Psikolog Yeliz Arda açıkladı! Ankara'da neden intihar oranları arttı?
Psikolog Yeliz Arda, son dönemde Ankara'da artan intihar olaylarının nedenlerini Yeni Ankara'ya anlattı. İntiharın arkasında yatan bireysel ve toplumsal nedenlere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Arda, medyanın intihar haberlerini yaparken özendirici bir dil kullanmaması gerektiğini söyledi.
Son dönemde Başkentte artan intihar olayları, toplumun ruh sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle metro istasyonları gibi halka açık yerlerde intihar girişimine şahit olan Ankaralılar, toplu taşıma kullanırken huzursuz oluyor. İntihar haberlerine medyada yer verirken özendirici olunmaması gerektiğini ifade eden AREL Üniversitesi PDR Müdürü Psikolog Yeliz Arda, Yeni Ankara'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"ÖZENDİRİCİ VE TETİKLEYİCİ OLUNMAMALI"

İntiharların sosyolojik ve ekonomik nedenlerle kaynaklandığını aktaran AREL Üniversitesi PDR Müdürü Psikolog Yeliz Arda, medyada yer alan intihar haberlerinin de toplumun ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğini aktardı. Arda, artan intihar olaylarına ilişkin şunları söyledi:
"İntihar, toplumsal, kültürel, ekonomik, politik ve tıbbi birçok nedenle ilişkilendirilebilen karmaşık bir halk sağlığı sorunudur. Dolayısıyla, haberin doğru sunulması, intihar vakalarını özendirici ve artış göstermesine değil azaltılması yönünde haberlerin yapılması gerekir. Özendirici, tetikleyici olmadan, ayrıntılara yer vermeden ve olayı dramatize etmek yerine intiharın arkasında yatan bireysel veya toplumsal nedenlere odaklanılması gerektiğini düşünüyorum."
Medyanın intihar haberlerinde kullandığı dile dikkat etmediğine dikkat çeken Arda, "Haberin veriliş şekli, kullanılan fotoğraflar bazı kriterlerin dışında kalıyor. Oysa intihar haberlerini paylaşırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Dünyada her 40 dakikada 1 kişi hayatını kaybediyor. Dolayısıyla intihar o kadar çok olunca haber değeri olmaktan da çıkıyor. Eğer yaşanan olayın tüm ayrıntısını yazılır ve olayın ne kadar kötü ve olumsuz bir şey olduğu aktarılmazsa, aynı durumda intihar eden kişiyle aynı durumda olan bireylere teşvik olabilir. Depresif ruh haline sahip olan birinin ölüm arzusunu ortaya çıkarabilir. Eğer bu haberlerde bu düşüncedeki insanlara umut aşılayamıyorsak o zaman yapılan haberleri sorgulamamız gerekiyor" dedi.
İntiharın oluş şeklinden çok nedenlere odaklanılması gerektiğini belirten Arda, Türklerin intihar olgusuna meraklı olduğunu ve bu tarz haberleri okumayı, takip etmeyi sevdiğini söyledi. İntihar haberlerinin fazla tiraj aldığını ancak bu haberlerin herhangi birine bir fayda sağlamadığını vurgulayan Arda, "Fakat bu tarz haberler hiçbir fayda sağlamıyor, aksine özendirici oluyor. Reyting kaygısıyla bu tarz haberler yapılmaya devam ediliyor" dedi.
“HABERLERDEKİ DETAYLAR İNTİHARLARA ÖZENDİREBİLİYOR, YÖNTEM ÖĞRETEBİLİYOR"

Arda, konuya ilişkin şunları kaydetti:
"İntihar vakalarıyla ilgili yapılan haberlerde bazı detaylar verilmemeli. Çünkü bu detaylar intiharlara özendirebiliyor, yöntem öğretebiliyor. Aslında bu durum sadece intihar olaylarında değil cinayetler için de geçerlidir. Örneğin seri katiller kendilerinden öncekileri taklit eder. Bu konuyla ilgili daha önce yaşanan ailenin intihar olayı vardı. Haberi okuyanlar anımsayacaktır. Siyanürle bir ailenin toplu intiharı
nadir görülür. İki gün arayla ülkenin iki farklı ilinde aynı durumun olması yöntemin mutlak öğrenilmiş bir davranış olduğunu gösteriyor. Bununla ilgili ABD ve Kanada’da yapılmış araştırmalar olduğunu söyleyebilirim."
"BİREYSEL BİR VAKADAN TOPLUMSAL BİR SALGINA"
İntihar olaylarının bireysel bir vakadan toplumsal bir salgına dönüşebileceğini vurgulayan Arda, intihar haberlerinin özendirici bir dille yazılmasının ve intihar eden bireylerin kahramanlaştırılmasının yanlış olduğunu aktardı. İntihar vakalarına konu alan haberlerin dramatize edilmemesi gerektiğini söyleyen Arda, "Yoksulluk veya başka nedenlerle intihar eden kişinin durumunun dramatize edilmesi de toplumda benzer durumları yaşayanlarda, eğer var ise, intihar eğilimini tetikleyebilir. İntiharın kaçınılmaz olduğu ya da intihar edenin kahraman olduğu gibi söylemlerden kaçınmak, intiharın detaylarını, meselâ kullanılan yöntemi paylaşmamak gerekiyor" dedi.
“İNTİHARI DÜŞÜNENLER BU TARZ HABERLER OKUYOR”
Haberlerin etkisinin çok uzun süre devam ettiğini hatırlatan Arda, şu şekilde konuştu:
"Haberlerden etkilenerek meydana gelen intiharlar var. Psikiyatrik hastalığı olan kişiler medyada bu haberleri bir çözüm olarak görebilirler. Özdeşleşme Kuramıyla, intihar eden kişiyle aynı özelliklere sahip kişiler bu tarz haberler sonucu intihar etmeyi düşünebiliyor. Haberlerin etkisi en fazla bir hafta sürer deniyor ama haberlere çevrimiçi ulaşma imkanıyla etkileri çok uzun süre devam edebiliyor. Kişiler intihardan önce intihar haberlerini okuyarak, diğer intiharların yöntemlerini araştırıyorlar. Medyada görsel paylaşımı ve birden çok yerde haber yapılması intiharı teşvik edebiliyor. Ne kadar fazla drama ve sansasyon olursa, kişiler kendileriyle o kadar özdeşim kurabiliyorlar" dedi.
“YENİ MEDYA ARAÇLARI İLE İLGİLİ KANUN GETİRİLMELİ”
Sosyal medyada da çok fazla intihar videolarının dolaşımda olduğunu ve bu durumun yıkıcı etkileri olabileceğini vurgulayan Arda, konuya ilişkin kanun teklifinin getirilmesi gerektiğini söyledi. Arda, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Bugün intihar mesajları, videoları sosyal medyadan defalarca paylaşılıyor ve duyuruluyor. Bu durum geleneksel medyayı da aşıyor ve sosyal medyada kontrolsüz bir şekilde yayılıyor. Çok yakın bir tarihte üniversite öğrencisi Sena Düzgün’ün haberini hepimiz izledik ve hala onunla ilgili videolar, paylaşımlar
yapılmaya devam ediyor. Başka bir örnekte ODTÜ mezunu bir insanın intiharını sosyal medyadan duyurmasıydı. Bu olay 2014 yılında gerçekleşti ama Youtube’a yüklenen videolar çok yeni ve her gün binlerce kişiye ulaşıyor. Bu konuda yeni medya ile ilgili kanun getirilmesi gerektiğini düşünüyorum."