavı gibi konuyu ısıtıp ısıtıp getiriyorlar.

Yazının Devamı

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği

Finlandiya ve İsveç in NATO'ya başvurusu gündemde. Burada Türkiye’nin rolü çok büyük. Biz veto edersek giremeyecekler. Bu iki ülkenin NATO'ya girmesi demek, Kuzey Avrupa Savaşının başlaması demek. Rusya, İsveç’i affetmez. Ukrayna’nın başına gelenler bu iki ülkenin başına gelir. NATO şemsiyesi devreye girer mi? Girmez bilmem ama, rahatına düşkün ve korkak Avrupa bunları savunmaz ortada bırakır.

Önceki gün İsveç’te yapılan tartışmada sanki NATO'ya girmişler gibi bir havada bu ülkenin bazı şahıslar şunu dedi biz NATO'ya girersek Türkiye’yi savunmak zorunda mı kalacağız? diyerek birliğe girerlerse, Türkiye safında olmalarının kabul edilemez olduğunu açıkladılar. Bak şu kendini beğenmişlere. Bunları söyleyen tipler, aslında su katılmamış birer aptal.

Kendi ülkelerinin geleceği büyük riskte. Savaş çıkabilir, ülkeleri bir haftada yok olabilir ama onlar hala Türkiye’yi mi savunacağız kafasındalar. İçlerinde böyle rezil ve sürüngen insanları var. Sanki tek dert Türkiye’yi savunmakmış gibi bize kuduz köpek gibi saldırmaktan vaz geçmiyorlar. Bunlar nasıl bir kavim?

Yazının Devamı

Güç ile global sermaye arasındaki savaş

Deccalin vuku bulduğu bu çağda resme geniş perdeden bakmak lazım ki doğruyu görebilelim.

“güç”, sermaye olmadan nasıl silaha ve orduya sahip olabilir?

ENVER BALTAŞ: Hadi Türkiye gibi bir ülkede ordunun insan gücünü bedavaya getirmek mümkün, ama Amerika'da bu bile paralı. Orduya harcanan para, sermaye olmadan nereden gelecek? Güç ile sermaye birbirinden ayrılabilir mi?

Yazının Devamı

SİHA çıktı Amerika ve AB’nin planları bozuldu!

Terör örgütlerini başımıza musallat edenler Türkiye’nin savunma sanayii de bu seviyelere geleceğine ihtimal bile veremiyorlardı. Kendilerindeki kibir ve beğenmişlik duygusu gözlerini kör etti onların akılları dumura uğradı. Şimdilik savunma sanayinde geldiğimiz nokta bir eşik tahtasıdır önümüzdeki yıllarda neler yapacağımızı hayret ve endişe içinde izleyecekler.

Terör örgütlerini maşa olarak kullananlar “SİHA çıktı mertlik bozuldu” psikolojisi yaşıyorlar. BM nezdinde SİHA’larla ilgili yasal sınırlama çalışması yapabilirler. Füzelerde 300 kilometre sınırlaması yapılmıştı, Fransa da buna benzer bir çalışmanın hazırlığı yapıyor olabilir. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmeye çalışmak. Çakal şerefsizler.

Maksatları Birleşmiş Milletlerin (BM) üzerinden yeni bir tasarı çıkartmak böyle yüksek teknoloji ürünün satılması yasaklansın diye nedeni kendilerinin bu seviyede olmamaları ve eski sömürgelerinde kendilerine karşı çıkmasından korkuyorlar düşünsenize bizim kamikaze dron sürüsünden maliye satmışız ve bu sürü onların askeri üssüne saldırıyor gerisini düşünün. Az bir maliyetle yüksek imha ve zarar yapıyorsun hem de sürü saldırısına alçak uçuşla yapıyorsun üsse radar görmüyor yada geç görüyor o otonom kamikaze dronlar kendi hedefini tespit edip imha ediyor psikolojik olarak saldırıya uğrayan o üssün sahibini düşünün korkuları bu artık devranın döndüğünü ama bunlar için bir felaket öbür türlü olsaydı inanın sesleri çıkmazdi buna Rusya katılır ABD katılır, Fransa katılır. Nedeni dış devletlerde askeri üstleri var ve hep çekişme alanlarında karşılarında bizi buluyorlar.

Yazının Devamı

Ermeni soykırımı

30-40 yıl geç kalmışız. Çünkü hiç birisini tarihçiler ile sorgulama ve tarihçilere bırakma gibi bir düşüncesi yok. Bu yalana herkes inanmış, hiçbirisi birde Türkleri dinleyelim demiyor. Hiçbirisi bizim arşivlerime bakma zahmetin bulunmuyor. Her şeyi bırakın içimizdeki bazı Ermeniler tarafından satın alınmış tarihçilerin bile bunu söylemesi çok acı. Bu konuda Ermenilerin elinde hiçbir delil, kanıt ya da döküman yok. Sadece yorum yapıyorlar ve 1001 gece hikayeleri gibi bir çoğu uydurma hikayeler anlatıyor. İçimizdeki sözde tarihçiler bile "şuradan şuraya gönderilmiş bu soykırımdır" diyor.

Oysa Osmanlı ve Türkiye arşivleri açık, birçok ülkenin konu hakkında yazışmaları alınan tedbirler hakkında belgeler mevcut, Anadolu'da katledilen birçok masum insanın resimleri ve görgü şahitleri mevcut. Nedense içimizdeki tarihçiler Ermenilerin öldürdüğü masum Anadolu insanı için bir yorumda bulunmuyorlar, çünkü bizim insanımız onlar için Ermeniler kadar değerli değil.

Yine bu satın alınmış sözde tarihçiler Türkiye'de herhangi bir foruma yada sempozyuma katılma cesaretinde bulunamıyorlar. Bunun sebebi ihanet ettikleri Türk halkının yüzüne bakmaya utanmaktan değil, kafasına bozuk yumurta veya domates yeme korkusundan. Ölenler oldu, hatta eşkiya tarafından da öldürülenler oldu ancak bu öldürmeler tek taraflı değildi ve devlet eliyle yada askerin eliyle öldürme soykırım olmadı.

Yazının Devamı

Savunma sanayisinin gelişimi

Türki Devletler Topluluğu Siyasi bir oluşum ile Kurumsal bir yapıda faaliyete geçti. Ekonomik bir gelişim ve bütünleşme için önemli bir adım oldu. Avrupa Birliği gibi bir oluşumun, Türk dünyasında hızlı bir şekilde gerçekleştiğini hep beraber göreceğiz. Başta Orta Doğu ve sonrasında Afrika ülkelerindeki işbirliğinin artması ile dünyada ekonomik ilişkilerimizin olduğu ülke sayısı batılı ülkelerle sınırlı kalmaktan kurtulmaya başladı.

Güney Amerika, Asya ülkeleri ile ilişkilerimizin artması önümüzdeki dönemde çaba göstereceğimiz konuların başında geliyor ve Devletimizin attığı her adımda bunu görüyoruz. Tüm bu çabalar sonucunda ekonomide üretim ölçekleri şimdikinin birkaç misli artma trendine girdi. Oluşan bu potansiyeller ile eğitimli insan sayısına da ihtiyaç artacak.

Ekonominin daha da gelişmesi ile araştırma ve geliştirme (AR-GE) yatırımları artacak ve savunma sanayi için de itici bir güç olacaktır. Savunma Sanayi ihracatlarının yeni pazarlara yönelmesi ile elde edilecek gelirler ve yeni ülkeler ile geliştirilen ilişkiler daha kalıcı olacaktır. İşbirliğine girdiğimiz ülkelerle karşılıklı fayda elde edilmesi ilişkilerimizi daha da güçlendirecektir. Bu gelişmeler kaynakların artması ve yatırımlar için sermaye birikimini de beraberinde getirecek.

Yazının Devamı

Bilgisel Suudi Arabistan

Suud tayfası ülkelerini kendi kahramanlıklarıyla kurmadılar, tamamen gayri Müslimlerle işbirliği ve ümmete hıyanet ile ortaya çıktılar. Ürdün de aynı soysuzluktan ortaya çıktı. Suud son derece pragmatik bir ülke, kimin elinde şeker görürse oraya yönelir, güce tapar, kendi gücünü devam ettirecek olana tapar. Maalesef duruşları bu çizgidedir, kendi saltanatlarını uzatacak her adımı atarlar. Aslında tam tersine hiç kimseye güvenmezler, güvenemezler. Onlar için milyar dolarlar aradıkları destek için çerez parası konumundadır. İhtiyaç duydukları destek ve güç için hiçbir emeğe dayalı olmadığı ve vatandaşlarının hakkı olduğunu düşünmedikleri için kolayca harcayabilirler. Yeter ki onlara şekeri gösteren en güçlü ol.

Türk dış politikası hiç olmadığı kadar ilkeli desek yeridir. Daha uzun vadeli ve yüksek hedefler için atılan adımlar içinde Arap faşizmi adı altında İslam çizgisinden kopmuş, itikatsiz böyle ülkeler için (BAE, Suud, Ürdün, Bahreyn, Mısır diktası) şeker uzatmakta tezatlar görmeye çalışmak olayı doğru okuma gayreti açısından yeterli ve makul tavırlar değildir.

Bunlara Rabia göstermek gerçek duruşumuzdur ve değişmez. Turp başkan olmadan bizimle İslam NATO’su kurmanın eşiğine gelen, ışıklı küreyi görünce “KIVIRAN” onlardır. Türkiye ile aynı çizgide olma gayretindeki Şehit Mursi'yi hapse atan, yaptıkları darbe hıyanetini onaylamadığımızı bildikleri için bizden uzaklaşan, Libya'da, Sudan'da ve Doğu Akdeniz gaz sahalarında hedefe Türkiyesiz ulaşamayacaklarını görünce “KIVIRAN” onlardır.

Yazının Devamı

Türkiye'nin Afrika keşfi

Türkiye’nin Afrika'yı keşfi özellikle sömürgeci Fransızları endişelendiriyor, yüzyıldır bölge ülkelerini ucuz işgücü olarak çalıştırmakta, elde ettiği yeraltı kaynaklarını kendi ülkesine götürmekte idi ve bu zamana kadar aynı Birleşmiş Milletler’in 5 daimi üyesi nasıl dünya üzerinde hakimiyet kurduysa, aynı Fransa da Afrika ülkelerinde böyle bir hakimiyet kurmuştu, ancak Fransa’nın bu sömürge zihniyetine dur diyebilen bir ülke çıktı "TÜRKİYE" işte o yüzden Fransızlar Doğu Akdeniz de, Karabağ 'da, Suriye' de, Libya 'da havlıyorlar.

Bu zamana kadar sömürdükleri ülkeler ve uyuttukları halklarını aydınlatacağız, inşallah bunun neticesi olarak Fransa, Afrika’yı adım atamayacak duruma gelecek, Fransız halkından bir kişi dahi gitse yerel halk linç edecek seviyeye gelecek, Fransızlara öfke kusacaklar

Fransa, İngiltere, Almanya, ABD, Türkiye’nin, Afrika'da aktif olmasına çıldırıyorlar. Özellikle Fransa ve İngiltere basını Türkiye'nin Afrika'daki atılımlarını engellemek için kendi hükümetlerini göreve çağırıyor. Ama Türkiye'de akılsız küçük düşünen birkaç kişi çıkmış Afrika ne ki diyorlar. Çin niye Afrika'ya gidiyor sizce. Çünkü Afrika 30 sene içinde dünyayı ekonomik ve siyasi şekilde şekillendirmesi bekleniyor. Özellikle ham madde bakımından dünyanın seyrini değiştirmesi öngörülüyor. Bunu Tayyip Erdoğan çok iyi bildiği için Afrika'yı gereken ilgiyi gösteriyor. Ama bizdeki büyük düşünen küçük beyinler onu daha anlamamışlar. Batının ferah yaşam tarzının en büyük dayanaklarından teki Afrika sömürgesi.

Yazının Devamı

Erdoğan deyince

Doğudaki şehir merkezini koruyamayan, korumak bir yana dursun gönderecek subay bulamayan devlet, bugün Irak'ın 15 km içeride adım başı üs kurmuş vaziyette. Bunu Recep Tayyip Erdoğan yaptı işte. Sen, ben, o, filan kişi değil; Başkomutan yaptı. Hakkari şehir merkezini koruyamayan, 56 defa şehrin PKK'ya karşı düşme riski ile karşı karşıya kalan devlet, bugün Libya'nın Trablus şehrine Rusya'yı sokmuyor. Nankör olmayın. Bugün devlet, İstanbul'un göbeğinde, General Kenan Evren kışlasında Afrikalı, Somalili askerleri eğitiyor.

Ve bu insanlar memleketlerine gittiklerinde Türk askerinin, Türk milletinin merhametinden, misafirperverliğinden ve şefkatinden bahsediyor. Gelinen noktada Türkiye, Somali'yi ayakta tutan kolonlardan en önemlisi. Şundan birkaç yıl önce hakkari'deki köyü koruyamayan Devlet, bir tepede 32 şehit verip karakolu düşen Devlet, kendi topraklarındaki şehre gönderecek Albay bulamayan Devlet, bugün Suriye'den Irak'a, Libya'ya kadar at koşturuyor.

Türkiye bugün Suriye'nin El Bab, Afrin, Carablus, Azez, Rassulayn, Tel Abyad alanlarına askeri ve siyasi açıdan hakim. İdlip'te ise Rusya ve İran için güvenlik tehlikesi oluşturan bir politika izleyip İdlip Yönetimini destekliyor. Elbette ki hatalar var. Türkiye'den İran yahut Rusya yahut Amerika gibi sağlıklı bir devlet geleneği beklemeyin. Şundan birkaç yıl önce MİT müsteşarının tutuklanma riski ile karşı karşıya kaldığı bir ülke Türkiye. Yani bu işlerde çok yeni ve zaman gerekiyor. Neticede Tayyip Erdoğan'ın otoritesi, devlete hakimiyeti, hepsi topu 3 4 yıllık bir maziye dayanıyor.

Yazının Devamı

Şuşa

Şanlı Azerbaycan Özel Kuvvetlerin arkasında kitaplara hikaye olarak geçeceği bilgisel Dağlık Karabağ’da bulunan Şuşa rayonu 28 yıldır işgal altındaydı. Şuşa Karabağ’ın kalbi sayılacak bir öneme ve stratejiye sahip. Şuşa’ya sahip olan adeta Karabağ’a sahil olacak bir konuma sahip. Bu yüzden Şuşa çok önemli bir bölge olarak biliniyor.

ŞUŞA düşmediği sürece, savaşı kazanmak zordu. Şuşa aynı zamanda Karabağ’ın sözde başkenti olan Hankendi için çok önemli bir öneme sahip, Şuşa Hankendi yolu bu yüzden daha fazla öneme sahiptir. Kısacası Şuşa’ya sahip olan Hankendi’ye kabus olur. Şanlı Azerbaycan Türk ordusu Karabağ’a başlattığı operasyonla, birçok bölgeyi ele geçirdi, lakin en önemli konuma sahip olan Şuşa, hem savunma olarak hem de 28 yıldır şehri ellerinde tutan Ermeniler için bir avantajdı. Ne kadar vurursan vur, işlemiyordu. Burada Azerbaycan Özel Kuvvetleri devreye girmişti. Çünkü ya sızma olacak cephe yarılacak ve şehir ele geçirilecek, Ya da boş boş bombardıman yapılacaktı. Tabi ki şehre sızmasında stratejik hamleleri oluyor, işte asıl olaylar bundan Sonra başlıyor. Bunun için önce Laçin’den Şuşa’ya giden yola hakim olmak, sonrada Şuşa ve Hankendi yoluna sahip olmak önemliydi.

Buralara sahip olunmadan yapılan her sızma girişimi başarısız oldu ve Azerbaycan Özel Kuvvetleri kayıplar vererek maalesef geriye çekilmişti. Burada devreye farklı bir strateji girdi, Azerbaycan Türk kardeşlerimiz farklı bir strateji izleyerek, Laçin yoluna sahte bir saldırı düzenledi, böylece Ermeniler bir çok birliğini Şuşa’dan, Laçin yönüne doğru kaydırdı ve düşünülen strateji gerçekleşmişti.

Yazının Devamı

Ufuk çizgisi

Savunma Sistemlerini kendileri üretemeyen ülkeler, varlıklarını korumak için muhtaç oldukları bu sistemleri üretebilen diğer ülkelerden satın almak zorundadır. Bu zorunluluk onları dış politikada da, silah satın aldığı ülkelere bağlı kalmak zorunda bırakır.

İşte, dünyada pek çok devlet yönetiminin Amerikancı ya da Ruscu olmasının en büyük nedeni savunma sistemlerindeki bu bağımlılık.

Bu yüzden, Türkiye'nin silah ihracatı, ciddi döviz getirisinin yayında çok daha büyük, küresel değişimlerin öncüsü. Pek çok ülkeyi Amerika, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin boyunduruğundan kurtaracağız.

Yazının Devamı

Akıncı bilgisel

Geleceğin Cephaneliği Akıncı ve Donanımları Bayraktar Akıncı, Türk Hava Kuvvetlerinde insansız hava harbi alanına bir dizi yeni yetenek kazandırmaya hazırlanıyor.

Bunlar arasında, daha önce dünyada başka hiçbir İHA tipinde görülmeyen çeşitli özellikler, özellikle de hedeflere 250+km menzilli yüksek hassasiyetli seyir füzeleri ve görsel menzilin ötesinde havadan havaya füzeler (BVRAAM) fırlatma yeteneği dahildir.

Bu yetenekler, Akıncı'yı dünyada ilk defa üretilen çok rollü bir İHA haline getiriyor. Akıncı, bu benzersiz yeteneklerinin yanı sıra, TB2 ve Anka'ya kıyasla yük kapasitesinde büyük bir artış sağlayarak TÜRKİYE 'nin mevcut insansız savaş yeteneklerini de önemli ölçüde genişletiyor.

Yazının Devamı

Anne ne demek? Değeri ne zaman anlaşılır?

Ruhunla hisseder bedeninle ruhunu beslersin dokunmak kucaklaşmak başını emin bir omuza koymak ve elinden tutarak yan yana oturmak.

Bilmek başka, hissetmek başkadır. Hayatımızı bildiklerimiz değil, hissettiklerimiz yönetir daha çok. His dünyamızın en değerli varlıkları da annelerimizdir. “Anne!” sözünü duyunca, aklımızdan çok kalbimiz çalışır. Öyle ki, “Bana dünyayı tek kelime ile anlat” deseler, kesinlikle “Anne” derim

Anne toprak demektir. Bizi dokuz ay karnında taşıyıp hayata armağan eden anneler toprak gibidir. Toprak gibi karnında yaşatır, toprak gibi doğurur, toprak gibi koynunda büyütür… Minerallerini, suyunu, kokusunu bize verir. Bizde yetişip meyvelerimizi veririz .

Yazının Devamı