Can Atalay kimdir, nereli, kaç yaşında, ne iş yapıyor? İşte detaylar...
Şerafettin Can Atalay, Gezi Davası'ndan aldığı ceza nedeniyle tutukluyken Hatay'dan milletvekili seçildi. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) üç kez hak ihlali kararına rağmen tahliye edilmemesi ne anlama geliyor? İşte avukat ve siyasetçi Can Atalay’ın tüm bu hukuki ve siyasi sürecinin detayları.
Türk avukat, aktivist ve siyasetçi Şerafettin Can Atalay, meslek hayatı boyunca toplumsal davalarda üstlendiği roller ve Gezi Davası’nda aldığı ceza nedeniyle Türkiye gündeminin odağında yer almıştır. 2023 genel seçimlerinde Hatay milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesi, ülkenin en büyük hukuk ve siyaset krizlerinden birini tetiklemiştir. Atalay, hâlen Marmara (Silivri) Cezaevi'nde tutukludur.
AİLESİ, EĞİTİMİ VE ERKEN YAŞAMI

Can Atalay, 1976 yılında İstanbul'da bankacı bir anne ve muhasebeci bir babanın tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği Kadıköy'de geçti. Adını, 1971 yılında siyasi bir suikast sonucu öldürülen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanı olan amcası Şerafettin Atalay'dan almıştır. Aile çevresi sayesinde Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Can Yücel gibi önemli edebiyatçılarla küçük yaşta tanışma fırsatı buldu. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Mezuniyetinin ardından bir süre NTV'nin hukuk departmanında çalışmıştır.
TOPLUMSAL DAVALARIN AVUKATI: SOMA'DAN ÇORLU'YA

Atalay, mesleki kariyerinde Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran birçok büyük toplumsal dava ile gazeteci ve yazarların düşünce özgürlüğü davalarında avukatlık yapmıştır. Sosyal Haklar Derneği yönetim kurulunda yer alan Atalay'ın üstlendiği başlıca davalar şunlardır:
Maden Faciası Davaları: 2014 yılında 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma Faciası ve ardından yaşanan Ermenek maden kazası davalarında mağdur ailelerin avukatlığını yürüttü.
İşçi ve Kaza Davaları: 2018'deki Çorlu tren kazasında hayatını kaybedenlerin yakınlarının ve 2020'deki Hendek havai fişek fabrikası patlamasında ölen işçi ailelerinin avukatlığını üstlendi.
Yangın Davaları: 2016 yılında 11 çocuğun öldüğü Adana öğrenci yurdu yangınında mağdur aileleri savundu.
Düşünce Özgürlüğü: Gazeteci Ahmet Şık'ın Fetullahçılarla ilgili araştırmaları nedeniyle yargılandığı davada avukatlığını yaptı ve "İmamın Ordusu" kitabının özgürleşmesi eylemlerinde yer aldı.
Ayrıca Mimarlar Odası avukatı olarak Validebağ Korusu’ndaki yapılaşmaya karşı mücadele etti ve Emek Sineması'nın yıkılmasına karşı düzenlenen kampanyaların örgütleyicileri arasında bulundu.
GEZİ PARKI DİRENİŞİ VE HAPİS CEZASI
Can Atalay, mesleki kariyerinin önemli bir bölümünü Taksim Dayanışması'nın avukatlığını yaparak, Gezi Parkı'na AVM yapılması girişimine karşı verilen hukuk mücadelesine adadı. Danıştay'da Gezi Parkı planlarını iptal ettirmeyi başardı.
Ancak bu mücadelesi, onun Gezi Davası'nda sanık sandalyesine oturmasına neden oldu. Daha önce yargılandığı iki davadan beraat eden Atalay, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yargılandığı davanın 25 Nisan 2022'de görülen duruşmasında 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza, Yargıtay tarafından 28 Eylül 2023 tarihinde onandı.
MİLLETVEKİLLİĞİ VE ANAYASA KRİZİ

Atalay, Marmara Cezaevi'nde tutuklu iken 2023 Türkiye genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmemesi, hukuki ve siyasi bir krizi başlattı.
Tahliye Başvurularının Reddi: Milletvekili seçilmesinin ardından tahliye talebi önce 13 Temmuz 2023'te Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ardından 17 Temmuz 2023'te Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından reddedildi.
AYM'den Üç Kez Hak İhlali Kararı: Atalay'ın Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurusu üzerine, AYM Genel Kurulu 25 Ekim 2023'ten itibaren üç kez "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine karar verdi. İkinci ihlal kararında (21 Aralık 2023), AYM, Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine ve derhal tahliyesinin sağlanması için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.
Yargıtay'ın Direnci: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM'nin bu kesin ihlal kararlarına uymayı reddederek, AYM'yi yetki aşımı ve Anayasayı ihlal etmekle suçladı ve ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ VE TBMM'DEKİ TARTIŞMALAR

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin "AYM'nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok" kararı TBMM'ye gönderildi.
Vekilliğin Düşürülmesi: 30 Ocak 2024 tarihinde Yargıtay kararı TBMM Genel Kurulu'nda Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından okutuldu ve Atalay'ın milletvekilliği bu karara istinaden düşürüldü.
AYM'nin İkinci Kararı: Atalay'ın avukatlarının ve muhalefet partilerinin itirazı üzerine AYM, 22 Şubat 2024'te Yargıtay kararının hukuki değerden yoksun olduğuna ve Atalay'ın vekilliğinin düşmüş sayılamayacağına hükmetti. AYM, kararlarının bütün yargı organlarını ve kamu kurumlarını bağlayıcı olduğunu, takdir hakkının bulunmadığını vurguladı.
Meclis'teki İhmal: AYM'nin vekilliğin düşürülmesinin "yok hükmünde" olduğuna dair gerekçeli kararı uzun süre TBMM'de okunmadı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, kararın okunmasına izin vermedi. Muhalefet partilerinin (CHP, TİP, DEM Parti) çağrısıyla 16 Ağustos 2024'te yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı, AK Parti grubunun oylarıyla reddedildi ve gerginlikler yaşandı.
Okunma Süreci: Uzun süren siyasi ve hukuki çekişmelerin ardından, 16 Nisan 2025 tarihinde CHP'li Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay hakkındaki hak ihlâli ve tahliye edilmesine dair kararını TBMM'de okutmuştur.
Can Atalay, tüm bu kararlara rağmen halen Marmara (Silivri) Cezaevi'nde tutulmaya devam etmektedir. Yaşanan bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması nedeniyle ortaya çıkan önemli bir anayasa krizi olarak kayıtlara geçmiştir.