Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim Sekreteri Evrim Gülez: “Türkiye genelinde okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi için harekete geçilmeli!”

Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından okullarda yaşanan eğitim sorunlarını Yeni Ankara'ya değerlendirdi.

Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim Sekreteri Evrim Gülez: “Türkiye genelinde okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi için harekete geçilmeli!”

Depremlerden, 11 ilde yaklaşık 4 milyon öğrenci ve 200 bin öğretmenin etkilendiğini belirten Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez, Türkiye genelinde her 5 öğrenciden birinin (yüzde 21,4’ü) ve öğretmenlerin ise yüzde 19,1’inin deprem bölgesinde bulunduğunu vurguladı.

“İKİ YILDA OKUL İNŞAATLARI VE GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI YETERSİZ KALDI”

Deprem bölgesi olan Adıyaman ve Hatay’da okulların durumu hakkında bilgi veren Gülez, şu ifadelere yer verdi: “Hatay’da deprem öncesinde sayısı 14 bin 724 olan dersliklerin 8 bin 45 tanesi kullanılabilir durumdadır. Yani bu dersliklerin yüzde 45,4’ünde eğitim yapılamaz hale geldi. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalara göre, 210 okul binasının yıkıldığı Hatay’da 24 Temmuz 2024 itibariyle yalnızca 100 okul yeniden yapıldı. Güçlendirme çalışmaları kapsamında tamamlanan ihalelerin birçoğu 1 Ağustos 2024 tarihindedir. Depremin ardından ancak bir buçuk yıl sonra ihalesi yapılan bu çalışmalar henüz tamamlanmadı. Geçen iki yılda ise okul binalarının inşası ve güçlendirme çalışmaları yetersiz kaldı. Bu haliyle okul ve derslik ihtiyacı sorunu çözülemedi. Adıyaman’da ise 77 okul binası depremin etkisiyle veya ağır hasar sebebiyle yıkılmış, 328 bina orta veya az hasarlı durumdadır. 38 okulun inşaatı devam etmekte, 5 okulun ihale hazırlıkları sürmektedir ve 11 okulda güçlendirme çalışması bitirilmedi.”

“KONUT SORUNU HALEN ÇÖZÜLEMEDİ”

Deprem bölgesindeki önemli sorunlardan bir tanesinin konut problemi olduğuna dikkat çeken Gülez, “Uygun barınma alanlarına erişim, iki yılın ardından hala en temel ihtiyaçlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Nüfusun büyük bir kısmı hâlâ konteyner kentlerde yaşamını sürdürüyor. İki yıl geçmesine rağmen konut sorununa çözüm bulunamamasının, depremzedelerin sağlıksız ve güvensiz koşullarda yaşamasına neden oluyor. Konteyner kentlerde öğrencilerin ders çalışabileceği ortak ve sosyal alanlar bulunmamaktadır. Bu durum, çocukların eğitim hakkını ciddi şekilde engelliyor. Ayrıca anlaşılabileceği gibi öğretmenlerin ve öğrencilerin konut ve barınma sorunu halen çözülemedi.” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE GENELİNDE OKULLARIN DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLMESİ İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİ”

Türkiye’deki eğitim sisteminin sağlıklı ve düzenli işleyebilmesi için acil önlemler alınması gerektiğine vurgu yapan Gülez, “Ülke genelinde bütün okulların güvenli hale getirilmesi ve eğitim hakkının güvence altına alınması gerekmektedir. Deprem riski yüksek olan illerden başlanarak, okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi için adımlar atılmalıdır. Güçlendirme çalışmaları için ayrılan bütçeler, maalesef bu ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir. Ayrıca, merkezi yönetimin özellikle muhalif yerel yönetimlerle koordinasyon eksikliği nedeniyle süreçler aksamaktadır. Deprem bölgesinde eğitimin normale dönebilmesi ve Türkiye genelinde okulların depreme hazır hale gelmesi için vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir.” dedi.

“DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÖĞRENCİ YOĞUNLUĞU, EĞİTİMDE EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRİYOR”

Sınıflarda artan öğrenci yoğunluğu sebebiyle kütüphane, laboratuvar gibi ortak kullanım alanlarının yetersiz kaldığını söyleyen Gülez, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu durum deprem bölgesindeki eğitimdeki eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor. Birden fazla okulun aynı binayı kullanması, sınıf mevcutlarının aşırı kalabalıklaşmasına yol açmakta ve bu durum, hijyen sorunlarını beraberinde getirmektedir. Bulaşıcı hastalıklar, artan öğrenci yoğunluğuyla birlikte ciddi bir risk haline gelmiştir.”

“UZAK BÖLGELERDEKİ OKULLARA ERİŞİM ZORLUĞU, ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİNE ENGEL OLUYOR”

Gülez, “Mevcut haliyle bina ve derslik sayıları geçen iki yılın ardından ihtiyacı karşılamamaktadır. Birçok okulda ikili eğitim yapılmakta, sabahın erken saatlerinden akşam geç saatlere kadar devam eden eğitim süresi öğrenciler açısından risk oluşturmakta. Özellikle kış aylarında güvenlik konusunda endişeler doğuruyor. Uzak bölgelerde kurulan konteyner kentlerden ya da kent merkezlerinden yeni alanlara taşınan okullara ulaşım önemli bir sorun haline gelmiştir.” şeklinde konuştu.

“DEPREMZEDELER ARASINDA OKUL TERK ORANLARI ARTIYOR”

MEB’in 2023-2024 verilerinde, deprem bölgesindeki okullarda yaşanan eşitsizliklerin artarak devam ettiğini söyleyen Gülez, okul terklerinin hızlandığını ve özellikle kademe ilerledikçe terk oranlarının arttığını belirtti. "Yaşa göre net okullaşma oranlarına bakıldığında, okul terkinin deprem bölgesinde hızlandığı anlaşılmaktadır. Bu eşitsizlikler sonucu birçok öğrenci eğitimine ara vermekte ve okul terkleri artmaktadır. Deprem bölgesindeki öğrenciler tüm eşitsizliklere rağmen LGS ve YKS gibi merkezi sınavların yanında geçen yıl 6.ve 9. sınıflar, bu yıl ise 7. ve 10. sınıflar Türkçe ve Matematik derslerinden her dönem ülke geneli bir ortak yazılı sınava tabi tutulmuşlardır. Deprem bölgesinde çocuklarda akademik başarı düşüklüğü, motivasyon eksikliği gibi nedenlerle ortak sınav uygulaması okul terkine yol açan uygulamalardan birisidir.” diye ekledi.

“ÜNİVERSİTELERDE ÇEVRİMİÇİ EĞİTİM SÜRECİ DEVAM EDİYOR”

Bazı okullarda hâlâ çevrimiçi eğitim uygulandığını ve öğrencilerin eğitimde büyük zorluklarla karşılaştığını bildiren Gülez, "Birçok okul, konteyner ve prefabrik dersliklerde eğitime devam etmektedir. Depremin yarattığı hasarların etkisiyle, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi gibi yükseköğretim kurumları da çeşitli derecelerde hasar görmüştür. Bu üniversitelere bağlı fakültelerin bazı bölümleri hala çevrimiçi eğitim veriyor.” dedi.

“PSİKOSOSYAL DESTEK PROGRAMLARI YAYGINLAŞTIRILMALI”

Deprem bölgelerinde öğrencilere yönelik psikososyal destek programlarının yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Gülez, “Bu konuda uzman psikologlar okullarda sürekli hizmet vermelidir. Psikolojik danışman ve Rehberlik öğretmenlerinin sayısı artırılmalı, sınıf içi destekleyici programlar hayata geçirilmelidir. Eğitime eşit erişim sağlanması için bölgesel farklılıklar gözetilerek özel projeler geliştirilmelidir. İhtiyaç sahibi öğrencilere tablet, bilgisayar ve internet erişimi gibi kaynaklar sağlanmalıdır.” ifadelerine yer verdi.