ATO’dan Dr. Rümeysa Şen anması: “İnsanca çalışma hakkımız için mücadelemiz sürecek”

ATO Asistan Hekim Komisyonu, dört yıl önce Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği’nde nöbet sonrası geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Asistan Hekim Dr. Rümeysa Berin Şen’i anmak üzere Bilkent Şehir Hastanesi önünde bir araya geldi.

ATO’dan Dr. Rümeysa Şen anması: “İnsanca çalışma hakkımız için mücadelemiz sürecek”

Ankara Tabip Odası, (ATO) geçtiğimiz yıllarda Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği’nde nöbet sonrası evine dönerken trafik kazasında yaşamını yitiren Dr. Rümeysa Berin Şen’i anmak amacıyla özel bir program düzenledi. Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi önünde düzenlenen anma töreninde, Dr. Rümeysa Berin Şen’in yoğun çalışma temposu nedeniyle hayatını kaybettiği öne sürüldü.

“BU BİR KAZA DEĞİL, CİNAYET”

Oda adına basın açıklamasını okuyan Kubilay Dervişoğlu, “Arkadaşımızı bundan tam dört yıl önce Ankara Bilkent Şehir Hastanesinde Kadın Doğum Kliniği'ndeki nöbet mesaisinin ardından evine giderken trafik kazasında kaybettik. Toplumun ve bizlerin vicdanında bu acı olay münferit bir kaza değil bir cinayettir. Çünkü uzun çalışma saatleri ve artmış sağlık talebi ile angarya sonucu oluşan yoğun çalışma koşulları bu olayın doğrudan sebepleridir. 2024 yılı Sağlık verilerine göre bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yılda ortalama 12 kere hekime başvuruyor. Sağlık göstergelerimiz ise iyileşmiyor. Oysa biz asistan hekimler gayet iyi biliyoruz ki toplum sağlığının korunması ve hastalık oluşmadan koruyucu hekimlik yapmak asıl görevimiz ve işimizdir. Mevcut toplumsal düzende ise hastalıkları engelleyemediğimiz gibi hastalarımızı da defalarca bize başvurmalarına rağmen iyileştirmekte gittikçe daha fazla zorlanıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

“BEYAZ REFORM, GERÇEĞİ GİZLEYEMEZ”

Tıpta uzmanlık eğitimi alan genç hekimlerin ağır çalışma şartları altında ezildiğini belirten Dervişoğlu, şunları kaydetti:

“Tıpta uzmanlık eğitimi verilen kurumlarda çalışan biz asistan hekimler, ağır çalışma koşulları altında eziliyoruz. Eğitime ve araştırmaya ayıracak yeterli zaman bulamıyoruz.Halkın sağlığını koruma görevini yerine getirmeyenler, bu tablonun asıl sorumlularıdır. Bu koşullar altında, ‘giderlerse gitsinler’ denilen hekimlerin tepkileri sonrasında hayata geçirilen 'Beyaz Reform'un Sağlıkta Dönüşüm Programı denen özelleştirme programının bir devamı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Uzun yıllar süren mücadelemiz sonucunda kazanılan nöbet ertesi dinlenme hakkımız geri adım atmayacağımız bir kazanımdır. Hatırlatırız ki, yönetmeliklerde 'gece nöbeti tutanlara ertesi gün görev verilemez' denilirken asistan hekimler yıllarca nöbet ertesi çalışmaya zorlanmıştır. Haklarını istediklerinde ise izin verilirse maaşlarından kesilmekle tehdit edilmişlerdir. Şimdi Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği’nde her bir kurum için tartışmasız bağlayıcı olarak nöbet ertesi dinlenme hakkı ifade edilmiştir.

“İNSANCA ÇALIŞMA HAKKIMIZ İÇİN MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Dervişoğlu, Şen’in içinde bulunduğu ağır çalışma koşullarının bir kazaya değil, sistemin yarattığı yorgunluğa işaret ettiğini söyleyerek, “Bugün bir kez daha, ısrarla Dr. Rümeysa Şen’i çalıştığı hastane önünde anıyoruz. Hiçbir asistan hekim arkadaşımızı arkada bırakmayacak, insanca yaşama ve çalışma hakkımız için bu kazanımın takipçisi olacağız. Arkadaşımızı andığımız bugünlerde yeni açıklanan Tıpta Uzmanlık Sınavı’nın çarpıcı sonuçlarını görüyoruz. Çocuk sağlığı ve hastalıkları, Acil tıp, Genel cerrahi, Göğüs cerrahisi, çocuk cerrahisi ve kadın hastalıkları ve doğum bölümlerinde asistan hekimlerin tercih etmediği onlarca eğitim programı olması yetkililere ve bizlere çok şey anlatıyor. Tıpta uzmanlık eğitimi koşullarında niteliğin, standardın ve insanca çalışma şartlarının sağlanması ülkemizde sağlık sisteminin geleceği için ertelenemez bir ihtiyaçtır. Asistan hekim arkadaşlarımıza çağrımızdır: Yalnız değiliz. Angarya çalışmaya, mobbinge, nöbet ertesi iznimizin engellenmesine ve geleceksizliğe boyun eğmek zorunda değiliz.” diye aktardı.

“SAĞLIK TİCARET DEĞİL, HAKTIR”

Sağlık kurumlarının ticarethane gibi yönetilmesini sert sözlerle eleştiren Dervişoğlu, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:

“Sağlığı alınır satılır bir meta olarak gören, sağlık kurumlarını, üniversiteleri, eğitim araştırma hastanelerini şirket gibi yönetenlerin tüm sağlık emekçilerini olduğu gibi asistan hekimleri de bu cendereye almasını reddediyoruz. Sağlıkta özelleştirmeye, kâr hırsına, performans ücretlerine mahkumiyeti reddediyoruz. Bu kavramların ne halkın sağlık hakkıyla ne de bizlerin hekimlik değerleriyle uyuşabileceğini kabul etmiyoruz. Bir araya geleceğiz, asistan hekimler olarak hekimliğin onurunu savunmaya devam edeceğiz. Hem insanca koşullarda çalışmak için hem de halkın sağlığını merkeze alan bir sağlık sisteminin kurulması için emek vereceğiz.”