Uzmanlar deprem konusunda uzlaşamadılar

Marmara Denizi’nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından televizyon ekranları yine deprem uzmanlarıyla doldu.

Uzmanlar deprem konusunda uzlaşamadılar

Ancak bu yayınlar halkın bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak yerine, uzmanlar arası fikir ayrılıkları nedeniyle kafa karışıklığını artırdı. Her uzman farklı bir değerlendirmeyle kamuoyunun karşısına çıkarken, bu durum depremle ilgili net bir kanaat oluşmasını zorlaştırdı.

Bazı uzmanlar depremin büyük bir felaketin habercisi olduğunu savunurken, bazılarıysa tehlikenin geçtiğini öne sürdü. Kimisi uyarılarını sürdürüp halkı açık alanlarda beklemeye çağırdı, kimisiyse mevcut durumun abartıldığını belirtti. Ortaya çıkan bu çeşitlilikteki yorumlar, kamuoyunda “kime inanmalı” sorusunu gündeme getirdi.

Yüksek Jeofizik Mühendisi Ahmet Ercan, 7,2 büyüklüğünde bir depremin oluşabilmesi için gereken enerjinin Marmara’da birikmediğini düşündüğünü belirtti. Ercan’a göre yaşanan deprem, beklenen büyük depremin öncüsü olabilir. İstanbul’daki yapıların bu büyüklükteki bir sarsıntıya dayanıklı olduğunu ifade ederken, “asıl depremin bu olmadığını” söyledi.

Deprem uzmanı Şükrü Ersoy ise farklı bir noktaya dikkat çekti. Ona göre 6,2 büyüklüğündeki bir deprem bile kırsal kesimlerde hafif hasarlara yol açabilir. Bu nedenle halkın temkinli olması gerektiğini vurgulayan Ersoy, daha büyük bir depremin ihtimal dışı olmadığını belirtti.

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür de aynı kanaatte. Görür, yaşanan depremin Marmara’da beklenen büyük depremin öncüsü olabileceğini savunarak, stresin arttığını ve fayın kırılmaya zorlandığını ifade etti. Ona göre asıl tehlike henüz gelmedi.

Celal Şengör ise yaşanan depremin artçıları olmasının doğal olduğunu belirtti ancak kesin bir yorum yapmaktan kaçındı. Şengör’e göre, eğer bundan sonra 6,2’den büyük bir deprem olursa, bu durum İstanbul’da beklenen büyük depremin habercisi olabilir. Ancak bunun ne zaman olacağını bilmenin mümkün olmadığını söyledi.

Bu tartışmaların dışında kalan isimlerden Şener Üşümezsoy ise bambaşka bir görüşle kamuoyunun karşısına çıktı. Üşümezsoy’a göre Marmara’daki depremler sona erdi. Önceden yaptığı açıklamalarda da benzer ifadeler kullanan Üşümezsoy, Marmara’da artık büyük bir tehlike beklemediğini dile getirdi.

Hasan Sözbilir ise depremin ardından "ucuz yırttık" ifadesini kullandı. Depremin bir tsunami etkisi yaratmadığını ve fayın sadece bir kısmının kırıldığını belirtti. Ona göre artçı sarsıntılar normal ve hatta fayın enerjisini boşaltması açısından olumlu bir gelişme olabilir.

Tüm bu görüş ayrılıkları arasında ise ekranlardaki kişisel atışmalar dikkat çekti. Celal Şengör, Şener Üşümezsoy’u “bilimsel veriye dayanmayan açıklamalar yapmakla” suçladı. Üşümezsoy ise Şengör’ün geçmişteki açıklamalarını hatırlatarak “hepsi çöp” ifadesini kullandı.

Uzmanlar arasındaki bu görüş farklılıkları, halkın bilgiye erişimini zorlaştırırken, ekranlarda yaşanan bu “bilgi savaşı” aslında tek bir gerçeği gözler önüne seriyor: Bilimsel veriler kadar sağduyu ve ortak dilin de toplumda güven inşa etmekte ne kadar önemli olduğu.