Oğuz Makal'dan Türk sinemasına eleştirel bakış: “Belgeselde toplumsal sorun var, çeşitlilik sınırlı"
Sinema tarihçisi, yazar ve yönetmen Oğuz Makal, Türk sinemasına ilişkin olarak, “Türk sinemasında belgeselciler toplumsal sorunlarla ilgileniyor; ancak sayıları çok azdır ve konu çeşitliliği sınırlıdır. Yeni kuşakların belgesel sinemayla tanışması gerekir.” dedi.
Sinema tarihçisi, yazar ve yönetmen Oğuz Makal, Türk sinemasının içerikleri ve dijitalleşmenin sektöre etkileri hakkında Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu.
“BELGESELCİLER VAR, AMA KONU ÇEŞİTLİLİĞİ SINIRLI”

Belgeselcilerin toplumsal sorunlara eğildiğini ancak sayılarının ve konu çeşitliliğinin sınırlı kaldığını belirten Makal, “Türk sinemasında belgeselciler toplumsal sorunlarla ilgileniyor, ancak sayıları çok azdır ve konu çeşitliliği sınırlıdır. Bu durum, eğitim kurumlarında belgeselin öneminin yeterince anlatılmamasından kaynaklanmaktadır. Yeni kuşakların belgesel sinemayla tanışması gerekir. Örneğin, şu anda Ankara Film Festivali’nde çok güzel belgeseller gösteriliyor. Benim yaptığım çalışmalar ise daha çok toplumsal tarih üzerine ve üzerinde yeterince durulmamış konuları ele alıyor; bu çalışmalar öğrenildiğinde büyük yarar sağlayacaktır.” dedi.
“FİLM YAPMAKTAN KORKMAYIN, ARTIK OLANAKLAR ÇOK DAHA FAZLA”
![]()
Makal, dijital teknolojilerin belgesel yapımını her zamankinden daha kolay hâle getirdiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Film yapmaktan korkmamak gerekiyor; yan kaynaklar artık daha kolay ulaşılabiliyor. Dijital olanaklar sayesinde iş de kolaylaştı. Örneğin, Kültür Bakanlığı her iki yılda iki kez belgesel filmleri destekliyor ve bu desteklere başvurulabilir. Film yapımında cesur olmak gerekir. ‘Yapamam’ veya ‘yeterli bütçem yok’ gibi gerekçelerle geri adım atmamak önemlidir. Fonlar çözülebilir. Ayrıca günümüzde cep telefonları bile birçok şeyi çekmeye uygun. Montaj, ses kaydı ve diğer işlemler gittikçe kolaylaşıyor. Bu nedenle belgesel filmler yapmak mümkün.”
“BELGESELDE YAPAY ZEKAYA TAM GÜVEN TEHLİKELİ”

Sinema sektöründe yapay zekanın olası etkilerine de değinen Makal, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Yapay zekadan belli ölçülerde yararlanabilirsiniz, ancak belgeselde tamamen yapay bir şeye dayanmak, onu belgesel olmaktan çıkarır. Film içeriğini bozmayacak şekilde kullanılmalıdır. Tamamen yapay zekaya güvenip tarihi araştırma yapmamak doğru değildir. Örneğin, ‘Kayıp Sağlıkçılar’ adlı filmi yaparken bunun üzerine yaklaşık iki yıl çalıştım, belgeler topladım ve süreci titizlikle yürüttüm. Bence herkes kendi çevresine, ailesine veya okuduğu okula bakabilir; çünkü her yerde bir ihtiyaç ve bir toplumsal olay vardır. Bu olayların saptanması, aktarılması ve paylaşılması önemlidir. Önce aileden başlayarak çevremize bakmak çok faydalı olur. Hikâyeler çok fazladır.”