Sivrihisar’da 80 yıllık tapu krizinde çarpıcı iddia! "900 dönüm arazi günlerce biçildi, ses çıkaran olmadı”
Eskişehir Sivrihisar'da yaklaşık 80 yıldır süregelen tarla davası, son dönemde yaşanan olaylarla yeni bir boyut kazandı. Mehmet Kamil Biçerli, “Tüm kapılar üzerimize kapandı. Kolluk kuvvetleri ve yargı yetkilileri maalesef bizim değil, zorbalık yapanların yanında yer alıyor.” ifadelerini öne sürdü.
Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde üç kuşaktır süren bir arazi davası, 80 yılı aşkın süredir çözüme kavuşamıyor. Yaklaşık 900 dönümlük tarla için verilen hukuk mücadelesinde süreç belirsizliğini korurken, arazinin mirasçılarından Mehmet Kamil Biçerli, yaşadıkları zorlukları Yeni Ankara'ya anlattı.
80 YILLIK DAVADA HAK İHLALİ İDDİASI
Mehmet Kamil Biçerli, dedeleri üzerine kayıtlı yaklaşık 900 dönümlük tarlayla ilgili olarak Hazine’nin 192 dönümlük alan için tapu iptali davası açtığını ve davanın on yıllardır sonuçlanmadığını söyledi. Biçerli, “Dedelerimiz üzerine kayıtlı olan yaklaşık 900 dönümlük bir tarlamızla ilgili dava 80 yıldır devam ediyor. Hazine, 'Bu arazide 192 dönüm yerim var, ama yeri belirsiz' diyerek tapu iptal davası açtı. 1950’lerde ailemiz davayı kazandı, ancak karar temyizden döndü ve dava hâlâ sonuçlanmadı. Dava sonuçlanmadığı için kullanım hakkı bizde olduğundan arazi 80 yıldır ailemiz tarafından ekilmektedir. Bu sene başında köyümüzde ikamet eden Bahattin Özipek ve oğlu İzzet Özipek bu tarlaya önce hayvan soktu. 'Burası davalık' diyerek bizi başından savdı. Oysa istese, kimin davalı kimin davacı olduğunu iki dakikada anlayabilir ve durumu çözebilirdi. Fakat üçüncü şahısların gelip ekili ürünlere zarar vermesine göz yummuştur. Akabinde harman zamanı gelince biçerdöver ve tır getirip mahsulümüzü biçip götürmeye yeltendiler. Bu olay üzerine hemen jandarmaya ve savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.” dedi.
“MALIMIZA EL KONULDU”

Ailelerine ait olduğunu belirttikleri tapulu tarla üzerinde üçüncü şahısların zorla hak iddia ettiğini, ürünleri biçerek götürdüğünü ve yetkililerin bu duruma müdahale etmediğini öne süren Biçerli, şunları kaydetti:
“Hangi cesaretle bizim tapulu arazimize göz dikiyorlar? Jandarma geldiğinde, adamlar ‘Buraları ben ektim, buralar devletin’ şeklinde beyanda bulundu; jandarma ise müdahale etmeden olay yerinden ayrıldı. Oysa biz, bu arazileri bizim ektiğimize dair 10 şahit göstermemize rağmen savcı, avukatlarımıza ‘O da 10 kişi getirirse ne yapacağız?’ şeklinde karşılık verdi. Halbuki biz ve avukatlarımız, ‘Bu kişiler kim? Tarlamızdaki insanları yakalayın, çünkü malımız gasp ediliyor’ diyerek suç duyurusunda bulunuyoruz. Ancak savcı dosyayı hâkime yönlendiriyor, hâkime hanım ise dosyayı saçma gerekçelerle reddediyor. Örneğin kamyon şoförünün ismi yok, biçerdöverin plakası yok gibi nedenlerle doğrudan reddediyor. Oysa jandarmaya verilecek basit bir talimatla her şey önlenebilirdi. Malımıza el konulmuş olmasına rağmen bizden, tarlamıza çöken kişilerin isimlerini ve araç plakalarını bizzat toplayıp öyle suç duyurusunda bulunmamız bekleniyor. Zaten suç duyurusunda da bulunuldu."
“900 DÖNÜM ARAZİ GÜNLERCE BİÇİLDİ, YETKİLİLER GÖZ YUMDU”

Tüm bu olumsuzluklara rağmen adalet arayışlarından vazgeçmediklerini bildiren Biçerli, "Sivrihisar’daki tüm çabalarımıza rağmen, iki haftalık bir süreçte bütün kapıların üzerimize kapanması sonucunda anladık ki bu işin içinde bir yapı, bir örgüt var. Çünkü kolluk kuvvetleri ve kanun uygulayıcıları bizim yanımızda değil; zorbalık yapanların yanında yer alıyorlar. Bu kişiler, geçmişte kenevir ekmekten hapse girmiş, uyuşturucu kullanan, köyde oğlunun hap kullandığı bilinen, sabıkalı kimselerdir. Sabıka dosyaları incelense herkes kuşkulanır. Velhasıl, jandarma, savcı ve hâkim biçimi durdurmadı. 900 dönüm arazimizi günlerce biçtiler, ardından sapları balya yaparak götürdüler. Biçerdöverler, balya makineleri ve kamyonlar günlerce gözümüzün önünde malımızı taşıdı. Savcı, jandarma ve hâkim bu olaya müdahale etmeyerek, göz yumarak bu suça zemin hazırladı.” ifadelerini kullandı.