İYİ Partili Ofluoğlu'ndan Dünya Türkçülük Günü'nde anlamlı mesaj! "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da Türk denir, ‘Türkiyeli’ denemez"

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Kevser Ofluoğlu, 3 Mayıs Dünya Türkçülük Günü'nde "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da Türk denir, ‘Türkiyeli’ denemez. Türk kimliğini, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes için geçerli kabul ediyorum" dedi.

İYİ Partili Ofluoğlu'ndan Dünya Türkçülük Günü'nde anlamlı mesaj! "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da Türk denir, ‘Türkiyeli’ denemez"

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Politikaları Başkanı Kevser Ofluoğlu, “3 Mayıs Dünya Türkçülük Günü”nde “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da Türk denir, ‘Türkiyeli’ denemez. Bu ülkenin vatandaşları, aidiyet duygusuyla ve sorumluluk bilinciyle ‘Türk’ kimliğini taşırlar” dedi.

Bu günün aynı zamanda İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun göreve gelişinin 1’inci yıldönümü olduğuna dikkat çeken Ofluoğlu, Yeni Ankara muhabirine şu açıklamalarda bulundu:

“TÜRKÇÜLÜK KAVRAMI YANLIŞ ANLAŞILIYOR”

Türkçülük kavramı zaman zaman yanlış anlaşılmakta ve ırkçılıkla eşleştirilmektedir. Oysa ben Türkçülükle gurur duyuyorum ve hiçbir zaman bir insanı etnik kökenine göre değerlendirmedim. Bu anlayışımız, Anayasa’mızda da yer alan bir ilkedir. Türk kimliğini, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes için geçerli kabul ediyorum. Benim için Türklük, bir mesuliyet anlamına gelir. Türkçülük, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesidir ve bu felsefeye dayanarak, Türk milletinin tüm unsurlarının, Cumhuriyet'i kuran iradeyle bir araya gelmesini arzuluyoruz. 3 Mayıs’ı bu yüzden özel bir anlamla kutluyoruz. Bugünün, Türkçülük anlayışının yeniden canlanması ve ülkenin geleceğini şekillendirmede önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞINA TÜRK DENİR, 'TÜRKİYELİ' DENMEZ”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Türk milliyetçiliğinin DNA’sında, bu ülkeye olan bağlılık bulunur. Bu bağlılık, sadece bir aidiyet duygusuyla değil, aynı zamanda sorumluluk bilinciyle de şekillenir. Ben Türkiye’yi seviyorum ve burada eğitimli bireylerin sorumluluk alması gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda, 'Türkiyeli' gibi bir tanım kesinlikle kabul edilemez. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir ifade yoktur. Fransız’a ‘Fransız’, İngiliz’e ‘İngiliz’ deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da Türk denir, ‘Türkiyeli’ denemez. Bu ülkenin vatandaşları, aidiyet duygusuyla ve sorumluluk bilinciyle ‘Türk’ kimliğini taşırlar.

“MİLYON KEZ DÜNYAYA GELSEM, YİNE ASKER OLMAK İSTERDİM”

Ben bir Ankaralıyım. Sekiz çocuklu bir çiftçi ailesinin son ferdiyim. Ailemde asker yoktu ama çocukluğumdan beri üniforma giymeyi hayal ettim. Allah da bana bu onuru nasip etti. Milyon kere dünyaya gelsem, milyon kere yine asker olmak isterdim. Üzerimdeki üniformayı emekli olurken çıkardım ama ruhumdaki üniforma, mezara kadar benimle kalacak. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve kahraman Türk ordusuna büyük bir aşkla bağlıyım.

“BU ÜLKEYE VE ATATÜRK’E BORÇLUYUM”

Bu coğrafyada Türkiye hâlâ ayakta durabiliyorsa, bu en çok Türk ordusunun kararlılığı sayesindedir. Ordu, her zaman siyasetin üstündedir. Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anıyorum. Eğer o olmasaydı, benim gibi birçok kişi okuyamaz, ayakları üzerinde duramazdı. Ben bu ülkeye, bu Cumhuriyet’e borçluyum. Beni yetiştiren değerlere, bu ülkenin bağımsızlık felsefesine sadığım.

“GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜLMELİ”

Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, göreve başladığı günden bu yana memleketin en büyük sorunlarından birinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yönetimsel zorlukları olduğunu sıkça dile getirdi. Bugün yapılacak toplantımızda en büyük mesajımız, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tüm sorunların nasıl çözüleceği yönünde olacaktır.

“KADINLAR VE GENÇLER SİYASETTE DAHA FAZLA YER ALMALI"

Eğer bu ülkede adaletsizliğe, hukuksuzluğa ve ‘ben yaptım oldu’ anlayışına karşı bir başarı elde edilecekse, bu ancak gençlerin ve kadınların korkmadan seslerini yükseltmesi, sorumluluk alması ve mücadeleye katılmasıyla mümkün olacaktır. Siyaset sadece siyasetçilerin işi değildir; ister profesör, ister doktor, ister herhangi bir meslek grubundan olun, ülkenin geleceği siyasi kararlarla şekillenir. Bu sebeple, memleketini seven her genç ve her kadın, bu mücadelenin içinde aktif bir rol almalıdır. ‘Bana dokunmasın’ düşüncesi büyük bir yanılgıdır. Bugün görmezden gelinen her sorun, yarın hepimizin kapısını çalar. Gençler sadece seçmen değil, aynı zamanda değişimin taşıyıcısı olmalıdır.

Kendi adıma da söylüyorum ki; belli bir yaştan sonra siyaseti gençlere bırakmak gerekmektedir. Bu yüzden gençlerin daha çok irade göstermesini, kendi geleceklerine sahip çıkmalarını arzuluyorum. Kadınlar da tıpkı geçmişte Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Sabiha Gökçenler gibi mücadele etmeli. Adam sendecilik devri artık sona erdi. Artık kimse ‘birileri bizi kurtarsın’ diyemez. Eğer bu mücadeleyi hep birlikte vermezsek, başarı ya çok geç gelir ya da hiç gelmez.

“TÜRKİYE’DE GELİR UÇURUMU DERİNLEŞMİŞ DURUMDA”

Türkiye'de gelir uçurumu derinleşmiş durumda. Fakirin yaşadığı enflasyonla, varlıklı kesimin yaşadığı gerçeklik arasında uçurum var. Bir yanda ekmek derdine düşmüş insanlar varken, diğer yanda lüks araç ya da son model cep telefonu kuyruğuna girenler var. Bu büyük adaletsizlik, AK Parti iktidarının en önemli tahribatlarından biridir. İşte bu yüzden daha çok mücadele etmeliyiz.