Diyojen kimdir, neden fıçıda yaşadı? Felsefesi ne anlatıyor?

Toplumsal kurallara meydan okuyan Kinik filozof Diyojen, fıçıda yaşamayı seçtiği sade hayatıyla, insanın kendi kendine yetebilmesinin mümkün olduğunu gösterdi.

Diyojen kimdir, neden fıçıda yaşadı? Felsefesi ne anlatıyor?

Antik Yunan dünyasının sıra dışı filozoflarından biri olan Diyojen, sade yaşam tarzı, toplumsal kurallara karşı duruşu ve ünlü sözleriyle aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ ilgi çekmeye devam ediyor. Karadeniz kıyısındaki Sinop’ta doğan Diyojen, yaşadığı dönemin sosyal normlarına karşı çıkarak, Kinik felsefesinin temel taşlarını döşedi.

FIÇIDA YAŞAYAN FİLOZOF

MÖ 412 (ya da MÖ 404) yılında, dönemin Yunan kolonisi olan Sinop’ta dünyaya gelen Diyojen’in hayatı, geleneksel yaşam anlayışına başkaldırının simgesi hâline geldi. Babası Hicesias’in kuyumcu ve sarraf olduğu bilinirken, ikilinin kalpazanlıkla suçlanarak Atina’ya sürgün edildiği kaydediliyor.

Diyojen, Atina’ya yerleştiğinde, dönemin kentli hayatını ve değerlerini sert bir şekilde eleştirdi. Gündelik yaşamını ise son derece sade ve iddiasız sürdürdü, adeta bir köpek gibi yaşamayı seçtiği için “Kinik” (Yunanca: Kynikos, yani “köpeksi”) unvanını aldı. Efsaneye göre bir fıçı içinde yaşar, yiyecek dilenerek geçinirdi. Hatta bir keresinde bir çocuğun avucuyla su içtiğini gördükten sonra çanağını da gereksiz bulup attığı anlatılır.

KİNİK FELSEFENİN ÖNCÜSÜ

Diyojen’in düşünsel yolculuğunda, Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes'in büyük etkisi oldu. Doğaya uygun, sade bir hayatı erdemin temeli olarak gören bu öğreti, Diyojen'in hayat felsefesine yön verdi. Mal-mülk, statü, unvan gibi kavramları reddeden Diyojen, gerçek özgürlüğün kişinin kendi kendine yetebilmesiyle mümkün olduğunu savundu.

Toplumun dayattığı ahlaki ve sosyal kuralları sorgulayan Diyojen’e göre, mutlak mutluluğa ancak doğayla uyumlu, yalın bir yaşamla ulaşılabilirdi. Fakat bu anlayışı başkalarına dayatmadı, amacının yalnızca mümkün olan en sade hayatla da huzurlu yaşanabileceğini göstermek olduğunu dile getirdi.

BÜYÜK İSKENDER İLE TARİHİ KARŞILAŞMA

Diyojen'in ismini ölümsüzleştiren olaylardan biri, Makedonya Kralı Büyük İskender ile yaşadığı diyalog oldu. Korint’te yaşayan filozofu ziyarete giden İskender, ona bir isteği olup olmadığını sorduğunda, Diyojen yalnızca şu yanıtı verdi: "Gölge etme, başka ihsan istemem."

Bu etkileyici yanıt, tarihe geçen örnek bir tevazu ve özgürlük dersi olarak anılır. Hatta İskender'in bu olaydan sonra, “Eğer Büyük İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim.” dediği rivayet edilir.

SIRA DIŞI BİR ÖLÜM VE ARDINDA BIRAKTIĞI MİRAS

Diyojen’in ölümü hakkında farklı rivayetler bulunur. Kuduz bir köpek tarafından ısırıldığı, çiğ ahtapot yediği için öldüğü ya da nefesini tutarak intihar ettiği gibi efsaneler mevcuttur. Ölümünden sonra Korintliler, onun anısına bir köpek figürünün yaslandığı mermer bir sütun yaptırdı. Bu, onun yaşam tarzına duyulan saygının bir göstergesiydi.

ELİNDE FENERLE “DÜRÜST İNSAN” ARAYAN FİLOZOF

Diyojen’in halk arasında en çok bilinen imgelerinden biri de gündüz vakti elinde fenerle sokak sokak “dürüst bir insan” aramasıdır. Bu sembolik arayış, onun topluma ve insan doğasına dair derin eleştirisinin bir ifadesidir.

SİNOP’TA HEYKELLE ÖLÜMSÜZLEŞTİ

Diyojen’in memleketi Sinop’ta, onun anısına 2006 yılında bir heykel dikildi. Elinde feneri ve yanında köpeğiyle betimlenen bu 6 metrelik mermer heykel, Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim görevlisi Turan Baş liderliğindeki bir ekip tarafından hazırlandı.

MODERN TIPTA DİYOJEN SENDROMU

Diyojen’in sıra dışı yaşam tarzı, günümüzde bir psikiyatrik bozuklukla özdeşleştirilmiş durumda. “Diyojen Sendromu” adı verilen bu rahatsızlık, özellikle yalnız yaşayan bireylerde, kişisel hijyenin ihmal edilmesi, toplumdan soyutlanma ve çöp biriktirme gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Her ne kadar bu sendrom, filozof Diyojen’in bilinçli sadeliğinden farklı olsa da, benzetme onun yaşam tarzına yapılan göndermelerle ortaya çıkmıştır.

SADE YAŞAMIN ANLAM ARAYIŞI

Diyojen, ne bir sarayda yaşadı ne de toplumsal statüye sahip oldu. Ama düşünceleriyle hem yaşadığı dönemi hem de gelecek yüzyılları etkileyen bir filozof olarak iz bıraktı. Onun hayatı, maddi olanın ötesinde, içsel özgürlük ve doğallığın da bir bilgelik biçimi olabileceğini hatırlatmaya devam ediyor.