Türkiye'de ilk böbrek naklinin 50'nci yıl dönümü Başkent Üniversitesi'nde kutlandı!

Türkiye'de gerçekleştirilen ilk böbrek naklinin 50'nci yıl dönümünde konuşan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, e-Nabız ile organ naklinin önemine değinerek, "Türk insanı kendi insanının canına can katacak" dedi.

Türkiye'de ilk böbrek naklinin 50'nci yıl dönümü Başkent Üniversitesi'nde kutlandı!

Türk tıp tarihi için dönüm noktalarından biri olan ilk canlıdan alınan böbrek nakli, 50 yıl önce Profesör Doktor Mehmet Haberal tarafından anne Mürüvet Çalışkan'dan 12 yaşındaki oğlu Bahtiyar'a yapıldı.

Başkent Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen programa; Sağlık Bakanı Profesör Doktor Kemal Memişoğlu, Ortadoğu Organ Nakli Derneği (MESOT) Kurucu ve Eski Başkanı Akademisyen Profesör Doktor Mehmet Haberal, Diyanet İşleri Eski Başkanlarından Tayyar Altıkulaç ve Mehmet Nuri Yılmaz, MESOT Başkanı Mohammad Ghnaimat ve 35 farklı ülkeden bilim insanları katıldı.

"GENCECİK BİR DELİKANLI İKEN NAKİL YAPTI"

Programda konuşan Bakan Memişoğlu, Prof. Dr. Haberal'ın genç yaşında önemli başarılara imza attığını belirterek, şöyle konuştu:

"Bir duygu ifade etmek isterim; bugün maalesef biraz materyalist, daha çok 'sen' diliyle konuşan, binlerce insanın öldürüldüğü, katledildiği, birbirini anlamayan insanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ama burada, bir insanı yaşatmak için sabahlarca uyumayan, gecesini gündüzüne katan, insanlara kendisini adamış birçok insanın olduğu bir toplantıda olmaktan çok mutluyum. Bu idealizmdir aslında. Mutlu olmak demek idealizm. İdealizm, insanların kendi koydukları hedefleri gerçekleştirme azmi ve adanmışlığıdır. İşte burada idealizmin sonuçlarını görüyoruz. İdealizm olmasa Fatih İstanbul'u fethedemez. Gencecik bir subay, küçük bir gemiyle vatanı kurtarmaya gidemez. İdealizm taşımayan bir insan Türkiye'nin ilk böbrek naklini 31 yaşında yapamaz. Mehmet Haberal, Türkiye'nin ilk böbrek naklini 1975 yılında yaptığında 31 yaşında, gencecik bir delikanlıydı. 50 yıl önceki imkânlarla ekip kurarak ve birçok engeli aşarak o ilk nakli yaptığı idealizmi, çabayı düşünün."

"1979 YILINDA ŞU AN HÂLÂ GEÇERLİ OLAN KANUNSAL ALTYAPIYI OLUŞTURDU"

Prof. Dr. Haberal'ın böbrek nakli ameliyatının Türkiye'deki organ nakli için bir dönüm noktası olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, "1988 yılında onun stajyeri olarak çalışırken gözlemci ve seyirci olarak onun ameliyatına girdim. Böbreği taktıktan sonra bizi çağırdı; üreterin ucundan idrarın akışını göstererek 'Çocuklar, artık bu hasta normal insan gibi yaşayacak' dediğinde transplanta âşık oldum. O kadar eziyetin, esasında karşılık olarak o damlalı idrar, hocamın her güçlüğü aşacağı hissini herkese hissettirmişti zaten. Hocam, Türkiye'de transplantın sadece cerrahisini yapmadı; 1979'da Türkiye'de hâlâ şu an geçerli olan kanunsal altyapıyı sağlayarak insanlığa çok büyük bir kazanım sundu" açıklamasında bulundu.

"KADAVRA BAĞIŞINI ARTIRARAK ÖRNEK OLACAĞIZ"

e-Nabız üzerinden güvenle organ bağışı yapmanın mümkün olduğunu bildiren Memişoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsanı yaşatmak, inancımıza göre tüm insanlığı yaşatmaktır. Ülkemizde senede beş bin nakil, 149 nakil merkeziyle gerçekten dünyaya örnek bir nakil sistemiyle parmak ısırtıyor ve örnek oluyor. Aslında nakil dediğiniz zaman sağlık sisteminin en önemli testlerinden birisidir; çünkü siz organ nakli yapabiliyorsanız altyapınız da, sisteminiz de bunu yapabilecek kabiliyete ulaşır demektir. Bu da çok önemli. Biz bunu başarabildik. Ama bugün ülkemizde başarılması gereken, hocamın kanununa küçük bir eklemeyle bir değişiklik yaptık ve tamamen elektronik sistemle e-Nabız'dan bağış yapabilir hale getirdik. Yani insanlar kendi kendilerine orada bağış yapabiliyorlar ve bu bağışı kanunla vasiyet gibi tanımladık. Böylece sadece yakınlarına bilgi verilecek; ama beyin ölümü gerçekleşmeden önce organlarını bağışladığını kimsenin bilmeyeceği bir sistem. Bunun da dünyada ilk olacağını düşünüyorum. Elektronik imzanızla vasiyet ediyorsunuz ve organlarınızı bağışlıyorsunuz; bu istemediğiniz sürece yakınlarınız ve hekimler dahil kimse bilmiyor. Ne zaman ki beyin ölümü gerçekleşir ve olduğunuz sisteme kaydedilirse, otomatik olarak ailenize ve donasyon ekiplerine bağışladığınız bildiriliyor. Böylece nakil imkânı sağlamış oluyoruz. Böylece kadavra bağışını artırmış olacağız. Aynı zamanda organını bağışlayan kişi, organları kullanıldıktan sonra birinci derece yakınları acil durumda nakil ihtiyacı duyduğunda listenin önüne geçmiş olacak. Bugün, dünyanın canlıdan nakil yapılan en önemli ülkelerinden biriyiz; ama 32 bin 500 bekleyenimiz var ve bu bekleyenlerden her gün neredeyse üçü ölüyor. Türk insanı bundan sonra da çok kolaylaştırılmış bağış sistemiyle kendi insanının canına can katacak. İnşallah hocamın başlattığı nakil süreci Türkiye'de çok daha iyi yerlere gelecek."

"BİLİM TARİHİNE YENİ BİR SAYFA AÇTIK"

Prof. Dr. Haberal ise organ naklinin insanlık açısından önemini vurgulayarak, "Organ nakli yalnızca tıbbi bir müdahale değildir. İnsanlığa umut olan bir devrimdir. O gün bir çocuğa yaşam verdik; aslında bir ülkenin bilim tarihine yeni bir sayfa açtık. Bir yanda organları toprağa gidenler diğer yanda o organlara muhtaç hastalar... Organ bağışı, bir yaşamı yeniden başlatma eylemidir. Bugün özgürce bilim yapabiliyorsak bu Atatürk'ün bize bıraktığı en büyük mirastır" dedi.