Halk ozanı geleneğinin son ustalarından Aşık Mahzuni Şerif kimdir?
Mahzuni Şerif, 23 yıl önce bugün hayatını kaybeden, Türk halk ozanı, besteci ve söz yazarıdır.
Mahzuni Şerif, toplumsal sorunları, yoksulluğu, adaletsizliği ve insan haklarını işleyen eserleriyle tanınır. 400’den fazla türkü ve şiir yazmış, yüzlerce plak ve albüm çıkarmıştır.
MAHZUNİ ŞERİF KİMDİR?
Mahzuni Şerif, 17 Kasım 1940'da Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinin Berçenek köyünde doğdu. Asıl adı Şerif Cırık’tır.
Eğitim: Elbistan’da köy enstitüsünde ve Ankara’da askeri okulda kısa süre eğitim aldı, ancak müzik ve ozanlık yolunu seçti.
Müzik Kariyeri: 1960’lardan itibaren türküleriyle ünlendi. “Dom Dom Kurşunu”, “Yuh Yuh”, “Merdo”, “Che Guevara” gibi eserleri halk arasında büyük yankı uyandırdı. Siyasi duruşu ve eleştirel sözleri nedeniyle sıkça baskı gördü, hapis yattı ve sürgün edildi.
Vefatı: 2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında taburcu edildi. Ancak evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahzuni Şerif 17 Mayıs 2002 tarihinde Köln, Almanya'da öldü. Öldüğünde, Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davası henüz sonuçlanmamıştı. Mezarı Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen yerdedir. Mezar taşında ''Eğer bana gel gel olsa yüceden, çırpar kanadımı uçar giderim. İsteğim yok gündüz ile geceden, ben bir Mahzuni'yim naçar giderim.'' yazmaktadır.
MAHZUNİ ŞERİF’İN MÜZİK KARİYERİ VE TOPLUMSAL MÜCADELE YILLARI
Halk ozanı Mahzuni Şerif, 1960’larda, profesyonel müzik kariyerine adım attı. İlk plakları büyük ilgi gördü ve kısa sürede halk arasında tanındı. Türkülerinde, dönemin toplumsal sorunlarına odaklandı: Yoksulluk, eşitsizlik, feodal düzen, baskıcı yönetimler ve emperyalizm. Özellikle 1960 ve 1970’lerde, Türkiye’deki siyasi çalkantılar ve sol hareketlerin yükselişi, Mahzuni’nin eserlerinde güçlü bir şekilde yankı buldu. “Yuh Yuh”, “Dom Dom Kurşunu” ve “Merdo” gibi türküleri, hem halkın diline dolandı hem de otoriteler tarafından tepki çekti. Mahzuni, siyasi duruşu nedeniyle defalarca gözaltına alındı, hapis yattı ve sürgüne gönderildi. 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi dönemlerinde eserleri yasaklandı, plakları toplatıldı. Buna rağmen, halkla bağını hiç koparmadı. 1980’lerde bir süre Almanya’ya gitmek zorunda kaldı, ancak müziğe devam etti.
MAHZUNİ ŞERİF’İN TÜRKÜLERİNDE İŞLEDİĞİ TEMALAR
Mahzuni Şerif’in sanatı, geleneksel Türk halk müziği ile toplumsal eleştirinin birleşimidir. Alevi-Bektaşi ozanlık geleneğinin izlerini taşıyan eserleri, hem biçim hem de içerik açısından zengin bir çeşitlilik sunar. Saz çalma konusundaki ustalığı, güçlü sesi ve derin anlamlar içeren sözleri, onu çağdaşlarından ayıran özelliklerdir.
Toplumsal Adaletsizlik: “Yuh Yuh” ve “Dom Dom Kurşunu” gibi eserlerinde, zengin-fakir uçurumunu, feodal düzeni ve baskıcı yönetimleri eleştirdi.
Aşk ve İnsanlık: “Bilmem Ağlasam mı” ve “İnce İnce” gibi türkülerinde, kişisel duyguları ve insan sevgisini işledi.
Anti-Emperyalizm: “Katil Amerika” ve “Che Guevara” gibi türkülerinde, küresel sömürüye ve emperyalizme karşı duruş sergiledi.
Doğa ve Köy Hayatı: Köy yaşamının sade güzelliklerini ve zorluklarını türkülerinde sıkça dile getirdi.
Mahzuni Şerif, Türk halk müziğinde bir ekol olarak kabul edilir. Onun eserleri, sadece kendi döneminde değil, günümüzde de sanatçılar tarafından yeniden yorumlanmakta ve geniş kitlelerce dinlenmektedir. Cem Karaca, Edip Akbayram, Selda Bağcan gibi sanatçılar, Mahzuni’nin türkülerini seslendirerek onun mirasını sürdürmüştür. Ayrıca, genç nesil müzisyenler ve halk ozanları, onun toplumsal duyarlılık ve ozanlık geleneğine bağlılığını örnek almaktadır. Mahzuni, sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir halk filozofu ve aktivist olarak görülür. 2002’deki vefatından sonra, adına festivaller düzenlenmiş, belgeseller çekilmiş ve kitaplar yazılmıştır.
Aşık Mahzuni Şerif, Türk halkının vicdanı ve sesi olarak, hem sanatıyla hem de duruşuyla derin bir iz bırakmıştır. Onun türküleri, Anadolu’nun acılarını, sevdalarını ve umutlarını anlatan birer manifesto gibidir. Toplumsal adalet için mücadele eden, ezilenlerin yanında duran ve sevgiyi yücelten bu büyük ozan, bugün hâlâ milyonların kalbinde yaşamaktadır. Eserleri, gelecek nesillere hem bir miras hem de bir mücadele çağrısı olarak ulaşmaya devam edecektir.