İşyerlerindeki sessiz savaş: Mobbing

Yeni Ankara’ya konuşan Av. Cem Özben, mobbingin bireysel değil sınıfsal bir baskı aracı olduğunu vurguladı. Özben, “Patronlar hak arayan işçileri yıldırmak için psikolojik şiddeti sistematik olarak kullanıyor” dedi.

İşyerlerindeki sessiz savaş: Mobbing

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gündeme gelen görüntülerde, ShiftDelete’in kurucusu ve içerik üreticisi Hakkı Alkan’ın bir çalışanına saksı fırlatması büyük tepki çekmişti. Bu olay, işyerlerinde giderek artan mobbing vakalarını bir kez daha tartışmaya açtı. Özellikle dijital platformlarda görünür hâle gelen bu tür vakalar, toplumun geniş kesimlerinde işçi-işveren ilişkilerini ve işyerlerinde yaşanan baskıyı yeniden sorgulatıyor.

Konuya ilişkin Yeni Ankara’ya konuşan hukukçu Av. Cem Özben, mobbing kavramının artık hayatın her alanında karşılaşılan sistematik bir baskı biçimi olduğuna dikkat çekti. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tanımını hatırlatan Özben, “Mobbing, birey ya da grubu sabote etmek amacıyla yapılan, zalimce, kötü niyetli ve aşağılayıcı davranışlar bütünüdür” dedi.

PSİKOLOJİK ŞİDDET DE İŞÇİYİ ETKİLER

Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre mobbingin sürekli ve sistematik olması gerektiğini belirten hukukçu Özben, bu yaklaşımı eleştirerek şunları söyledi:

Bir işverenin psikolojik şiddet mahiyetindeki tek bir davranışı bile işçide aylarca süren moral kaybına, motivasyon eksikliğine ve onur zedelenmesine yol açabiliyor. Bu nedenle mobbingin ille de zamana yayılması gerektiği görüşüne katılmıyorum. Çalışanların ruhsal sağlığını bozan her baskı, tekil de olsa mobbingin bir parçası sayılmalıdır.”

Özben, mobbingin yalnızca bireysel travmalara değil, işyerinde toplu üretim sürecine de zarar verdiğini vurguladı. Özben, “Verimlilik düşüyor, iş barışı bozuluyor ve işçiler arasında korku iklimi yayılıyor. Bu da uzun vadede hem işçinin hem de işverenin aleyhine bir tablo ortaya çıkarıyor” ifadelerini kullandı.

MOBBİNG PATRONLARIN KOLEKTİF STRATEJİSİ

Mobbingin sınıfsal bir sorun hâline geldiğini vurgulayan Özben, işverenlerin hak arayan işçileri yalnızlaştırmak amacıyla bu yönteme başvurduğunu belirterek, "Patronlar, hukuksuzluklar karşısında ses çıkarabilecek işçiler değil, itaat eden işçiler istiyor. Bu yüzden mobbing yalnızca bireysel değil, tüm dünyada patronların kolektif bir stratejisi hâline gelmiş durumda. İşçiyi yıldırmak, hak arama yollarından uzaklaştırmak için psikolojik baskı sistematik olarak kullanılıyor" şeklinde konuştu.

"YASAL DÜZENLEME YETERSİZ: ŞİDDET VE TACİZ SÖZLEŞMESİ İMZALANMALI"

Türkiye’de mevcut yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu söyleyen Özben, ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin bir an önce imzalanması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca mobbingin önlenmesinde sendikal örgütlenmenin kritik önem taşıdığına işaret ederek, "Sendikalı işyerlerinde mobbing vakaları çok daha az. Çünkü işçi örgütlü olduğunda patronlar keyfi baskı uygulayamıyor. Ancak ülkemizde sendikalılık oranının düşük olması bu baskının önünü açıyor. Mobbing bireysel bir sorun değil, sınıfsal bir baskı aracıdır. Çözüm de ancak kolektif dirençle mümkündür" dedi.