Demirtaş dosyasında gözler 8 Ekim'de: Yeni çözüm süreci ile tahliye umudu yeniden gündemde
Kasım 2016’dan bu yana tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği son ihlal kararı, siyasi gündemi yeniden hareketlendirdi.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, sürecin seyrini değiştirebilecek kritik tarihin 8 Ekim 2025 olduğunu belirterek, bu tarihin hem hukuki açıdan hem de çözüm süreci ile ilişkilendirilen siyasi atmosfer açısından “turnusol kağıdı” görevi göreceğini vurguladı.
AİHM’NİN ÜÇÜNCÜ İHLAL KARARI VE 8 EKİM VURGUSU
AİHM, 8 Temmuz 2025’te Demirtaş hakkında bir kez daha hak ihlali kararı verdi. Bu karar, Kobani Davası’ndan aldığı 42 yıllık hapis cezası devam ederken, Demirtaş’ın yargılama süreçlerinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki değerlendirmeleri kapsıyor. Ancak bu karar henüz kesinleşmedi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, ilgili devletlerin AİHM Daire kararlarına 3 ay içinde itiraz hakkı bulunuyor. Hükümetin bu süre zarfında itirazda bulunmaması durumunda, karar otomatik olarak kesinleşecek. Bu tarih de 8 Ekim 2025.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, bu tarihin yalnızca müvekkili için değil, Kobani davasında yargılanan diğer siyasetçiler açısından da belirleyici olacağını ifade etti.
TAHLİYE TALEBİ “KARAR KESİNLEŞMEDİ” GEREKÇESİYLE REDDEDİLDİ
DEM Parti tarafından, AİHM kararının ardından Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan tahliye başvurusu ise 18 Temmuz’da reddedildi. Mahkeme gerekçesinde iki hususa dikkat çekti: AİHM kararının henüz kesinleşmemiş olması, Demirtaş’ın artık “tutuklu” değil, “mahkûmiyet hükmüyle cezaevinde” bulunması. Karaman, bu gerekçelere rağmen, AİHM kararlarının bağlayıcılığına ve önceki Büyük Daire kararlarıyla ortaya konulan emsal nitelikli içtihada dikkat çekerek, 8 Ekim’in belirleyici olacağını söyledi.
YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMALARI GÖLGESİNDE TAHLİYE UMUDU
Türkiye’de son aylarda özellikle Kürt sorununun çözümüne dair yeni bir siyasi diyalog ortamı konuşulurken, Demirtaş’ın tahliyesi bu sürecin güven testlerinden biri olarak görülüyor. Karaman’ın açıklamalarında da bu bağ dikkat çekici: “Tüm sıcaklığıyla devam eden ve temkinli şekilde izlenen çözüm süreci açısından da Kobani tutuklularının tahliyesi gerekli ve hatta zorunludur.”
Karaman ayrıca, MHP’nin Kobani dosyasını istinafa götürmemiş olmasını, hükümetin AİHM kararına itiraz etmeme olasılığıyla birlikte değerlendirerek, siyasi iklimdeki değişimin işareti olarak yorumladı.
“BARIŞ VE HUKUK İÇİN TAHLİYE GEREKLİ”
Avukat Karaman, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda toplumsal barış ve siyasi normalleşme açısından da tahliye kararlarının önem taşıdığını ifade etti: “Hem yerel hukuk normları hem de uluslararası yükümlülükler gereği, Kobani dosyasının istinaf mahkemesinde ivedi şekilde ele alınması ve Sayın Demirtaş ile birlikte diğer siyasetçilerin tahliye edilmesi yönünde güçlü bir beklenti içindeyiz.”
Kobani Dosyası İstinaf Aşamasında
Demirtaş ve birlikte yargılanan isimlerin dosyası, 24 Eylül itibariyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderildi. Bu aşama, hem AİHM kararının etkisi hem de iç hukuk yolu açısından kilit önemde. İstinaf sürecinde verilecek karar, yalnızca bireysel özgürlükler değil, Türkiye'nin Avrupa Konseyi ile ilişkileri açısından da kritik sonuçlar doğurabilir.