CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman: “Ekonomik kriz gıda güvenliğini tehdit ediyor”

CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman, son dönemde yaşanan gıda kaynaklı sağlık sorunlarına dikkat çekerek, denetim eksikliklerinin ve ekonomik baskıların halk sağlığını zedelediğini söyledi.

CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman: “Ekonomik kriz gıda güvenliğini tehdit ediyor”

CHP Ankara Milletvekili Dr. Aylin Yaman, ekonomik krizin gıda güvenliğini de tehdit ettiğini bildirdi. Yaman, “Ekonomik koşullar kötüleştikçe, tedarik zincirinde zayıflamalar yaşanıyor. Ucuza mal etme amacıyla düşük maliyetli ürünler tercih ediliyor. Şirketler gelir artışı sağlayamadıklarında, giderleri kısarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bu da çoğu zaman kalite düşüklüğüne neden oluyor” dedi.

TBMM’deki makamında Yeni Ankara'ya konuşan CHP Ankara Milletvekili Dr. Yaman, bu konuda şunları söyledi:

“SAĞLIK SİSTEMİNDE TEK SAĞLIK YAKLAŞIMINI BENİMSEMELİYİZ”

Biz, sağlık sisteminde ‘Tek Sağlık’ yaklaşımını benimsiyoruz. Bu yaklaşım; insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığının bir bütün olduğunu kabul eder. Hayvan haklarıyla ilgili çalışmalarda da bu üçlü yapıyı her zaman savunduk. Bu nedenle güvenli çevre ve güvenli gıda, en öncelikli konularımız arasında yer alıyor.

Ekonomik koşullar kötüleştikçe, tedarik zincirinde zayıflamalar yaşanıyor. Ucuza mal etme amacıyla düşük maliyetli ürünler tercih ediliyor. Şirketler gelir artışı sağlayamadıklarında, giderleri kısarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bu da çoğu zaman kalite düşüklüğüne neden oluyor. Ne yazık ki, iş güvenliği ülkemizde zaten en zayıf alanlardan biri. Kartalkaya’daki yangında olduğu gibi, toplu gıda zehirlenmelerinde de benzer ihmaller karşımıza çıkıyor.

Gıda mühendisleri, diyetisyenler bu süreçlerde kritik öneme sahip. Kamuda bu alanlara yeterince atama yapılmıyor. Bu meslek grupları maliyet kalemi olarak görülüyor ve göz ardı ediliyor. Oysa bir gıda üretim tesisinde hijyen kurallarını bilen bir uzmanın bulunması ve bu eğitimi düzenli olarak vermesi gerekir. Aksi halde düşük kaliteli malzeme kullanımı ve hijyen eksikliği, ölümle sonuçlanabilecek gıda zehirlenmelerine yol açıyor.

“YOKSULLUK ARTTIKÇA İŞ GÜVENLİĞİ LÜKS SAYILIYOR”

Tesis çalışanlarının sağlık taramalarının düzenli yapılması gerekiyor. En önemlisi de bu işletmelerin liyakat sahibi kişiler tarafından düzenli ve bilinçli şekilde denetlenmesidir. Bu denetimler yönetmeliklerle belirlenmiş olsa da uygulamada büyük boşluklar var. Kâğıt üzerinde işler yolunda gözükse de denetimleri kontrol eden etkin bir mekanizma eksik. Yoksulluk arttıkça iş güvenliği lüks sayılıyor, nitelikli personelden feragat ediliyor, düşük kaliteli malzeme kullanımı yaygınlaşıyor. Denetim eksikliğiyle birlikte bu da toplu felaketlere neden olabiliyor. Daha önce yaşandı, ileride de yaşanabilir.

“KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ SAĞLIK EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAR”

‘Önce zarar verme’ tıbbın altın kuralıdır. Bizim önceliğimiz hastalıkları tedavi etmek değil, hastalık oluşmadan önlem almaktır. Son 20 yılda koruyucu sağlık hizmetlerinde büyük zafiyet var. Aile sağlığı merkezleri, okul sağlığı uygulamaları, iş güvenliği önlemleri yeterince desteklenmiyor. Oysa koruyucu sağlık hizmetleri sağlık ekonomisine katkı sağlar. Hastalıkların artması, sistemi tüketime dayalı bir yapıya itiyor. Büyük şehir hastaneleriyle ticari bir sağlık sunumu ortaya çıktı. Sistem, hasta sayısı arttıkça daha çok kazanan bir yapıya dönüşmüş durumda. Oysa istatistiklerle övünmek değil, hastalıkların önlenmesiyle gurur duymak gerekir.

Yaklaşık on yıldır yeni bir aile sağlığı merkezi açılmadı. Aile sağlığı merkezlerine diyetisyen, psikolog, fizyoterapist, yaşlı bakım teknisyeni gibi uzmanların yerleştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Obezite, yaşlı nüfusun artışı, bağımlılık gibi sorunlarla ancak bu şekilde mücadele edebiliriz. Bu alanlara yatırım yapılmadığı için sorunlar büyüyor. Kamuya atama yapılmadıkça maliyet artıyor, çünkü sağlık sorunları daha da derinleşiyor.