Madleen gemisi krizi! Gazze yolculuğunda uluslararası hukuk ve vicdan sınavı
Gazze'ye insani yardım götürmek için yola çıkan Madleen Gemisi, İsrail tarafından uluslararası sularda durduruldu. Gemideki gönüllüler gözaltına alınırken, olay Türkiye ve dünya kamuoyunda uluslararası hukukun ihlali olarak yankı buldu. Peki Madleen Gemisi ne zaman yola çıktı, ne oldu?

2025 yılının Haziran ayında dünya kamuoyu, uluslararası sularda gerçekleşen bir müdahaleyle Gazze ablukasını ve uluslararası hukuku yeniden tartışmaya başladı. Freedom Flotilla Coalition (FFC) öncülüğünde Gazze'ye insani yardım taşımak üzere yola çıkan Madleen Gemisi, İsrail donanması tarafından durduruldu. Gemide bulunan aktivistlerin gözaltına alınması ve Türkiye dahil birçok ülkeden gelen diplomatik tepkiler, olayın küresel bir krize dönüşmesine neden oldu.
MADLEEN GEMİSİ'NİN HİKAYESİ NE? NEREDEN VE NEDEN YOLA ÇIKTI?
Madleen Gemisi, FFC'nin organize ettiği insani yardım filosunun parçası olarak 1 Haziran 2025'te İtalya'nın Katanya Liman'ından hareket etti. Hedef, uzun yıllardır abluka altında olan Gazze Şeridi'ne sembolik ve insani yardım malzemeleri ulaştırmaktı. Seferin amacı sadece yardım sağlamak değil, aynı zamanda dünya kamuoyunun dikkatini Gazze'deki insanlık dramına çekmekti.
KİMLER VARDI?
Gemide çok sayıda ülkeden aktivist, gazeteci ve gönüllü yer alıyordu. Gemide kamuoyunun yakından tanığını İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg, Avrupa Parlamentosu üyesi, Riman Hassan, Türkiye aktivistleri Yasemin Acar ve Hüseyin Şuayb Ordu ve ayrıca birçok ülkeden doktor, akademisyen ve insan hakları savunucuları yer alıyordu. Toplamda 12 kişilik mürettebat, pasif direniş ve sivil dayanışma ilkesiyle yola çıktıklarını açıklamıştı.
GEMİDE NE VARDI?
Madleen’in taşıdığı yardım malzemeleri arasında şunlar yer alıyordu, bebek maması, un, pirinç, bebek bezi, tıbbi malzemeler ve ilaçlar, su arıtma kitleri, hijyen ürünleri, koltuk değnekleri ve çocuklar için protezler. Yük miktarı sınırlıydı, ancak sembolik olarak ablukaya karşı duruşun bir göstergesiydi.
İSRAİL MÜDAHALESİ: ULUSLARARASI SULARDA MÜDAHALE
Madleen, 9 Haziran sabahı, Gazze kıyısında yaklaşık 185 kilometre uzaklıktayken İsrail deniz kuvvetlerinin takibine alındı. İnsansız hava araçları (İHA) ile izlenen gemiye, önce beyaz boya benzeri bir sıvı püskürtüldü, ardından İsrail komandoları gemiye çıkarak yolcuları gözaltına aldı.
Gemideki aktivistler, zor kullanmadan etkisiz hale getirildi ve Aşdod Limanı'na götürüldü. Burada sağlık kontrollerinin ardından sınır dışı işlemleri başlatıldı. İsrail yetkilileri, müdahalenin "güvenlik gerekçesiyle" yapıldığını savundu.
Gemide yer alan Yasemin Acar ve Hüseyin Şuayb Ordu, müdahale sonrası gözaltına alındı. Dışişleri Bakanlığı, 9 Haziran akşamı itibarıyla Türk vatandaşlarının karaya çıktığını ve Tel Aviv Büyükelçiliği yetkililerinin sabaha karşı kendileriyle görüştüğünü açıkladı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Vatandaşlarımıza gerekli tüm konsüler destek sağlanmaktadır. Süreç yakından takip edilmekte, aileleri düzenli olarak bilgilendirilmektedir” denildi.
Aktivist Şuayb Ordu, olaydan kısa süre önce yaptığı açıklamada, “Devletim sahip çıkmalı” diyerek, olası bir provokasyona karşı dikkatli olduklarını ve barışçıl tutumlarını koruduklarını vurgulamıştı.
TEPKİLER: DİPLOMASİ, HUKUK VE MEDYA CEPHESİ
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, olayın hemen ardından yaptığı açıklamada, müdahalenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Uluslararası sularda yapılan bu müdahale kabul edilemezdir. Sivil bir yardım seferine karşı yapılan bu eylem, hukuki değil, siyasi bir baskıdır.”
ULUSLARARASI TEPKİLER
Olay, Avrupa’da ve Orta Doğu’da birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasetçi tarafından da kınandı. Uluslararası medya kuruluşları, müdahaleyi:
“Sivil kaçırma” (Al Jazeera),
“Yasadışı müdahale” (The Guardian),
“İsrail’in insani yardım gemisine baskını” (Deutsche Welle), gibi başlıklarla duyurdu.
MADLEEN GEMİSİ NE ANLAMA GELİYOR?
Madleen Gemisi’nin Gazze’ye ulaşması engellendi, ancak taşıdığı insani mesaj hedefine ulaştı. Olay, yalnızca abluka altındaki Gazze’nin değil, aynı zamanda uluslararası hukuk kurallarının, vicdani diplomasi anlayışının ve sivil direnişin yeniden tartışılmasına yol açtı.
Her ne kadar yardımlar adresine ulaşamamış olsa da, Madleen Gemisi’nin hikâyesi “bir gemiyle gelen umut” olarak dünya kamuoyunda yerini aldı.