TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi: “Felaketin ikinci yılında bilanço hâlâ yok”
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde deprem politikalarını ve güvenli yapı üretimini masaya yatırdı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Ankara Şubesi , 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde deprem politikalarını ve güvenli yapı üretimini ele aldı. Ankara Kent Konseyi Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan Tekeli, deprem kayıplarının doğrudan depreme bağlanamayacağını belirterek, Türkiye’de bir “deprem kültürü” oluşmamasını eleştirdi.

“DEPREM KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAMIYORUZ”
Toplantıda konuşan Prof. Dr. İlhan Tekeli, 6 Şubat depremlerinin kayıplarının sadece doğal afet sonucu olmadığını şu sözlerle anlattı: “Bu felaket, yalnızca depremin değil, bizim yönetemediklerimizin de sonucu. 1999 depremi sonrası büyük bir umut yaratılmıştı ama daha büyük kayıplarla karşılaştık. Depremin kayıplarını doğal sonuçlara bağlayamayız. Çünkü biz hâlâ bir deprem kültürü oluşturamadık.” Tekeli, deprem kültürünün gelişmiş ülkelerde bir felakete dönüşmeyen bir sistem olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu noktada başarısız olduğunu ifade etti: “İnsan, kültür üreten bir varlıktır. Kültür, doğaya nasıl davranacağımızı öğrenmemizle ilgilidir. Sürekli gelişen ve biriken bir kavramdır. Peki biz neden Japonya gibi depremi felakete dönüştürmeyen bir kültür yaratamıyoruz?”
“YIKILAN BİNALAR MÜHENDİSLİK SORUNU DEĞİL, AHLAK SORUNU”
Deprem yönetiminin dört aşamada ele alınması gerektiğini söyleyen Tekeli, bunları sağlıklı yapı üretimi, kriz anı yönetimi, geçici barınma ve kalıcı yerleşim planlaması olarak sıraladı. Ancak Türkiye’de bu dört aşamanın hiçbirinde başarı sağlanamadığını vurguladı: “Yönetmeliklere uygun binalar yıkılıyor. Bu, mühendislik sorunu değil, mühendislik sorununun görmezden gelinmesiyle ortaya çıkan bir ahlak sorunudur.”
Deprem sonrası kriz yönetiminde halkın fedakârlık düzeyinin yüksek olduğunu belirten Tekeli, ancak bu enerjinin doğru yönlendirilmediğini söyledi: “Türkiye’de kriz anında olağanüstü bir dayanışma görüyoruz ama bunu organize edemiyoruz. Kaynakları verimli kullanamıyoruz. Daha da önemlisi, sorumluları cezalandırmayan bir sistemde deprem kültürü geliştirilebilir mi?”

“KİRACILARIN DURUMU YOK SAYILIYOR”
Depremzedeler için geçici barınma sürecinin uzun vadeli planlanması gerektiğini belirten Tekeli, kalıcı konutların aceleye getirilmemesi gerektiğine dikkat çekti: “Kalıcı iskânı hızlı yapacağız diye hatalar yaparsak, bu hatalar kalıcı olur. Üstelik konut sorunu, mülk sahipleri için çözülüyor ama kiracılar ne olacak? Biz, deprem bölgesinde eşitsizliği yeniden mi üreteceğiz, yoksa adil bir çözüm mü sunacağız? Bu konu gündemde bile değil.”
“İKİ YIL GEÇTİ DEPREMİN BİLANÇOSU HÂLÂ OLUŞTURULMADI”
Depremin bilançosunun hâlâ tam olarak çıkarılmadığını da vurgulayan Tekeli, devletin elinde sağlıklı verilerin olmamasını eleştirdi: “İki yıl geçti ama ne kadar nüfus kaybettik, kaç yapı yıkıldı, ne kadar iş gücü kaybı yaşandı hâlâ bilmiyoruz. Oysa toparlanabilmek için önce kayıplarımızı bilmemiz gerek.” Prof. Dr. Tekeli, Türkiye’de deprem üzerine birçok şey konuşulduğunu ancak asıl çözüm üretmek için gerekli tartışmaların yapılmadığını söyledi: “Biz deprem kültürünü nasıl oluşturacağımızı konuşmuyoruz. Onun dışında her şeyi konuşuyoruz. Bu da ilerlememizi engelleyen en büyük faktörlerden biri.”