Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ekrem Yeter uyardı: “Belirti vermeyen tansiyon beyin kanamasına yol açabilir!”

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ekrem Yeter, hipertansiyonun artık genç yaşlarda da görülmeye başlandığını belirterek, kontrol altına alınmadığında beyin ve kalp gibi hayati organlarda ciddi hasarlara neden olabileceğini söyledi.

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ekrem Yeter uyardı: “Belirti vermeyen tansiyon beyin kanamasına yol açabilir!”

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ekrem Yeter, hareketsiz yaşam, kötü beslenme ile aşırı tuz ve şeker tüketiminin hipertansiyonu tetikleyen başlıca etkenler olduğunu vurgulayarak, “Tansiyon bazen belirti vermeden ilerleyebilir ve bu durum beyin kanaması gibi hayati tehlikelere yol açabilir.” dedi.

Hipertansiyonun belirtileri ve alınması gereken önlemler hakkında Yeni Ankara muhabirine özel açıklamalarda bulunan Yeter, şunları söyledi:

"ENSEDEN VURAN BAŞ AĞRISINA DİKKAT”

Kan basıncının yükselmesine hipertansiyon denir. Kan basıncı, normalde sistolik (büyük tansiyon) ve diastolik (küçük tansiyon) basınç olarak değerlendirilir. Genellikle hipertansiyon hastalarında en çok karşılaştığımız şikayet baş ağrısıdır. Bu baş ağrısı genellikle enseden başlayıp başın yukarısına doğru yayılır. Bunun yanında baş dönmesi, nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı ve huzursuzluk gibi şikayetlerle de hastalar başvurabilir. Günümüzde artık herkesin duyarlı olduğu bir konu haline gelmiştir.

“HAREKETSİZ YAŞAM VE KÖTÜ BESLENME TANSİYONU TETİKLİYOR”

Hipertansiyon; şeker hastalığı, diyete dikkat etmeme, hareketsiz yaşam tarzı, egzersiz yapmama, bilgisayar başında veya masa başında uzun süre vakit geçirmek, sürekli araba kullanmak, sigara tüketimi, yağlı ve tuzlu yiyeceklerin fazla yenmesi, şekerli gıdaların aşırı tüketimi gibi faktörlerle tetiklenir. Tansiyon hastalığının çok az bir kısmında böbrek damarlarında veya boyun damarlarında daralma olabiliyor; bu durumda tansiyonu tetikleyebiliyor. Ayrıca böbreküstü bezindeki tümörler ve diğer patolojiler de hipertansiyona neden olabiliyor. Ayrıca diyabet, obezite ve hipertansiyon için gerekli önlemler alınmazsa, bu durum salgın gibi büyüyecektir.

“BELİRTİ VERMEYEN TANSİYON BEYİN KANAMASINA YOL AÇABİLİR"

Genellikle üst koldan ölçülen tansiyon değerleri bizim için daha değerlidir. Bilekten ölçülen tansiyonlarda bazen yanıltıcı sonuçlar alabiliyoruz. Özellikle yaşlılarda damar sertliği ve atrofiler ileri düzeyde olduğunda, bilekten ölçümlerde hata payı daha yüksek olabiliyor. Bu nedenle üst koldan yapılan ölçümler daha güvenilirdir. Tansiyon, bazen hiç belirti vermeden seyredebiliyor ki bu durum çok tehlikelidir. Hastalar bazen ilk semptom olarak beyin kanaması ile karşımıza gelebiliyor. Daha önceden belirti vermesi aslında iyi bir durumdur.

TANSİYON SADECE SAYI DEĞİL

Tansiyonun hedef organlarda; beyin, göz, kalp ve böbreklerin üzerinde olumsuz etkisi vardır. Yaşam tarzı değişikliklerine ve egzersize rağmen tansiyon kontrol altına alınamıyorsa ilaç tedavisi başlanır. Bu noktada tansiyonu kontrol altına alabilmek için elimizde çok çeşitli ve güçlü ilaç seçenekleri mevcuttur. İlk olarak tek bir ilaçla başlanabilir, gerekirse iki etken maddeli, üç etken maddeli ilaçlar hatta dördüncü ve beşinci ilaçlara kadar çıkmak gerekebilir. Bu nedenle tansiyon kontrol altında tutulduğunda hastalık riski azalır.

Önceleri daha çok ileri yaşlarda gördüğümüz bu hastalık, günümüz koşullarında genç yaşlara kadar indi. Biz, 25–30 yaş bandında dahi hipertansiyon hastalarıyla karşılaşıyoruz. Tabii 45–50 yaşından sonra, özellikle ailesinde hipertansiyon olanlarda, genetik faktörler ön plana çıkar.

“DOĞAL BESLENİLMELİ”

Genel olarak tansiyon hastalarında ilk olarak diyet, egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri tavsiye ediyoruz. Özellikle tuzsuz diyet ve ardından Akdeniz tipi beslenme, yani sebze ağırlıklı beslenme, kırmızı etin azaltılması ve balık etinin tercih edilmesi çok önemlidir. Günümüz koşullarında fazla tuz tüketiyoruz; özellikle işlenmiş gıdalarda tuz ve şeker oranları oldukça yüksektir. Bu nedenle doğal beslenmeli, işlenmiş gıdalardan uzak durmalı ve mümkün olduğunca tuz tüketimini kısıtlamalıyız.