33 düş yolcusu Ankara’da anıldı! Tüm Bel-Sen’den Suruç’un 10. yılında anma etkinliği
Ankara Tüm Bel-Sen Şubesi, Suruç Katliamı’nın 10. yılında yaşamını yitiren 33 “düş yolcusunu” anmak ve adalet mücadelesini büyütmek amacıyla bir panel ve belgesel gösterimi düzenledi.
Tüm Bel-Sen tarafından gerçekleştirilen “10. Yılında Suruç’un İzinde Adalet Mücadeleleri” başlıklı etkinlikte, gençlik örgütü temsilcileri söz alarak Suruç Katliamı’nın 10. yılında adalet mücadelesinin önemine dikkat çekti. Panelde, Suruç Katliamı’na dair toplumsal hafızanın canlı tutulmasının önemi vurgulanırken, bu günün sadece bir anma değil, aynı zamanda hesap sorma ve adalet talebini yükseltme günü olduğu ifade edildi.
ADALETSİZLİK KARŞISINDA MÜCADELE

Katılımcılar, “Bu topraklarda yaşanan her adaletsizliğin kaynağı aynı. Suruç için adalet isterken herkes için adalet istemek de bir zorunluluk. Gerçek bir adalet mücadelesi, tüm adaletsizliklerin son bulmasıyla mümkün olabilir” dedi.
Etkinlik yöneticileri, adalet arayanların bir araya gelebileceği ortak zeminler yaratılması gerektiğini belirterek "10 yıldır hafızasızlaştırılmak isteniyoruz. Adaletsizlikler karşısında susmamız bekleniyor. Ama biz, Suruç için adalet mücadelesini tüm toplumsal adaletsizliklerin mücadelesiyle birleştiriyoruz” açıklamasında bulundu.
BELGESEL İLE O GÜNE GİTTİLER

Etkinlik kapsamında, 2015’te katledilen gençlerin yola çıkış hikâyelerini, hayatlarını ve düşledikleri dünyayı konu alan kısa bir belgesel gösterimi de yapıldı. Belgesel, Suruç’a giden yolda yaşanan süreci, katliamın ardından yürütülen hukuki mücadeleyi ve sokaklarda büyüyen adalet arayışını aktardı.
Gösterimi yapılan belgeselin, 2015’te katledilen gençlerin yola çıkış hikâyelerini, düşlerini ve Rojava’da bir devrime dokunma arzusunu anlattığını söyleyen etkinlik yöneticileri, “Bu belgesel 33’lerin devrimci iddiasını genç kuşaklara aktarıyor. O dönemde çocuk olan bizler, bugün bu düşleri ve adalet arayışını sürdüren gençleriz” dedi.
“O UMUTLAR SONSUZLUĞA UĞURLANDI”

Etkinlikte konuşan Suruç tanıklarından Canan Kaplan, 2015 sürecine ve katliama giden yola dair değerlendirmelerde bulundu. 7 Haziran seçimlerinin ardından Rojava Devrimi’nin umut verdiğini dile getiren Kaplan, “Suruç’ta katledilen arkadaşlarımız, Rojava’ya oyuncak, kitap ve yardım malzemesi götürmek üzere yola çıkmıştı. O umutlar sonsuzluğa uğurlandılar. Sol muhalefetin ve gençliğin kurucu bir rol üstlendiği o dönemde, devletin bu sürece tahammülü yoktu” dedi.
“GÜNEŞ İSİMLİ BİR KIZIN YARDIMIYLA KURTULDUM”

10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı’ndan yaralı kurtulan Can Ataş da etkinlikte söz aldı. O gün yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “17 yaşındaki Güneş isimli bir kızın yardımıyla kurtuldum. Katliamı gerçekleştiren canlı bombalardan biri, Suruç’taki saldırıyı yapan bombacının kardeşiydi. Her ikisi de aynı hücreye aitti. 22 Temmuz’da Urfa Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesiyle barış süreci fiilen sona erdi. Bu olay sol muhalefetin üzerine yıkılmak istendi.”
“SURUÇ İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET” VURGUSU
SGDF üyesi Hasan Basri Usta Suruç Katliamı’nın yalnızca bir gençlik katliamı değil, aynı zamanda bu topraklarda yıllardır süren adaletsizlik zincirinin bir parçası olduğunu vurguladı. Yapılan açıklamada, “Bu katliam ne ilkti ne de son oldu. Bizler bu topraklarda açığa çıkan her adaletsizliğin aynı kaynaktan beslendiğini biliyoruz. O nedenle Suruç için adalet isterken, herkes için adalet talep etmenin zorunlu olduğunu söylüyoruz. Adalet arayanların bir araya gelebileceği ortak zeminler yaratılması gerektiğini belirtilerek, "10 yıldır hafızasızlaştırılmak isteniyoruz. Adaletsizlikler karşısında susmamız bekleniyor. Ama biz, Suruç için adalet mücadelesini tüm toplumsal adaletsizliklerin mücadelesiyle birleştiriyoruz” açıklamasında bulundu.
Suruç için adalet talebinin yalnızca gençlerin değil, kadınların, işçilerin, emekçilerin ve halkların ortak çağrısı olduğuna dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi: “Derin bir yoksulluk ve geleceksizlikle boğuşan geniş toplumsal kesimlerin adalet arayışı her geçen gün büyüyor. Bugün Suruç için adalet mücadelesi, aynı zamanda kadınların, işçilerin ve halkların adalet talebinin bir parçasıdır."