Ankara’da Yozgat rüzgarı: Kültür ve Sanat Günleri görkemli törenle başladı
Yozgatlı Dernekler Federasyonunun düzenlediği “Yozgat Kültür ve Sanat Günleri” Yozgat Kültür Evi’nde görkemli bir törenle başladı. Etkinlik, Yozgatlı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile farklı siyasi partilerden çok sayıda siyasetçiyi bir araya getirdi.

Yozgat’ın zengin tarihî ve kültürel mirasını ön plana çıkarmayı hedefleyen “Yozgat Kültür ve Sanat Günleri” etkinliği, geleneksel motiflerle modern sanat anlayışını harmanlayarak katılımcılara eşsiz bir deneyim sunuyor. Birbirinden değerli ressamlar, tezhip ustaları ve birçok önemli sanatçının eserleriyle renk kattığı bu özel organizasyon, sanatseverlerin büyük ilgisini çekti.
Yozgat Kültür ve Sanat Günleri’ne, 1. Dönem Cumhurbaşkanı Yardımcısı, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanı Kürşad Zorlu, önceki dönem CHP Yozgat Milletvekili Ali Keven, önceki dönem MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şevket Bülent Yahnici, önceki dönem AK Parti Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan, Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, Akdağmadeni Belediye Başkanı Nezih Yalçın, Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Avukat Selçuk Bağcı, sanatçılar ve Yozgatlı vatandaşlar katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan 1. Dönem Cumhurbaşkanı Yardımcısı, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Ankara Milletvekili Fuat Oktay, Filistin’de yaşanan trajedilere sessiz kalan uluslararası kamuoyunu ve özellikle İsrail’i sert sözlerle eleştirdi. Oktay, şunları söyledi:
“YOZGAT GÖRÜNDÜĞÜNDEN ÇOK FARKLI BİR ŞEHİR”
Yozgat, sanıldığı gibi pek bilinmeyen ya da önemsenmeyen bir yer değil. Yozgat göründüğünden çok farklı bir şehir. Biz, görevimiz gereği hem Türkiye’yi hem de dünyayı dolaşıyoruz. Şu anda da komisyonumuz nedeniyle sürekli farklı ülkelerde bulunuyoruz. Gittiğimiz her yerde oradaki vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz. Şimdiye kadar içinde Yozgatlı olmayan hiçbir sivil toplum kuruluşu görmedim. Hatta sanıyorum, başkanımız da bu gözlemi katıldığımız toplantılardan birinde paylaşmıştı. Gittiğimiz ülkelerde vatandaşlarımızın dertlerini dinliyoruz, onlara sorular soruyoruz. Ne yapabiliriz, nasıl yardımcı olabiliriz?
“BU REZİLLİĞİN ADI İSRAİLDİR”
Sanayinin gelişmesi elbette son derece önemli ancak kültür, sanat ve değerler boyutu olmadan bir milletin ayağa kalkması mümkün değildir. Bu nedenle Yozgatlı Dernekler Federasyonuna ve değerli başkanımıza, bu etkinliğe vesile oldukları için yürekten teşekkür ediyorum. Elbette farklı bir dünyada yaşıyoruz. Bir yandan burada kültür ve sanat etkinliklerini konuşuyoruz, öte yandan hemen yanı başımızda balistik füzelerin, insansız hava araçlarının havada uçuştuğu, camların kırıldığı bir günü yaşıyoruz. Biz burada Babalar Günü’nü kutlamaktan ve bununla ne kadar mutlu olduğumuzu ifade etmekten bahsediyoruz. Biz, Babalar Günü’nü kutladığımızda mutlu oluyoruz; ancak Filistin’deki çocuklar bırakın Babalar Günü’nü, bayramı dahi yaşayamadılar. Nesillerdir bu acıyı yaşıyorlar. Okula gidiyorlar, okul bombalanıyor; hastaneye gidiyorlar, hastane bombalanıyor; evlerine dönüyorlar, evleri bombalanıyor. İnsani yardım almak için çadıra gidiyorlar, çadır bombalanıyor. Hiçbir şey yapamıyorlarsa doğrudan hedef alınıp öldürülüyorlar ve sonrasında bunu kutlarcasına hareket ediyorlar. Bu kadar utanmaz ve bu kadar rezil bir dönemden geçiyoruz. Bu rezilliğin adı da bugün Netanyahu hükümetinin temsil ettiği İsrail’dir.
“GÜVENLİK SORUNUNU DA DERDİMİZİ DE BİZ ÇÖZERİZ”
BBC, Türkiye ile ilgili bir değerlendirmede bulunuyor ve Cumhurbaşkanı’nın saldırılardan İsrail’i sorumlu tuttuğunu söylüyor. Bu nasıl bir kayıtsızlıktır, bu nasıl bir terbiyesizliktir? Gelişmeleri bu şekilde değerlendirmek, insanlık vicdanına tamamen aykırıdır. Sen kimsin? Bu bölgenin jandarması mısın? ‘Ders vermek’ bahanesiyle bir ülkeye saldırıyorsun. Peki, sende bulunan nükleer silahları kim elinden alacak? Kimyasal silahlarını kim denetleyecek? Saldırdığın tüm komşu ülkelere karşı yürüttüğün bu yayılmacı politikaya kim ‘dur’ diyecek? Üstelik kendilerinin bu saldırıların arkasında olmadığını ifade ediyorlar. Hiç kusura bakmasınlar; bu, hep birlikte yapılan saldırıdır. Bu sadece İran’la ilgili değil. Dün Suriye’de böyleydi, önceki gün Libya’da böyleydi, yine aynı şekilde karıştırıldı. Neler olup bittiğini hep birlikte görüyoruz; ortada olmayan bahanelerle yeni çatışmalar çıkarılıyor. Bu durum nereye kadar devam edecek? Artık yeter! Bugün o bölge, kan ve gözyaşından bıktı, usandı. Sadece kuzey değil, tüm coğrafya bu vahşetten yoruldu. Rusya ve Ukrayna üzerinden bölgeyi yeniden şekillendirme çabası, 150 yıl önceki ve daha da öncesine dayanan mücadelenin devamı niteliğindedir. Ancak artık bu bölgeyi, bölgedeki ülkelere bırakmaları gerekiyor. Eğer bir sorunumuz varsa, biz kendimiz çözeriz. Güvenlik problemimiz varsa, biz kendimiz hallederiz. Derdimiz varsa, biz kendimiz üstesinden geliriz. Gölge etmesinler; başka ihsanistemiyoruz. Dolayısıyla bu söylediklerimi sadece Yozgat özelinde ya da Ankara üzerinden söylemiyorum; Türkiye’nin her bir karış toprağı için ifade ediyorum. Birlik, beraberlik ve dayanışma bizim için son derece önemlidir.
“İÇ CEPHEMİZİ GÜÇLÜ TUTMAK ZORUNDAYIZ”
Bugüne kadar yaşanan tüm karışıklıklara bakın. Saldırılardan önce içerden fitneyle karıştırırlar, ardından da sözde ‘çözüm’ bulmaya, ‘kurtarmaya’ gelirler. Biz kimseden çözüm bulmasını, bizi kurtarmasını istemiyoruz. Bu nedenle iç cephemizi güçlü tutmak zorundayız. Yozgat bu konuda güzel bir örnektir: Alevi’siyle, Sünni’siyle; Türk’üyle, Kürt’üyle; Laz’ıyla, Çerkez’iyle; laik olanıyla, dindar olanıyla... Hiçbir ayrım gözetmeksizin, herkesin birbirine sımsıkı sarıldığı bir Anadolu toprağıdır Yozgat. Ve bu birlik beraberlik anlayışı böyle de devam edecektir.
“YOZGAT KÜLTÜREL MİRASIYLA ANADOLU’NUN KALBİDİR”
Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Avukat Selçuk Bağcı, Yozgat’ın kültürel zenginliklerinin hak ettiği değeri görmesi için büyük bir özveriyle çalıştıklarını söyledi. Bağcı, şu ifadelere yer verdi:
Yaklaşık bir yıldır her platformda ve katıldığım her toplantıda, Yozgat’ın birçok ile nasip olmayacak derecede derin bir kültürel mirasa sahip olduğunu ifade ediyorum. Ancak ne yazık ki Yozgat’ın Yozgat dışındaki algısı, kültür ve sanatla ilgisi olmayan, bu alanlarla bağı kopmuş bir il şeklindedir. Hatta bazı çevrelerde, haritaya gökten zembille inmiş, adı dışında hiçbir değeri olmayan bir yer olarak anılıyor. Daha da üzücü olan ise, bazı hemşerilerimizin bu algıyı kabullenmiş olmasıdır. Biz, sürecin başından beri Yozgat’ımızın fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü Yozgat’ımızın tarihinde çok önemli kültürel değerler var. Bizler, büyük ve kadim bir kültürel mirasın üzerinde oturuyoruz. Aslında hepimiz, hüzünleriyle tanınan Abbas Sayarların, Tüfekçilerin, Gülten Akınların torunları, çocukları ve evlatlarıyız. Bu nedenle Yozgat dışında, Yozgat ile ilgili bir farkındalık oluşturmamız gerektiğini düşünüyoruz. Federasyonda ilgili göreve geldiğim günden bu yana, bütün etkinliklerimizi Yozgat kültürüyle ilgili olarak şekillendirdik. Türk halk müziği koromuzu kurduk ve inşallah önümüzdeki günlerde ikinci konserimizi vereceğiz. Geçtiğimiz günlerde ise ‘Bir Memleket Hikayesi’ adı altında, yine Yozgat’ı anlatan bir tiyatro etkinliği düzenledik. Bugün de burada, Yozgat sanatını ve kültürünü Ankara’da, yani Türkiye’nin kalbinde tanıtmak amacıyla bu etkinliği düzenledik. Evet, Yozgat Türkiye’nin tam ortasında yer alıyor; ama Ankara da Türkiye’nin kalbi. Bu nedenle, Yozgat kültürünün burada tanıtılmasını çok anlamlı buluyorum.
Bir sanat komitesi kurduk. Elbette bu tür etkinlikler kolay olmuyor; oldukça meşakkatli organizasyonlar. Sanat komitemiz yaklaşık iki aydır bu etkinlik için büyük bir özveriyle çalışıyor. Etkinliğe gösterilen yoğun ilgi nedeniyle binanın bahçesi ve park alanı da yetersiz kaldı; açıkçası biraz da sığamadık. Böyle bir durum da ortaya çıkmış oldu. Oluşturduğumuz sanat komitesine ve etkinliğe emek veren tüm yönetim kurulu üyelerimize, kadın kolları üyelerimize, gençlik kolları başkanlığı ve üyelerine, dernek başkanlarımıza ve özellikle eserleriyle, fikirleriyle bu etkinliğe katkı sunan çok değerli sanatkarlara gönülden teşekkür ediyorum.