78 yıldır çözülemeyen sorun: Keşmir
Pahalgam’daki terör saldırısıyla başlayan gerilim, karşılıklı füze atışları, düşürülen savaş uçakları ve sivillerin ölümüyle büyüyor. Nükleer gölgede oynanan bu tehlikeli oyun, tüm bölgeyi ateşe sürükleyebilir.
Hindistan ve Pakistan arasında Nisan ayı sonunda başlayan gerilim, karşılıklı füze saldırıları, hava çatışmaları ve siyasi restleşmelerle tırmanarak bölgede yeni bir kriz kapısını araladı.
Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, Pakistan’ın askeri eylemlerine “çok sert” karşılık verileceğini açıkladı. Bu açıklama, Hindistan’ın 6 Mayıs’ta Pakistan toprakları ve Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine düzenlediği füze saldırılarının hemen ardından geldi. Saldırılar, 22 Nisan’da Hindistan’ın Pahalgam bölgesinde 26 kişinin öldüğü terör saldırısına misilleme gerekçesiyle yapıldı.
Hint ordusu, “terör yapılanması” olarak nitelendirdiği 9 hedefi vurduğunu açıklarken, Pakistan tarafı saldırılarda sivillere ait altı noktanın hedef alındığını, 31 sivilin hayatını kaybettiğini ve 57 kişinin yaralandığını duyurdu. Ayrıca, Pakistan ordusu saldırılar sırasında Hindistan’a ait 5 savaş uçağı ve 25 Harop SİHA’sını düşürdüğünü iddia etti. Hint yönetimi ise bu iddiaları doğrulamadı.
Çatışmalar sivil havacılığı da ciddi şekilde etkiledi. Her iki ülke hava sahalarını kısmen kapatırken, yüzlerce iç ve dış hat uçuşu iptal edildi. 7 Mayıs’ta yalnızca Hindistan’dan planlanan 430 uçuşun iptal edildiği bildirildi. Pakistan’daki havalimanlarında da operasyonlar geçici süreyle durdurulmuş ancak daha sonra tamamen yeniden başlatılmıştı.
PAKİSTAN MİSİLLEME BAŞLATTI
9 Mayıs itibarıyla Pakistan devleti Hindistan’a misilleme operasyonuna başladığını duyurdu. Güvenlik kaynakları, Hindistan’a ait dört askeri üssün hedef alındığını bildirdi. Peşaver, Amritsar ve Cammu kentlerinden gelen patlama sesleri bölgedeki gerilimi gözler önüne sererken, Pakistan Ordusu Hindistan’ın bazı patlamalardan sorumlu olduğunu ileri sürdü.
Pakistan’ın saldırılara cevabı, Hint askeri üslerinin hedef alınmasıyla sınırlı kalmadı. Pakistan Ordusu, Hindistan’ın son saldırılarında kullanılan füzelerin büyük kısmının hava savunma sistemlerince etkisiz hale getirildiğini, kalanların ise hedeflerine ulaşamadığını duyurdu. Hava sahası yaklaşık dokuz saat süreyle tüm uçuşlara kapatıldı.
HAVA SAVAŞLARI VE RAFALE KAYIPLARI
Çatışmalar hava üstünlüğü rekabetine de sahne oldu. Pakistan’ın düşürdüğünü açıkladığı savaş uçakları arasında Fransız yapımı Rafale jetleri öne çıktı. Özellikle 60 bin feet irtifada faaliyet gösterebilen Rafale’lerin düşürülmesi, Hint hava kuvvetleri için büyük prestij kaybı anlamına geliyor. Olay, Rafale uçaklarını kullanan Yunanistan, Katar, BAE ve Mısır gibi ülkelerde de dikkatle takip edildi.
Askeri uzmanlar, Rafale uçaklarının Çin yapımı PL-15E füzeleriyle donatılmış Pakistan-Çin ortak üretimi JF-17 savaş uçakları tarafından düşürülmüş olabileceğini öne sürdü. Bu iddialar, Çin'in savaş uçağı piyasasında yeni bir küresel aktör olarak yükselişini destekliyor.
NÜKLEER TEHLİKE VE DİPLOMATİK TEPKİLER
Tansiyonun nükleer silah sahibi iki ülke arasında tırmanması, uluslararası toplumda ciddi kaygılar yarattı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, her iki ülkeye doğrudan diyaloğu sürdürme çağrısı yaptı. G7 ülkeleri de benzer şekilde taraflara gerilimi düşürme uyarısında bulundu.
Pakistan’ın Washington Büyükelçisi Rıdvan Said Şeyh, gerilimi azaltma sorumluluğunun Hindistan’da olduğunu vurgularken, İslamabad’ın karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu belirtti.
TOPÇU ATIŞLARI VE SINIR ÇATIŞMALARI
8 Mayıs gecesi itibarıyla Keşmir’deki fiili sınır hattında (LoC) topçu atışları yoğunlaştı. Sınırda çıkan çatışmalarda en az 5 sivil hayatını kaybetti. Bunlardan dördü Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir’de, biri ise Hindistan’ın Cammu Keşmir bölgesindeydi. Ayrıca Lahor’daki bir Pakistan hava savunma sisteminin Hindistan tarafından tahrip edildiği öne sürüldü, ancak bu bilgi henüz bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı.
KRİZ YÖNETİMİ VE OLASI SENARYOLAR
Uzmanlar, mevcut durumun "düşük profilli bir kriz yönetimi safhasında" olduğunu ancak gerilimin konvansiyonel bir savaşa dönüşme ihtimalini taşıdığını belirtiyor. Her iki ülkenin itibar edeceği arabulucuların devreye girmesi gerektiği vurgulanıyor.
Nükleer bir çatışma senaryosunun sivil kayıplar, düzensiz göç ve bölgesel şoklara yol açabileceği uyarısı yapılıyor. Bu nedenle uluslararası toplumun, Hindistan ve Pakistan arasında etkili bir diplomatik kanal kurarak barışçıl çözüm yollarını zorlaması büyük önem taşıyor.
Gerilimin kontrol altına alınması için uluslararası çabaların artırılması, tarafların tahrik edici eylemlerden kaçınması ve doğrudan diyalog yollarının açık tutulması gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.