Abdülkadir İsfahani Mescidi vatandaşları bekliyor
Başkentin kültürel değerlerinde öne çıkan yapılarından olan Abdülkadir İsfahani Mescidi, Ankara'yı gezmek ve ibadet etmek isteyenlerin durağı oluyor. Yaz aylarında turizmin artmasıyla adı daha çok duyulan mescit, ziyaretçilerini bekliyor.
Ankara’nın Bentderesi semtinde bulunan Abdülkadir İsfahani Mescidi, yaklaşık 450 yıllık geçmişiyle şehrin önemli tarihi yapılarından biri olarak öne çıkıyor. II. Selim döneminde, 1570 yılında Abdülkadir İsfahani tarafından inşa ettirilen mescidin, dönemin mimari özelliklerini günümüze kadar taşımayı başardığı görülüyor.
MOLOZ TAŞTAN İNŞA

Dikdörtgen planlı ve küçük ölçekli olarak tasarlanan yapının üzeri kiremit kaplı çatıyla örtülü bulunuyor. Altında bir bodrum katı bulunan mescidin kuzey cephesi kesme taştan, diğer cepheleri ise yontma moloz taştan inşa edildi. Kuzey cephedeki taç kapısı ve iki yanında yer alan sivri kemerli pencereler, yapının dikkat çeken ayrıntılarından oluyor.
Mescidin en önemli özelliklerinden birinin ise iç mekanda görülen kirişlemeli tavan olduğu söyleniliyor. 17. ve 18. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilen bu tavanın, aşı boyalı nakışlarla süslendiği görülüyor. Harimin kuzey kısmında bulunan kadınlar mahfili ise zarif çıtalarla bezendiği biliniyor. Kıble duvarındaki mukarnas kavsaralı alçı mihrap, köşelerinde zar başlıklı sütuncelerle dikkat çekerken mihrabı çevreleyen kemer de mekana görsel bir görünüm katıyor.
KÖKENİ ÇOK ESKİ
Yüzyıllar boyunca çeşitli onarımlardan geçen Abdülkadir İsfahani Mescidi, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1963, 1973, 1977, 1987, 1993 ve 2007 yıllarında restore edilerek ayakta tutuldu. Bu restorasyonlar sayesinde günümüzde ibadete açık olan mescit, hem mimari özellikleri hem de tarihi değeriyle Ankara’nın kültürel mirasında önemli bir yere sahip.
Bentderesi’nin sessizliğinde yükselen bu tarihi mescit, sadece bir ibadet mekanı değil aynı zamanda Osmanlı dönemi taş işçiliğinin ve süsleme sanatının da nadide örneklerinden biri olarak kente değer katıyor.