Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy uyardı: “Kalp yetmezliğinde erken müdahale ve doğru tedavi hayat kurtarır"
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy "Kalp yetmezliğinde görülen ilk belirti genellikle nefes darlığıdır. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte nefes darlığı artar ve buna kalp çarpıntısı da eşlik eder. Bu evrede hasta artık yatamaz hale gelir" dedi.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy, kalp yetmezliğinde nefes darlığı, diyabet ve yüksek tansiyonun yanı sıra genetik faktörlerin de etkili olduğunu vurgulayarak, “Erken teşhis ve genetik takip hayat kurtarıcıdır” dedi.
Konuyla ilgili olarak Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy, kalp yetmezliğinin belirtileri ve nedenleri hakkında Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu.
“KALP YETMEZLİĞİ NEFESİNİZDEN BELLİ OLABİLİR"
Kalp yetmezliğinde görülen ilk belirti genellikle nefes darlığıdır. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte nefes darlığı artar ve buna kalp çarpıntısı da eşlik eder. Bu evrede hasta artık yatamaz hale gelir. Ancak bu nefes darlığı aniden ortaya çıkmaz. Kişi, eskiden rahatça yürüyebilirken zamanla yürüyüş mesafesinde azalma hisseder. Dolayısıyla bu durum kalp yetmezliğinin daha ileri evresine işaret ettiğinin göstergesidir. Kalp yetmezliğinin birçok nedeni olabilir. Ancak en sık karşılaşılan nedenlerden biri, koroner arter hastalıklarıdır. Yani kalp damarlarının tıkanmasıdır. Normalde kalbin pompalama gücü, ekokardiyografiyle ölçülen 'enjeksiyon fraksiyonu' (EF) ile belirlenir. Ve bu oran sağlıklı bir bireyde yaklaşık yüzde 55 civarındadır. Ancak kalp damarları tıkandıkça bu oran yüzde 20’ye hatta yüzde 10’nun altına düşebilir. Bu düşüş devam ederse, kalp yetmezliği ölümle sonuçlanabilecek kadar ciddi bir hale gelebilir. İkinci önemli nedenlerden biri ise diyabettir. Diyabet, hem kalp damarlarının tıkanmasına neden olur hem de kalp kasının gücünü doğrudan azaltan bir etkendir. Üçüncü neden olarak yüksek tansiyon da kalp yetmezliğine zemin hazırlar. Yüksek tansiyon zamanla hem kalp damarlarını hem de böbrekleri olumsuz etkiler. Ayrıca kalp duvarlarının kalınlaşmasına neden olarak kalp yetmezliği gelişimine katkıda bulunur.

“SADECE KALBİNİZİ DEĞİL GENLERİNİZİ DE TAKİP EDİN"
Bunların dışında daha nadir görülen bazı durumlar da kalp yetmezliğine yol açabilir. Örneğin, sağ kalp yetmezliği doğuştan olabilir. Kişi büyüdükçe kalbin pompalama gücü yavaş yavaş azalır ve bu durum 40–50 yaşlarına gelindiğinde kalp naklini gerektirecek kadar ciddi hale gelebilir. Bir diğer doğuştan gelen hastalıkta ise kalp duvarları normalden kalındır. Normalde bir insanın kalp duvar kalınlığı 9–11 milimetre civarındayken, bu hastalarda 14, 15 hatta 20-30 milimetreye kadar çıkabilir. Bu aşırı kalınlaşma, zamanla kalbin çalışma kapasitesini ciddi şekilde azaltır ve kalp yetmezliği gelişir. Eğer bu hastaları zamanında kalp nakline yönlendirmezseniz, erken yaşta hayatlarını kaybetme riski oldukça yüksektir. Bu hastalık, genetik olarak dominant yani baskın şekilde kalıtılan bir hastalıktır ve kuşaktan kuşağa geçebilir. Kısacası bireyde, hipertrofik kardiyomiyopati (kalp kasında kalınlaşma) varsa, çocuklarına geçme olasılığı da çok yüksektir. Maalesef bu hastalık hem ciddi hem de ilerleyicidir. Bu nedenle son yıllarda genetik danışmanlık büyük önem kazanmış ve neredeyse zorunlu hale gelmiştir.
“AŞILARIN KALP YETMEZLİĞİNE ETKİSİ YOK”
Bazı durumlarda ise COVID-19’a bağlı kalp yetmezliği gelişebilmektedir. Örneğin, damarları tamamen sağlıklı ve doğuştan normal olan bir birey, grip ya da viral enfeksiyon geçirdikten sonra kalp fonksiyonlarında azalma yaşayabilir. Bu tür durumlarda, gelişen kardiyomiyopati hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler. Bu hastaların tek tedavi seçeneği kalp naklidir. Bu konuda kesinlikle ve net olarak söylüyorum; kalp yetmezliği ile aşıların hiçbir ilgisi yoktur. Tam tersine, aşı olmayan kişilerde bu hastalığın gelişme ihtimali daha yüksektir. Aşı olmayanlarda bu tablo daha kolay tetiklenebilir. Zaten şu ana kadar bu ilişkiyi kanıtlayan hiçbir çalışma yoktur.

“KALP YETMEZLİĞİNDE ERKEN MÜDAHALE VE DOĞRU TEDAVİ HAYAT KURTARIR”
Eğer hastada damar tıkanıklığı varsa, balon ve stent uygulamasıyla açılabilir. Ancak eğer bu yöntemlerle sorun çözülemezse ve hastalık ilerlerse, durum daha ciddi hale gelebilir. Böyle durumlarda koroner bypass ameliyatı gibi cerrahi tedavi seçenekleri de vardır. Ayrıca, diyabetli hastaların damarları henüz bozulmamış olsa bile, kalp yetmezliği gelişebileceği için iyi bir diyabet tedavisi şarttır. Bunun dışında, genetik kökenli hastalıklar, özellikle erken yaşta görülen hipertrofik kardiyomiyopati veya depo hastalıkları gibi durumlar erken dönemde test edilmeli ve yakından takip edilmelidir. Bu hastaların tedavisinde kalp nakli de önemli bir seçenek olabilir. Dolayısıyla kalp yetmezliğinde erken müdahale ve doğru tedavi hayat kurtarır.
Kalp nakli basit bir işlem değildir. Türkiye'de yıllardır uygulanmaktadır. Özellikle Ege Üniversitesi bu konuda öncü merkezlerden biridir. Yaklaşık 10-15 yıl önce, 2010 civarında nakil sayısı yaklaşık 800 bin civarındaydı. Şimdi ise Ankara’da bulunan Bilkent Şehir Hastanesi’nde çok iyi doktorlar bu alanda hizmet vermektedir.
“SAĞLIKLI BESLENME VE SPOR ŞART”
Kalp sağlığını korumak için öncelikle sağlıklı beslenmek şarttır. Sağlığımızı korumak için tuz tüketimini azaltmalı, sağlıklı beslenmeli ve mümkün olduğunca zeytinyağlı yiyecekler tercih etmeliyiz. Tüm besinleri makul miktarda tüketmeli ve kilo kontrolüne dikkat etmeliyiz. Ayrıca, kilo almamak için düzenli spor yapmak da gereklidir. Mutlaka kilomuzu dengede tutmalıyız. Kalp sağlığı açısından 6 ayda bir kan testlerinin yapılması önemlidir. Eğer ailede kalp yetmezliği varsa, çocukların da mutlaka bu konuda kontrol edilmesi gerekir. Ayrıca her ne kadar basında kalp yetmezliği ve muayenenin önemi sıkça vurgulansa da, toplumda bu konuda bilinç seviyesinin yeterince yükselmediğini düşünüyorum.