Maarif Modeli tartışılıyor! Uzmanı uyardı! "Eğitimde uzun vadeli plan ve değerler eğitimi şart!"

Eğitimci Lokman Karataş, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve bu kapsamda hazırlanan yeni müfredata ilişkin Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu.

Maarif Modeli tartışılıyor! Uzmanı uyardı! "Eğitimde uzun vadeli plan ve değerler eğitimi şart!"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve bu kapsamda hazırlanan yeni müfredatla ilgili açıklamaları, eğitim dünyasında geniş yankı uyandırdı. Kızılay Final Premium Kurs kurucusu Lokman Karataş, Türkiye yüzyılı maarif modeline ilişkin, “Ülkede maarif modeli kapsamında, bölgesel farklılıkları gözeten bir model oluşturulabilir, yani tarım, teknoloji veya ticaret bölgelerinde yaşayan çocuklar için verilen eğitim, o bölgenin ihtiyaçlarına göre şekillenebilir. Bugünkü maarif modeli, geçmişteki köy enstitüleri gibi yerli ve milli yapıyla birleştirilebilir ve böylece kaliteli bir eğitim sistemi ortaya çıkabilir.” dedi.

“MAARİF MODELİYLE KÖY ENSTİTÜLERİ BENZERİ BİR SİSTEM HAYATA GEÇEBİLİR”

Türkiye’de maarif modeli kapsamında geçmişteki köy enstitüleri örneğine benzer bir sistem kurulabileceğini söyleyen eğitimci Karataş, “Ülkede maarif modeli kapsamında, bölgesel farklılıkları gözeten bir model oluşturulabilir; yani tarım, teknoloji veya ticaret bölgelerinde yaşayan çocuklar için verilen eğitim, o bölgenin ihtiyaçlarına göre şekillenebilir. Geçmişteki köy enstitüleri gibi, köyden alınan çocuklar birkaç yıl eğitilerek köylerine dönüp eczacılık, veterinerlik ya da ziraat mühendisliği gibi bölgesel ihtiyaçlara cevap verebiliyordu. Bugünkü maarif modeli, bu yerli ve milli yapıyla birleştirilebilir ve böylece kaliteli bir eğitim sistemi ortaya çıkabilir. Herkesin doktor veya mühendis olmasına gerek yok; önemli olan doğru rehberlik, doğru sistem ve ülkenin fiziki ile kültürel yapısını iyi bilmektir. Eğitimde geçmişle geleceği birleştirecek sağlam bir altyapı oluşturmak çok önemli. Türkiye’de eğitim bazen bir furya gibi oluyor; tıpkı tarımda bazı yıllar soğanın çok para ettiği, herkesin aynı ürünü ekmeye çalıştığı gibi. Ancak kültürlü, yerli ve milli değerlere sahip bireyler yetiştirmek gerekiyor. Çünkü mühendis yetiştirebilirsiniz ama değerler eğitimi olmadan, o mühendis ülkeye zarar verebilecek işler yapabilir; örneğin yanlış tasarlanmış binalar depremde yıkılabilir. 6 Şubat depreminde yıkılan birçok yeni bina bu durumu gösteriyor. Bu yüzden eğitimin yerli ve milli olması, tarihten ders alması ve bu iki unsuru kaynaştırması şarttır.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE, 2007 YILINDA YAPILANDIRMACI MODELE GEÇTİ”

2007 yılında Türkiye’nin yapılandırmacı eğitim modeline geçiş yaptığını hatırlatan Karataş, “Müfredat içerisinde kaldırılan konular ilk kez yaşanmıyor. Türkiye 2007 yılında yapılandırmacı eğitim modeline geçti; ancak ne öğretmenlerimiz ne de ailelerimiz bu modele hazır olduğu için yaşanan sıkıntılar müfredatın azaltılmasıyla giderilmeye çalışıldı. 2013 yılına geldiğimizde, Türkiye’de ilk defa LGS düzeyinde yeni tür şekilli sorular çıktı. Örneğin, ‘Helikopter hangi piste konacaktır?’ ya da üzerinde noktalama işareti hatası bulunan metinlerle ilgili sorular soruluyordu. Ayrıca, öğretmen sınıfa tahta resmi çizip dört öğrenci ismi vererek, öğrencilerden sorulan soruya doğru cevabı verenin kim olduğunu bulmalarını istiyordu. O dönemde müfredatta bir değişiklik yapılmıştı.” dedi.

Lise müfredatında seyreltilen limit, türev ve integral gibi temel konular hakkında temel değişikliklere gidildiğine işaret eden Karataş, şunları kaydetti:

Limit, türev ve integral konularında seyreltilme oldu. Üniversite mühendislik bölümlerine giden öğrenciler birinci sınıfta türev ve integral üzerine kurulu derslerle karşılaşıyor; ancak lise müfredatında bu konular eksikse, üniversitede ya bu konuların öğretilmesi gerekiyor ya da mühendislik hazırlık sınıfı oluşturulmalı. Ayrıca, müfredat tutarsızlıkları nedeniyle bazı konular sınıflar arasında kaydırıldı; bu da öğrencilerin aynı konuyu iki kez görmesine yol açıyor. Ben bu yapılan düzenlemelere itiraz etmiyorum, ancak sistemde ciddi tutarsızlıklar var. Dünya çapında Finlandiya ve Japonya gibi eğitim modelleri var; örneğin Finlandiya’da yeni bir eğitim sistemi uygulanacaksa, bu 20 yıl öncesinden planlanır ve her yıl bir sınıfa uygulanarak zamanla tüm kademelere yayılır.”

“MÜFREDAT DEĞİŞİKLİKLERİ İÇİN 12 YILLIK UZUN VADELİ PLAN ŞART”

Müfredat değişikliklerinin kalıcı ve etkili olabilmesi için 12 yıllık uzun vadeli bir eğitim hedefi belirlenip, uygulamanın birinci sınıftan başlanması gerektiğini vurgulayan Karataş, “Türkiye’de ise maarif modeline 5 ve 9’uncu sınıfta geçildi ve dokuzuncu sınıfta konular ağır olduğu için müfredat azaltıldı. Oysa yapılması gereken, 12 yıllık bir eğitim hedefi koyup birinci sınıftan başlamak ve bu modeli zamanla oturtmaktı. Ayrıca geçmişte el yazısı eğitimi ve bütüncül öğrenme gibi yöntemler vardı; fakat bazı öğrenciler okuduklarını yazamıyordu. Bir dönem öğrenciler yazdıklarını okuyamıyordu ve bu zorunlu tutuldu, ancak çocuklar kademeyi bitirmeden kaldırıldı. Asıl önemli olan konu artırma, azaltma ya da ilerletme değil, uzun soluklu bir çalışma yapılmasıdır. TEOG sınavıyla ilgili bir bakanımız taksi durağında açıklama yapmıştı, dünyadaki hiçbir eğitim sisteminde yanlışın doğruyu götürmediği bir sınav olmaz, çünkü ölçme dört yanlışın bir doğruyu götürdüğü şekilde kurgulanmıştır. Bizde ise yanlış doğruyu götürmeli, bu farklı bir durumdur. Müfredat değişebilir ama değişiklikler sınıf seviyelerinden ziyade kademelerin başında yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.

“MİLLİ VE YERLİ DEĞERLERLE MAARİF MODELİ”

Modelin milli ve yerli değerleri ön plana alarak öğrencilerin bilgiye ulaşma yollarını öğrenmesini hedeflediğini belirten Karataş, “Türkiye ilk defa bir eğitim modeli oluşturmaya çalıştı ve bu model pilot uygulamalarla test ediliyor. Pilot uygulamalardan elde edilen veriler doğrultusunda model, Türkiye çapındaki okullara yayılacak. Maarif modeli, milli ve yerli unsurları ile değerler eğitimini ön plana alıyor; bilgiye ulaşmanın yollarını öğretmeyi hedefliyor. Günümüzde bilgi internet ve YouTube gibi kaynaklarda zaten mevcut. Maarif modeli dört yıl sonra sonuçlarını verecek, ancak şu anda aileler ve öğrenciler arasında kaygılar var. Aileler, çocukların getirdiği sorulara cevap verememekten korkuyor; ben bir baba olarak bunu yaşayabiliyorum. Öğrenciler ise beşinci sınıfa başlayanlar dört yıl sonra LGS’ye, dokuzuncu sınıfa başlayanlar ise YKS’ye girecek ve bu sınavlarda modelde anlatılan ‘keşfet, bul, uygula’ yaklaşımı uygulanacak. Ancak bu öğrenme biçiminin nasıl ölçüleceğine dair net bir bilgi bulunmuyor ve bu nedenle iki kesim kaygılı. Bu noktada özel sektör öğretmenlerine büyük görev düşüyor.” ifadelerine yer verdi.

“MAARİF MODELİ UYGULANABİLİR AMA UZUN SOLUKLU ÇALIŞMA ŞART”

Türkiye’de uygulamaya konulan Maarif Modeli kapsamında uzun soluklu çalışmalar yapılabileceğine işaret eden Karataş, “Öğrencilerde, bir dersle ilgili 35 tane proje ödevi var ve çocuklar proje yapmaktan test çözmeye zaman ayıramıyor. Şu anda dokuzuncu sınıfta olan öğrenciler konu tekrarı ve sınava hazırlanmayı bilmiyor; bu şekilde dört yıl devam ederse, sınavda ne sorulacağı konusunda hiçbir bilgi sahibi olamayacaklar. Maarif modeli yerli ve uygulanabilir bir model, ancak anlamamız için zamana ihtiyacımız var. Öğretmenlere verilen seminerler daha erken başlasaydı uzun soluklu adımlar atılabilirdi. Milli Eğitim Bakanlığının dört yıl süren projeleri olsa da eğitimde 12 yıl bazen yeterli olmuyor. İnşallah bu model üzerinde detaylı ve uzun soluklu çalışmalar yapılır ve sonunda elimiz boş kalmaz; fakat şu an öğrenciler ve veliler ciddi şekilde kaygılı.” diyerek sözlerini noktaladı.