Ankara’da Nasreddin Hoca fıkraları masal anlatıcıların diliyle adeta canlandı
Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, 13 Ağustos’ta Nasreddin Hoca fıkralarını yaşatacak özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Hilal Koçyiğit ve Aleyna Demir’in anlatımıyla gerçekleşen programda, hem dinleyiciler hem de kendi fıkrasını anlatmak isteyenler sahneye çıktı.
Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, 13 Ağustos’ta Nasreddin Hoca fıkralarını yaşatacak özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Hilal Koçyiğit ve Aleyna Demir’in anlatımıyla gerçekleşen programda, hem dinleyiciler hem de kendi fıkrasını anlatmak isteyenler bir araya geldi.
7’den 70’e dinleyicilerin bulunduğu etkinlikte fıkralar dinlendiği gibi fıkralar da anlatıldı.

“GELENEKLERİMİZİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARIYORUZ”
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Fulya Kırımoğlu, Yeni Ankara'ya yaptığı açıklamada, Ankara ve Bolu'da sürdürülebilir kalkınma için çalıştıklarını söyledi.
Kırımoğlu, şunları söyledi:
"Eski kültür ve geleneklerimizi gelecek kuşaklara aktarmak için uğraşıyoruz. Ama şu anda yaptığımız işleri de gelecek kuşakların hakkından ödün vermeden yapmaya çalışıyoruz. Birleşmiş Milletlerin (BM) 17. maddesi doğrultusunda bu müzeye de gelmiştim. Masalları, fıkraları seviyorum, yeni fıkralar öğreniyorum. Masal fıkra dinlemek çok güzel. Masal, çocuklar ve büyükler için her zaman geçerli. Hayal dünyamızı geliştirir. Bugün de çok güzel oldu. Hem dinledik hem interaktif katıldık. Çocukların başarısı her zaman takdire şayan, teşekkür ediyorum.”
“İNSAN EN ÇOK KENDİNİ ANLATIYOR”
Edebiyat öğretmeni ve yazar Hilal Koçyiğit de dedesinin öğretmen olduğunu belirterek, "Dedem bize çok masal anlatırdı. Dedesi masal dinleyen bir kuşaktan geliyorum. Sonra ben kuzenlerime anlatırdım, büyüdüm öğrencilerime ve çocuklarıma anlattım. Ama şunu biliyorum ki insan aslında en çok kendini anlatıyor. O sesi duyarsanız böyle başlıyor. Ben de kendini anlatan, kendini dinleyip ‘dur, yenisini de bulayım, onu da anlatayım’ diye yolda olan bir halim var.” dedi.
Koçyiğit, herkesin anlatıcı olabileceğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Bizim kültürümüzde herkes çok rahatlıkla anlatabilir. Çünkü mesele sadece masal, efsane, hikâye, destan değil türkülerimiz, bilmecelerimiz, mahallemiz de anlatıyor. Onun dışında insan hep anlatır. Cahil ile âlim ile… Yeter ki duyduklarını, kulaklarına fısıldananı aktarsınlar. Böyle yaşayacak çünkü bütün eserlerimiz kitaplarda, dijital ortamda duruyor ama canlı olan değil. Yaşaması için de lütfen hiç çekinmesinler, başlasınlar bir yerden. Herkes anlatsın, gerisi mutlaka yolunu bulur.”

“ANADOLU MASALLARINA ÖNCELİK VERİYORUM”
Gazi Üniversitesi Türk halk Bilimi Bölümü mezunu olduğunu belirten Aleyna Demir, masal anlatıcılığına drama öğretmeni olarak başladığını söyledi.
Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nden Hocası Prof. Dr. Evrim Ölçer Özünel sayesinde haberi olduğunu anlatan Demir, müzeye gittiğini ve masal anlatıcılık serüveninin başladığını dile getirdi.
Masal, hikâye ve fıkra anlattığını aktaran Demir, Anadolu masallarına öncelik verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Avrupa masalları yerine Anadolu masallarını anlatıyorum. Türk mitolojisi ve şehirlerin kültürel motiflerini harmanlayarak yeni masallar yazıyorum. Çünkü önceliğimiz kendi geleneğimizi çocuklarımıza aktarmak. Millî Eğitim ile yürütülen ‘Anadolu Masalları’ projesi sayesinde öğretmenler ve öğrenciler YouTube’dan yüzlerce geleneksel masala ulaşabiliyor.”
Etkinlikte, Nasreddin Hoca’nın meşhur “Ya Tutarsa?” fıkrası da anlatıldı
Etkinlik sonunda katılımcılar toplu fotoğraf çektirdi.