Psikolog Bilge Kılınçkaya'dan YKS öncesi kritik tavsiyeler

Psikolog Bilge Kılınçkaya, sınav öncesi ve sırasında yaşanan kaygının normal ve doğal bir durum olduğunu belirterek, sınav kaygısını ‘savaşılması gereken bir düşman’ olarak görmek yerine onunla birlikte yaşamayı öğrenmenin önemli olduğunu söyledi.

Psikolog Bilge Kılınçkaya'dan YKS öncesi kritik tavsiyeler

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) sayılı günler kala, hem öğrenciler hem de aileler arasında heyecan ve kaygı giderek artıyor. Sınav hazırlık sürecinde nasıl daha verimli çalışılacağı, kaygıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda Psikolog Bilge Kılınçkaya, Yeni Ankara muhabirine özel açıklamalarda bulundu.

Kılınçkaya, şunları söyledi:

“ARTIK ÖĞRENME DEĞİL, PEKİŞTİRME ZAMANI”

YKS’ye sayılı günler kala öğrencilerin ders çalışma düzeni artık yeni bilgi öğrenmeye değil, mevcut bilgileri pekiştirmeye, eksik konuları gözden geçirmeye ve sınav pratiği yapmaya odaklı olmalıdır. Muhtemelen burada öğrenciler sınav zamanının yaklaşmasının verdiği telaş gereği, yetiştiremedikleri konudan konuya atlama ihtiyacı hissedebilirler. Bu dönemde önemli olan, zihni yormadan bilgileri taze tutmak ve sınav stratejilerini güçlendirmektir. Öğrenciler, kendi güçlü ve zayıf yönlerini gözden geçirerek hangi konularda eksikleri olduğunu belirleyebilir ve çalışmalarını buna göre planlayabilir. Bu, kalan sürenin daha verimli kullanılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda tam deneme sınavları çözmek, zaman yönetimi ve dikkat süresi açısından oldukça faydalıdır ancak her deneme sonrası yanlışların analiz edilmesi, eksiklerin üzerine gidilmesi çok önemlidir. Son günlerde uzun süreli çalışmalardan ziyade, zihni aşırı yormadan kısa ama verimli tekrarlar yapmak, motivasyonu ve öğrenme kapasitesini korumaya yardımcı olur. Uyku düzenine, beslenmeye ve genel ruh sağlığına da özen göstermek, sınav günü performansı açısından en az akademik hazırlık kadar değerlidir.

“SINAV KAYGISI DÜŞMAN DEĞİL, DOĞAL BİR SÜREÇ”

Sınava yaklaştıkça kaygının artması oldukça normal ve aslında doğaldır; çünkü bu kaygı, öğrencinin sınavı önemsediğini gösterir. Hatta sınava hazırlık süresince işlevselliği bozmayan biraz kaygının bulunması, öğrenciyi tetikte tutarak sınav yaklaştıkça temposunu biraz daha arttırmasına yardımcı olabilir. Bizim istemediğimiz şey kaygının çok yoğunlaşıp işlevselliğimizi bozması. Kaygı çok yoğunlaştığında, zihinsel performansı düşürmeye ve öğrenilmiş bilgilerin bile hatırlanmasını zorlaştırmaya başlayabilir. Bu noktada, öğrencilerin yapabilecekleri en önemli şey, sınav kaygısını “savaşılması gereken bir düşman” gibi görmek yerine, onunla birlikte yaşamayı öğrenmektir. Bu durumu normalize edebilmeyi başarmak da, onunla yaşamayı öğrenmenin en önemli adımıdır.

“SINAV BİR SONUÇ DEĞİL, SADECE ARAÇTIR”

Kaygının bazı fiziksel belirtileri vardır. Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde bu sıklıkla görüşür. Kalp çarpıntısı, mide ağrısı, sık sık olumsuz düşüncelere kapılma gibi belirtiler varsa, bu duyguların geçici olduğunu kendine hatırlatmak faydalıdır. Derin nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ya da kısa yürüyüşler gibi basit uygulamalar, bedensel gerginliği azaltabilir. Bedensel gerginlik azalınca aslında zihinsel gerginliğin de zamanla azaldığı görülebilir. Ek olarak, zihinsel gerginlik belirtilerinin de fark edilmesi oldukça önemlidir. “Ya yapamazsam?”, “Her şey bitecek!” gibi felaketleştirme içeren düşünceler yerine, “Elimden geleni yapıyorum, bu bir süreç.” Gibi daha gerçekçi ve destekleyici iç konuşmalar geliştirmek çok önemlidir. Sınav bir sonuç değil, sadece bir araçtır; bu sınavdan alınacak sonuç, bir öğrencinin değeri ya da potansiyeli hakkında her şeyi belirlemez.

“SINAV SAATİNE GÖRE UYKU DÜZENİNİZİ AYARLAYIN”

Sınavdan önceki günlerde uyku düzenine özen göstermek, zihinsel performansın ve dikkat süresinin korunması açısından kritik önem taşır. Özellikle son hafta, uyku saatlerini sabitlemek ve her gün aynı saatte yatıp kalkmaya özen göstermek, vücudu sınav sabahına hazırlamak için faydalıdır. Geç yatıp geç kalkmak ya da sabahlara kadar ders çalışmak hem zihinsel yorgunluğa hem de dikkat dağınıklığına yol açabilir. Ergenlik dönemindeki gençler biyolojik olarak daha geç saatlerde uyumaya eğilimlidir; ancak sınav saati genellikle sabah erken olduğundan, vücudu bu düzene alıştırmak için birkaç gün önceden uyku saatini kademeli olarak öne çekmek faydalı olabilir. Yine de böyle bir düzen belirlenmediyse, öğrencinin sınavdan bir gün önce uykusunu alabilmek adına hiç yatmadığı kadar erken bir saate yatağa gitmesi onu daha da strese sokabilir, çünkü doğal olarak uyuyamayınca, “Uyuyamıyorum, yeterince dinlemeyeceğim.” gibi felaketleştirme içeren cümleler kurup kaygılanabilir. Bu yüzden sınav gününden bir gün önce öğrencinin kendi rutininden çok fazla şaşmamasını önerebilirim.

“BAŞARI DEĞİL, ÇABA TAKDİR EDİLMELİ”

Sınav sürecinde ailelerin çocuklarına yaklaşımı, onların sınav kaygısıyla başa çıkma becerilerini ve genel psikolojik iyi oluş hallerini doğrudan etkiler. Bu dönemde en önemli ihtiyaç, çocuğun kendini güvende ve koşulsuz kabul edilmiş hissetmesidir. Aileler, çocuğun sadece başarısına değil, çabasına da değer verdiklerini açıkça ifade etmeli; sınavın onun kişiliğini, değerini ya da gelecekteki mutluluğunu tamamen belirlemediğini hissettirmelidir. Sınav sürecinde kaygı sadece öğrencinin değil, velilerin de kaygısı oluyor. Aslında onlar da sınava girmeseler bile sınav kaygısından muzdarip oluyorlar. Esasında ebeveynlerin de sınavla ilgili kendi kaygılarını çocuklarına doğrudan hissettirmemeleri gerekli. Özellikle ebeveynlerin fazla mükemmeliyetçi tutumu, öğrencilerin daha da kaygıyla baş başa kalmalarını sağlayabiliyor. Eleştirel, kıyaslayıcı ya da fazla kontrolcü bir tutum, kaygıyı artırırken çocuğun iç motivasyonunu da zedeleyebilir. Bunun yerine, ailelerin daha çok dinleyici bir rolde olması, çocuğun duygularını ifade etmesine alan açması ve gerektiğinde yanında olduğunu hatırlatması çok daha işlevseldir.

"SINAV ESNASINDA NELER YAPILMALI?"

Sınav esnasında en önemli şey, öğrencinin kendi temposunu koruması ve sınav anında yaşadığı kaygıyla başa çıkabilmesidir. Sınav başladığında ilk dakikalarda heyecan olması çok doğaldır; bu yüzden ilk birkaç dakikayı derin ve yavaş nefes alarak, zihni sakinleştirmeye ayırmak iyi bir başlangıç olabilir. Ayrıca öğrenciler sınav rutinlerinden sınav esnasında çıkmaması çok önemli. Sınavda öğrenci kodlama yaparken, hangi dersten başlayacağına karar verirken yeni teknikler eklememeli. Şu ana kadarki deneme sınavlarında nasıl bir düzeni varsa o şekilde devam etmeli. Sınav anında “alışık olunmayan” herhangi bir yöntemi denemek kaygıyı ve hata riskini artırabilir. Öğrencilerin daha önce deneme sınavlarında alışık olduğu yöntemlerle ilerlemeleri, hem güven duygusunu hem de dikkati korur. Zaman yönetimi açısından, her test için yaklaşık ne kadar süre ayrılacağını önceden belirlenebilir. Ayrıca, denemelerden alışık olunan küçük rutinler (örneğin saat kontrolü, kısa omuz gevşetme hareketleri, nefes egzersizleri) uygulamak da zihni sınav moduna sokar. Son olarak da sevgili öğrencilere şunu hatırlatmak istiyorum, sınav sadece bir durak; siz ise yolun tamamısınız. Emeğiniz, çabanız, bu süreçte gösterdiğiniz sabır çok kıymetli. Bütün öğrencilere gönülden başarılar diliyorum.