Bir Karaoğlan geçti bu topraklardan! Kıbrıs’tan ortanın soluna Ecevit’in mirası

“Karaoğlan” lakabıyla halkın gönlünde yer eden Bülent Ecevit, Türkiye’de sosyal demokrasinin simge ismi oldu. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan AB sürecine, darbelerden yeniden iktidara uzanan siyasal yaşamı, ülke tarihinin en çalkantılı dönemlerine tanıklık etti.

Bir Karaoğlan geçti bu topraklardan! Kıbrıs’tan ortanın soluna Ecevit’in mirası

Türk siyasetinin vicdanlı sesi, “Karaoğlan” lakabıyla halkın gönlünde yer eden Bülent Ecevit, ölümünün 19'uncu yılında anılıyor. O, hem entelektüel bir siyasetçi hem de inandığı ilkeler uğruna mücadele eden bir lider olarak Cumhuriyet tarihine damgasını vurdu. Gazetecilikten siyasete uzanan yolculuğunda emeğin, adaletin ve onurlu siyasetin sözcüsü oldu. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan “ortanın solu” anlayışına, darbelerle kesintiye uğrayan demokrasi mücadelesinden yeniden iktidara dönüşüne kadar uzanan bu uzun siyasal serüven, Ecevit’i yalnızca bir dönem lideri değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu temsil eden figür haline getirdi.

"ORTANIN SOLU" ÇİZGİSİNİN MİMARI

Bülent Ecevit, Türkiye siyasetinin en etkili ve kendine özgü liderlerinden biridir. 1925’te İstanbul’da doğdu, Robert Kolejinde eğitim gördü, gazetecilikten siyasete uzanan bir kariyer inşa etti. 1950’lerde CHP’den milletvekili olarak Meclis’e girdi, kısa sürede partinin “ortanın solu” çizgisinin mimarı oldu. Bu kavram, Ecevit’in hem sosyal adalet vurgusunu hem de devletçi politikaların demokratikleşmesi talebini birleştiren bir anlayışı temsil ediyordu.

ÜÇ KEZ BAŞBAKANLIK YAPTI

1970’li yıllarda CHP Genel Başkanı olarak yükseldi ve üç kez başbakanlık yaptı.

Bülent Ecevit liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi, ilk kez 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde yüzde 33,3 oy alarak birinci parti oldu ancak tek başına iktidar çoğunluğunu sağlayamadığı için Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurarak Ecevit başbakanlığında hükümet kurdu. CHP, Ecevit’in halk arasında “Karaoğlan” olarak büyük bir destek kazandığı dönemde, 5 Haziran 1977 seçimlerinde oy oranını yüzde 41,4’e çıkararak tarihindeki en yüksek oyu aldı ve yeniden birinci parti konumunu pekiştirdi.

"DEMİRELLERDEN, TÜRKEŞLERDEN MİLLİYETÇİLİK DERSİ ALMAYIZ"

1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı, Ecevit’in en belirleyici icraatlarından biri olarak dikkat çekti. “Biz bu işe Kıbrıs’a barış getirmek için girdik” sözleriyle hafızalara kazındı. Ancak bu operasyon, kısa vadede büyük bir ulusal destek kazandırsa da uzun vadede Türkiye’ye karşı uygulanan ABD silah ambargosunu da beraberinde getirdi.

Yine 2 Eylül 1974'te, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası İstanbul Belediye Sarayı önündeki ilk mitingde sarf ettiği şu sözlerle hafızalara kazındı:

"Biz; Demirellerden, Türkeşlerden milliyetçilik dersi almayız. Sevgili Kardeşlerim! Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil; Kıbrıs'ın topraklarına, Ege'nin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu'nun haşhaş tarlasına yazmışız."

HALKÇI ÜSLUBU ONUN "KARAOĞLAN" OLARAK ANILMASINA NEDEN OLDU

Ecevit’in iç politikadaki önemi, halkla kurduğu doğrudan bağ ve “Karaoğlan” olarak anılmasına neden olan halkçı üslubunda yatıyordu. İşçi haklarını savunan, sosyal devlet ilkesini öne çıkaran politikalarıyla özellikle 1970’lerin emekçi kesimlerinde güçlü bir karşılık buldu. 1999 seçimlerinde DSP lideri olarak yeniden iktidara geldi ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması süreci, onun dönemiyle özdeşleşti. Bu dönem aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde yeniden ivme kazandığı yıllardı.

1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adının CHP'liler tarafından benimsendiği de bir başka rivayet. Seçim propagandalarında bu lakap, "Umudumuz Karaoğlan" sloganı ile sokak sokak söylenmeye başlandı. Hatta Karaoğlan diye adına şarkılar bile bestelendi.

BAŞARISIZ SUİKAST GİRİŞİMİ

Bülent Ecevit, hem Türkiye’de hem de yurt dışında birçok suikast girişiminden sağ kurtulan bir liderdi. ABD’de ve Türkiye’de gerçekleşen bu girişimlerde ölümle burun buruna geldi. Ancak özellikle bir olayda, silahın namlusu kendisine doğrultulduğunda önüne atılan koruma görevlisini korumak için göğsünü siper etmesi, hafızalara hem dramatik hem kahramanca bir an olarak kazındı.

ASKERİ DARBELERLE GEÇEN SİYASİ SÜREÇ

Askerî darbeler ise Ecevit’in siyasal hayatında derin izler bıraktı. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında TSK, Süleyman Demirel hükümetini istifaya zorladı ve reformları hayata geçirecek partiler üstü bir hükümet kurulmasını istedi. Yeni kabineyi CHP’li Nihat Erim oluşturdu. Ancak bu karar CHP içinde kriz yarattı. Genel Başkan İsmet İnönü hükümete destek verirken, Genel Sekreter Bülent Ecevit buna karşı çıkarak istifa etti. 12 Eylül 1980 Darbesi’nde ise siyasi yasaklı hale getirildi, uzun süre siyaset dışına itildi. Ancak 1987 referandumu sonrası yasağının kalkmasıyla Demokratik Sol Parti’yi yeniden örgütledi ve siyasete döndü.

Bülent Ecevit, 2000’lerin başında geçirdiği sağlık sorunlarının ardından aktif siyasetten çekildi ve 2006’da hayatını kaybetti. Ardında, Türkiye’de sosyal demokrasinin en güçlü halk temsillerinden birini bıraktı.

GERİDE BIRAKTIĞI ESERLERİ

Türk siyasi sahnesinden bir Karaoğlan geçti. Ondan geriye ise bu eserler kaldı:

Şiir kitapları

• Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri), Doğan Kitapçılık (2005)
• El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi (1997)
• Işığı Taştan Oydum (1978)
• Şiirler (1976)

Siyasi kitapları

• Ortanın Solu (1966)
• Bu Düzen Değişmelidir (1968)
• Atatürk ve Devrimcilik (1970)
• Kurultaylar ve Sonrası (1972)
• Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı (1974)
• Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar (1975)
• Dış Politika (1975)
• Dünya-Türkiye-Milliyetçilik (1975)
• Toplum-Siyaset-Yönetim (1975)
• İşçi-Köylü Elele (1976)
• Türkiye / 1965-1975 (1976)
• Umut Yılı: 1977 (1977)