TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa’dan çarpıcı tespit: “Siber zorbalık milli güvenlik sorunu haline geldi!”
TİMBİR Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, kontrolsüz sosyal medya kullanımının gençleri dijital tehditlerle karşı karşıya bıraktığını söyledi. Basa, "Türkiye’de her 100 gençten 15’i siber zorbalık mağduru" dedi.

Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte sosyal medya kullanımı çocuk yaşlara kadar geriledi. Ancak bu durum, beraberinde ciddi dijital tehditleri de getiriyor. Özellikle küçük yaşta internetle tanışan çocuklar, siber zorbalığın hedefi olabiliyor. İnternet Medya ve Bilişim Federasyonu (İMEF) ile Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, artan dijital tehditlere dikkat çekerek, bu sorunun artık bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini ifade etti.
Basa, siber zorbalıkla mücadele konusunda Yeni Ankara'ya özel açıklamalarda bulundu. Basa, şunları söyledi:
“SOSYAL MEDYA KULLANIMI KONTROLSÜZ BİR ŞEKİLDE ARTIYOR”
Yazının ve matbaanın ardından, insanlık tarihinin en önemli buluşlarından biri şüphesiz internettir. Bu büyük buluş, bize hizmet ettiği sürece değerlidir. Özellikle pandemi döneminde internet olmasaydı, öğrenciler en az bir ya da iki yıl eğitimden geri kalabilirdi. Uzaktan eğitim ve çevrim içi toplantılar gibi hayati süreçleri internet sayesinde sürdürebildik. Ancak burada asıl mesele, bu teknolojiyi ne kadar doğru ve dengeli kullanabildiğimizdir. Örneğin, Japonlar sosyal medyayı günde ortalama bir saat kullanırken, biz neden 5-6 saatimizi buna ayırıyoruz? Bu durumu sorgulamamız gerekiyor. Türkiye’de sosyal medya kullanımı oldukça yaygın ve insanlar bu mecraları sadece iletişim için değil, aynı zamanda bir şöhret hayali için de kullanıyor. Aslında sosyal medya, sabun köpüğü gibi geçici bir etkidir. Bir süre sonra bu ilgi sona erer.
“TÜRKİYE’DE GENÇLERİN YÜZDE 15’İ SİBER ZORBALIĞA MARUZ KALIYOR”
2023 yılında pandemi sonrası gençler arasındaki bağımlılık eğilimlerini ölçmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirdik. Türkiye genelinde bine yakın gençle yürütülen bu araştırma, Ankara’daki 10 farklı gençlik merkezinde yapılan eğitimler ve uzman görüşmeleriyle desteklendi. Aynı zamanda bilimsel bir yayın haline gelen bu çalışma, gençlik üzerine önemli veriler sunuyor.
Anket sonuçlarına göre, Türkiye’de gençlerin yaklaşık yüzde 15’i zorbalığa maruz kalıyor. Yüzde 7’si ise kendisine siber zorbalık yapıldığını ifade edebilecek duruma gelmiş. Bu veriler, sosyal medya ve internet kullanımının gençler üzerindeki etkisinin ne denli güçlü olduğunu da ortaya koyuyor. Türkiye’de interneti ne kadar uzun süre kullanırsanız, o kadar çok zararlı içeriğe maruz kalma ihtimaliniz artıyor.
İnternette iyi niyetli insanlar olduğu gibi, kötü niyetli kişiler de var. Dolandırıcılar, sizi kötü alışkanlıklara yönlendirmek isteyenler, hatta açıkça hırsızlık planları yapanlar bile bulunuyor. Örneğin, sosyal medyada ‘Ailemle birlikte Antalya’dayım’ şeklinde bir paylaşım yapmak, ‘Ankara’daki evim şu an boş’ anlamına gelir. Bu nedenle sosyal medyada yaptığımız paylaşımlarda çok dikkatli olmalıyız.
Biz, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğinde “Farkında Mıyız?” adlı bir proje yürüttük. Bu proje kapsamında Türkiye’de yaklaşık iki bin okulu ziyaret ettik. Akran zorbalığı, siber zorbalık ve gençlerin karşılaştığı dijital tehditlere dikkat çekmeye çalıştık. Öğrencilere şu soruyu sorduk: ‘Evde yalnızsınız, kapı çaldı ve karşınızda tanımadığınız biri var. Kapıyı açar mısınız?’ Birçoğu açmayacağını söyledi. Ancak sosyal medyada tanımadığımız kişileri arkadaş olarak kabul ediyoruz. Aslında sosyal medya, yalnızca tanıdıklarımızla iletişim kurmamız gereken bir platformken, biz orada yabancılara da kapılarımızı açıyoruz.
“ESKİDEN OKUL ÖNLERİNDE UYUŞTURUCU SATILIYORDU, ŞİMDİ İNTERNETTE”
Bugün, uyuşturucunun yüzde 95’i internet üzerinden pazarlanıyor. Bu da sosyal medyanın kontrolsüz kullanımının ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabildiğini gösteriyor. Eskiden okulların önlerinde simit satanlar ve eroin satıcıları vardı. Ancak bugün bu tehlikeler yerini, internet üzerinden yapılan yasa dışı faaliyetlere bıraktı. Siber zorbalık da bu süreçle birlikte artıyor. Gençler, internet ve sosyal medya üzerinden tanımadıkları kişilerle iletişime geçiyorlar. Bir yabancı, kendini güven verici bir şoför ya da lider olarak tanıtıyor ve bu şekilde gençlerle arkadaşlık kuruyor. Sonrasında ise, örneğin bir sınav öncesi, gençlere bir hap göndererek ‘Bunu kullan, iyi gelir’ diyor. İşte bu noktada, tehlike başlıyor. Bu tür oyunlar ve tehlikeler, internet ve sosyal medya platformlarında hızla yayılıyor. Bizim, gençlerimizin bu tehlikelerin farkına varması ve doğru şekilde bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Zorbalık, günümüzde adliyelerdeki en önemli suçlardan biri haline geldi ve artık bu konuda ihtisas mahkemeleri de kurulmaya başlandı. Türkiye, siber güvenlik konusunda önemli bir mesafe katetti ve belki de dünyanın lideri olacak konuma gelmiş durumda. Bizim siber güvenlik uzmanlarımız bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Dijital güvenlik, aslında milli güvenlik meselesidir çünkü gençlerimizi internetin tehlikelerinden korumak, geleceğimizin en büyük sorumluluklarından biridir.
"SOSYAL MEDYA, TİCARİ KAZANÇ PEŞİNDE”
Siber zorbalık, farklı türlerde karşımıza çıkabiliyor; psikolojik zorbalık, sözlü zorbalık ve fiziksel zorbalık bunlar arasında yer alıyor. Ancak en yaygın olanları psikolojik ve sözlü zorbalıktır. Fiziksel zorbalık daha fazla görünürken, siber zorbalığın çoğu zaman sözlü tacizle kendini gösterdiği gözlemleniyor. Bu zorbalığın kaynağı genellikle yakın çevreden geliyor; insanlar, tanımadıkları kişilere kıyasla daha çok yakın çevrelerinden zorbalık görüyorlar. Sosyal medya platformlarının bu konuda yeterli önlemleri almadığı bir gerçek. Çünkü bir sosyal medya mecrası size ücretsiz bir hizmet sunduğunda, bunun karşılığında daha uzun süre sizi ekranda tutacak içerik üretiyor. Bu platformlar, kullanıcılarının güvenliğiyle ilgilenmektense, ticari kazançlarını ön planda tutuyorlar.
“SİBER ZORBALIĞIN ARTMASINDA ETKİLİ"
Siber zorbalığın en büyük nedenlerinden biri, maalesef eğitim eksiklikleridir. Özellikle ekonomik düzeyi düşük okullarda eğitim gören öğrenciler arasında siber zorbalık daha yaygın hale gelmektedir. Yapılan tespitlere göre, ekonomik gücü azalan öğrenciler daha fazla siber zorbalığa maruz kalıyor. Bunun dışında, gençler sosyal medya platformlarında, Facebook, (X) Twitter, Instagram ve TikTok gibi mecralarda kendilerini sanal bir dünyada buluyor ve gerçek hayatla arasındaki bağlantıyı koparıyor. Günde 6 saat sosyal medyada vakit geçiren bir kişi, zamanla çeşitli olumsuz etkilerle karşılaşabiliyor.
“BAĞIMLI ÇOCUK YOKTUR, İLGİSİZ ANNE-BABA VARDIR”
Sosyal medya sağlayıcılarının amacı sadece para kazanmaktır ve sizin varlığınız onlar için ancak ne kadar uzun süre kalırsanız o kadar değerli olursunuz. Unutmayın, ‘bağımlı çocuk yoktur, ilgisiz anne-baba vardır.’ Maalesef, bugün çocuklarımıza çok küçük yaşlarda, hatta 2-3 yaşlarında cep telefonları verilerek teknoloji ile tanıştırılıyor. Aileler, bu duruma dikkat etmeli ve çocuklarına erken yaşta telefon vermemelidir. Ayrıca, internet üzerindeki içerikler büyük ölçüde yabancı kaynaklardan oluşuyor ve maalesef çocuklarımız, kültürümüzle uyumlu olmayan içeriklere maruz kalıyorlar. Bu yüzden, aileler çocuklarının internet kullanımını yakından takip etmeli. Kiminle arkadaş olduklarını, kimlerle iletişim kurduklarını bilmemiz gerekir.
2010 yılından bu yana internet kullanımını inceleyen bir internet bilim federasyonu olarak, Türkiye’de internet kullanım oranının yüzde 90’ın üzerine çıktığını ve çoğu kişinin mobil hatlar üzerinden internet kullandığını gördük. Bu yüzden interneti daha dikkatli kullanmamız gerekiyor. Ancak, bu konuda en büyük sorumluluk anne ve babalara düşüyor. Eğer bir aile ilgisizse, çocuklar bu konuda yanlış yollara sapabiliyor. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarının dijital dünyasına müdahil olmaları çok önemli. Ayrıca, çocuklarımıza spora, kültürel aktivitelere ve müziğe yönlendirmek de oldukça önemli.