Türkiye ekonomisi alarm veriyor! Enflasyon, kur ve işsizlik derinleşebilir
Enflasyon, kur riski, işsizlik ve hukuki belirsizlikler... Türkiye ekonomisi 2025'in ortasında kırılgan dengeler üzerinde yol alırken, yapısal reformların eksikliği sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük tehdit olmaya devam ediyor.
2025 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisi kısa vadeli kazanımlar elde etmeye çalışsa da, derinleşen yapısal sorunlar ve küresel belirsizlikler ekonomiyi ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor. Sıkı para politikalarıyla sağlanan geçici istikrar, reformlarla desteklenmediği sürece sürdürülebilir büyüme sağlamak güçleşiyor. Uzmanlar, kalıcı yüksek enflasyon, zayıf döviz rezervleri, cari açık, genç işsizliği ve hukuki güvensizlik gibi çok boyutlu tehditlerin giderek derinleştiğine dikkat çekiyor. Türkiye ekonomisinin geleceği için "acil reform" çağrıları ise her zamankinden daha yüksek sesle dile getiriliyor.
ENFLASYONDA KALICIK TEHLİKESİ
2024'ün son çeyreğinde alınan sıkı para politikası önlemleriyle enflasyonda düşüş eğişimi gözlense de temel tüketim kalemlerindeki fiyat yapışkanlığı risk oluşturuyor. Özellikle gıda, enerji ve barınma maliyetlerinin yüksek seyretmesi, enflasyonun halkın alım gücünü eritmeyi sürdürmesine neden oluyor. Bu durum aynı zamanda yatırımcıların uzun vadeli planlarını da sekteye uğratıyor.
KIRILGAN DÖVİZ DENGESİ VE KUR RİSKİ
Kur son aylarda nispeten dengeli bir seyir izlese de bu tablo büyük ölçüde kısa vadeli dış kaynak girişlerine ve swap anlaşmalarına dayanıyor. Net döviz rezervlerinin zayıf görünümü ve ani dış şoklara karşı savunmasızlık, kur istikrarı açısından risk oluşturmaya devam ediyor. Jeopolitik gelişmeler veya küresel faiz değişimleri, yeni bir kur baskısı yaratabilir.
CARİ AÇIK VE ENERJİ BAĞIMLILIĞI
Uzun yıllardır Türkiye'de kronik bir sorun olan cari açık, özellikle enerji ithalatı nedeniyle büyüyor. Yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar umut verse de Türkiye'nin hâlâ fosil yakıtlara bağımlı olması dış ticaret dengesini kırılganlaştırıyor. 2025'e girilirken cari açıktaki genişleneme işaretleri ekonomi yönetimi için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.
İŞSİZLİK SORUNU VE EĞİTİM-İSTİHDAM UYUŞMAZLIĞI
Genel işsizlik oranlarında kısmi bir iyileşme görünse de özellikle gençler arasında iş bulamama problemi günden güne artıyor. Üniversite mezunlarının işsiz kalması ve özel sektörün nitelikli personel bulamaması, eğitim sisteminin piyasa ihtiyaçlarıyla örtüşmediğini gösteriyor. Bu uyumsuzluk üretkenliği azaltırken, ekonomik potansiyelin tam kullanılmasını da engelliyor.
HUKUKİ BELİRSİZLİK VE KURUMSAL GÜVEN EROZYONU
Yatırımcıların güvenini zedeleyen en önemli sorunlardan biri de hukuki zeminin zayıf olması. Kurumların bağımsızlığına yönelik tartışmalar devam ederken, öngörülebilirlik eksikliği ve mülkiyet hakları konusundaki endişeler, hem yerli hem de yabancı sermaye için caydırıcı unsurlar yaratıyor.
UZMANLARDAN UYARI! REFORMALAR GECİKİRSE FIRSAT PENCERESİ KAPANABİLİR
Ekonomistler, Türkiye'nin genç nüfusu ve üretim potansiyeliyle büyümeye açık olduğunu vurgularken, bu potansiyelin ancak yapısal reformlarla hayata geçirilebileceğini belirtiyor. Vergi düzenlemeleri, kamu harcamalarında verimlilik, eğitim-istihdamı uyumu ve kurumsal bağımsızlık gibi konular, öncelikli reform alanları olarak öne çıkıyor.