CHP Ankara Milletvekili Dinçer’den su çıkışı!

CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin su kaynaklarında yaşanan krize dikkat çekerek hükümetin politikalarını eleştirdi.

CHP Ankara Milletvekili Dinçer’den su çıkışı!

CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, Türkiye’nin su kaynaklarında derinleşen krizin ülke ekonomisinden gıda güvenliğine kadar geniş bir alanda büyük bir tehdit oluşturduğunu belirterek kapsamlı bir su kanunu çağrısında bulundu.

Dinçer konuşmasında, “Türkiye göz göre göre bir su felaketine sürükleniyor. Barajlar alarm veriyor, göller kuruyor, çiftçi tarlasını sulayamıyor, vatandaş musluğundan akan suya dahi güvenemiyor. Su krizinin sonucu sadece musluktan su akmaması değildir. Sanayide çarkların dönmemesi, tarımda üretimin bitmesi, gıda enflasyonunun patlaması demektir.” ifadelerini kullandı.

“SUYU RANT KAPISI OLARAK GÖRDÜNÜZ”

İktidarın çevre politikalarını eleştiren Dinçer, “Dere yataklarına beton döktünüz. Karadeniz'de, Doğu Anadolu'da dereleri HES borularına hapsettiniz. Su havzalarını konuta, madene, betona açtınız. Ormanları, meraları, sulak alanları göz göre göre tahrip ettiniz. Çünkü siz suyu bir hak olarak değil, bir rant kapısı olarak görüyorsunuz.” diye konuştu.

Yaşanan sonuçları özetleyen Dinçer, “Kuruyan göller, çatlamış topraklar, iflasın eşiğinde üretici ve faturalarla boğuşan şehirli. Temiz ve sağlıklı suya erişmek dahi Türkiye'de bir lüks haline geldi.” dedi.

“İKTİDAR SUYU DA İKLİM KRİZİNİ DE YÖNETEMİYOR”

Dinçer, iktidarın çevre yönetimini başarısız bulduğunu belirterek, “AK Parti iktidarı hiçbir şeyi yönetemediği gibi suyu da iklim krizini de yönetememektedir.” ifadelerini kullandı.

Maden ve enerji projelerine işaret eden Dinçer, “Bergama'da, Kaz Dağları'nda, İliç'te ve Türkiye'nin dört bir yanında büyük maden şirketlerine, termik santraller üzerinden yeraltı sularımızı yok etme izni veriliyor.” dedi.

Kirliliğin bedelini yurttaşın ödediğini söyleyen Dinçer, “Maden şirketleri tonlarca temiz suyu sıfıra yakın maliyetle kirletirken o suyun gerçek maliyetini kanser riski ile karşı karşıya kalan halkımız ödüyor ne yazık ki.” ifadelerini kullandı.

“BU KRİZ SADECE SU MESELESİ DEĞİL”

Su sorununun çok geniş toplumsal etkilere yol açtığını vurgulayan Dinçer, “Bu yüzden diyorum ki bu kriz sadece musluktan akan su meselesi değildir. Bu kriz ekmek krizidir. Bu kriz gıda krizidir. Bu kriz adalet krizidir. Çiftçi ürününü sulayamadığı için borca giriyor. Gençler köyünü terk ediyor. Kentte işsizliğe mahkum ediliyor. Şehirdeki vatandaş hem kesinti tehdidiyle hem kabarık fatura ile baş başa bırakılıyor.” şeklinde konuştu.

“DÜNYANIN GÖZÜ COP 31 İÇİN TÜRKİYE’DE OLACAK”

Gelecek yıl Antalya’da düzenlenecek olan COP 31 İklim Zirvesi'ni hatırlatan Dinçer, “Dünyanın gözü Türkiye'de olacak. İklim ve çevre konusu bu ülkenin siciline bakacak.” ifadelerini kullandı.

Hükümete yönelik eleştirilerini sürdüren Dinçer, “Su krizini çözemeyen bir ülke dünyaya iklim liderliği dersini nasıl verecek? Barajları, gölleri, dereleri rant projelerine feda eden bir iktidar küresel iklim müzakerelerinde inandırıcı olabilecek mi?” diye sordu.

“SOMUT ADIM ŞART: KAPSAMLI BİR SU KANUNU GETİRELİM”

Dinçer, “COP 31'e kadar vitrin makyajı yapmak yetmez. Kökten bir değişiklik yapmak gerekir. Bu meclis laftan öteye geçen somut adımlar atmak zorundadır.” dedi.

Su hakkının korunmasına yönelik önerilerini sıralayan Dinçer, “Derhal suyun temel bir insan hakkı olduğunu, kamusal bir varlık olduğunu, vahşi sulama tekniklerini bitiren, sanayi ve madencilikte su kullanımını sıkı kurallara bağlayan, her bir damlasının hesabını soran kapsamlı bir su kanununu meclise getirelim. İklim krizini kâğıt üzerinde değil, kanunda ve bütçede ciddiye alan kuraklık ve afet planlarını bağlayıcı hale getirelim.” dedi.

“SU MEMLEKET MESELESİDİR”

Dinçer konuşmasını, “COP 31 gelmeden önce sadece dünya kamuoyuna değil, kendi halkımıza karşı olan yüzümüze kara çıkarmayalım. Çünkü su memleket meselesidir.” sözleriyle tamamladı.