Ankara'nın antik mirası Roma Hamamı
Ankara’nın kalbi Ulus’ta, tarih boyunca sayısız medeniyetin izlerini taşıyan Roma Hamamı, kentin geçmişine ışık tutan en önemli antik miraslardan biri olma özelliğini koruyor.
Tarihi Roma Hamamı, Ulus Meydanı’ndan Yıldırım Beyazıt Meydanı’na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde, cadde seviyesinden yaklaşık 2,5 metre yüksekte yer alan bu antik yapı, hem Roma İmparatorluğu döneminden günümüze ulaşan görkemi hem de bulunduğu höyük üzerindeki çok katmanlı tarihiyle dikkat çekiyor.
BAŞKENTİN ÖNEMLİ DEĞERİ

M.S. 3. yüzyılda, Roma İmparatoru Caracalla tarafından Sağlık Tanrısı Asklepion adına yaptırılan hamam, dönemin sosyal yaşamının ve mimari görselliğinin en önemli örneklerinden biri oluyor. 80x130 metre boyutlarındaki yapı, taş ve tuğladan inşa edilmiş olup, Roma mimarisinin anıtsal özelliklerini bugüne kadar korumayı başarmış durumda bulunuyor.
Hamamın girişi, Çankırı Caddesi’ne bakan tarafta yer alıyor. Ziyaretçiler, buradan girerek sütunlarla çevrili geniş bir alana, yani palaestra olarak adlandırılan beden eğitimi ve güreş yapılan bölüme ulaşabiliyor. Palaestra’nın çevresindeki sütunlu revaklar arasında yer alan dört köşeli ve yuvarlak sütunlarda bulunan yazıtlar, o dönemin toplumsal yaşamına dair önemli ipuçları sunuyor.
BİZANS KÜLTÜRÜ DE TAŞIYOR

Kazılarda elde edilen sikkelere göre hamamın, Caracalla döneminde (MS 212–217) inşa edildiği düşünülüyor. Palaestra’nın kuzeydoğusunda yer alan sütunlu caddede 2007–2011 yılları arasında yapılan kazı çalışmalarıyla birlikte bu alanın yalnızca bir hamam değil, aynı zamanda ticaret ve sosyalleşme merkezi niteliği taşıdığı da ortaya çıktı. Caddenin iki yanında yer alan dükkân kalıntıları, Roma döneminde günlük yaşamın ne kadar canlı olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca burada bulunan devasa bir imparator heykeli, kazıların en dikkat çekici bulguları arasında yer aldı.
Roma Hamamı, günümüzde açık hava müzesi ve ören yeri olarak ziyaretçilere kapılarını açıyor. 1938 yılında başlayan kazı çalışmaları sırasında, yapının yalnızca Roma dönemine değil, aynı zamanda Frig, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izler taşıdığı da belirlendi. Böylece Roma Hamamı’nın bulunduğu höyüğün, binlerce yıldır kesintisiz bir yerleşim alanı olduğu anlaşılmış oldu.
ULUSAL DEĞERLERDEN BİRİ OLUYOR

1940-1943 yılları arasında yapılan kazılarda, hamamın iki ana bölümden oluştuğu tespit edildi: Birisi palaestra (açık spor alanı), diğeri ise sıcaklık, ılıklık ve soğukluk bölümlerinden oluşan kapalı hamam kısmı oldu. Roma döneminin gelişmiş ısıtma sistemi olan hypocaust tekniğinin izleri hâlâ görülebiliyor. Bu sistem, zeminin altından sıcak hava dolaştırılarak mekânların ısıtılmasını sağlıyordu.
Bugün Roma Hamamı, yalnızca Ankara’nın değil, Türkiye’nin de en önemli antik değerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarihi dokusunu koruyarak açık hava müzesi haline getirilen alanda, yerli ve yabancı turistler Roma döneminin yaşam biçimini adeta adım adım hissedebiliyor.