Trump’ın düşmek bilmez barış maskesi: Şara görüşmesi ve Suriye’de yeni dönem

Oval Ofis'te bir ilk yaşandı.

Bu kez ABD Başkanı Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara Beyaz Saray'da görüştü.

Anlaşılan Trump korkularından bir nebze de olsa arınmış ya da kendini daha güvenli hissettiği evinde olmayı seçmişti.

Görüşme basına kapalı gerçekleşti.

Tarihi anlardan biriydi.

***

Beyaz Saray 79 yılın ardından ilk kez Suriyeli bir lideri ağırladı.

ABD, Şam’a yönelik Sezar yaptırımlarını kısmen askıya aldı.

Ama İran ve Rusya’yla bağlantılı işlemleri kapsam dışında tuttu.

Bu da Washington’un niyetinin barıştan çok kontrol olduğunu gösteriyor.

ABD’NİN SEZAR YASASI HAMLESİ: BARIŞ MI, KONTROL MÜ?

Görüşmede DEAŞ’la mücadele, Suriye’nin ABD öncülüğündeki koalisyona olası katılımı ve bölgesel istikrar başlıkları öne çıktı.

Trump, konuşmalarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da yine dilinden düşürmedi.

"Büyük bir lider" diyerek Türkiye’nin Suriye’deki rolünü teyit etti.
Ama satır araları çok daha derin…

DAEŞ'TEN ŞARA'YA SUİKAST TEŞEBBÜSÜ

Tam bu görüşme gerçekleşirken, Ahmed el-Şara’ya yönelik DEAŞ tarafından iki ayrı suikast girişimi haberi gündeme oturdu

Ağustos’ta araç bombası, Ekim’de dron saldırısı.

Suriye güvenlik kaynakları 70’ten fazla şüphelinin gözaltına alındığını doğruladı.
Trump ise sanki bu yaşanmamış gibi, Şara’yı "güçlü bir lider" diye övdü.
Ne yaman çelişki değil mi?

Sanki bir zamanlar HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) lideri olarak başına 10 milyon dolar koydukları adam Şara değilmiş gibi!

Kendi desteklediği örgütün hedef aldığı adamı, “barışın ortağı” ilan etmek tam Trump’a yakışır bir tutum. Bir gün şeytanlaştır, ertesi gün kahraman yap.

Pragmatizm değil, psikolojik gelgit.

TRUMP’IN ILIMLI DÖNÜŞÜM MASALI

Trump görüşmeyi "bölgesel meselelerde dönüm noktası" olarak tanımladı.
Övgülerini peş peşe sıraladı:
"Suriye Cumhurbaşkanı çok güçlü bir lider."

"Çok zor bir coğrafyadan geliyor. Onların başarılı olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız."
Ardından ekledi:

"Suriye’nin başarılı olmasını istiyoruz, çünkü burası Orta Doğu’nun bir parçası."
Kısacası Trump, Şara’yı yeni dönemin "ılımlı dönüşüm kahramanı" ilan etti.

***
Ama o kahramanlaştırma söyleminin altı bomboş.

ABD’nin "barış" derken bile DEAŞ’ı sahada tutması, asıl stratejisinin değişmediğini gösteriyor.
Yani masada Ahmed el-Şara, sahada yine Amerika’nın "eski oyunları."

MENFAAT VASITASI

Hatırlayalım:

2021 Ağustos’unda Afganistan’dan çekildikten sonra ABD, Horasan IŞİD grubunu Taliban'a karşı kullandı.

Bugün Suriye’de aynı formül işliyor.
Trump Şara’yı övüyor ama perde arkasında DEAŞ hücreleri hala Şam çevresinde aktif tutuluyor.
Bu, ABD’nin klasik ikili oyunu: bir eliyle tehdit yaratır, ötekiyle barış teklifi uzatır.

***

Irak’ta da benzer bir tablo yaşanmıştı. 2003 sonrası ABD’nin kurduğu güvenlik yapısı kendi içinde parçalanmış, DEAŞ bu boşlukta serpilen bir "menfaat vasıtası"na dönüşmüştü.

Bugün Suriye’deki denge, o Irak senaryosunun neredeyse birebir kopyası.

Türkiye olmazsa Beyaz Saray’a giren Suriye lideri Şara’nın kaderi nasıl şekillenirdi, bunu tahmin etmek çok zor değil.

Trump’ın övgüleri, Rumplestilskin masalındaki iğneli vaatler gibi.

Bilmeyen var mı?

TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ: SURİYE’DE TEK ORDU, TEK BAYRAK

Görüşmenin gölgesinde, Beyaz Saray'da bir başka tarihi an yaşandı.,

ABD, Suriye ve Türkiye Dışişleri Bakanları, Marco Rubio, Esad Hasan Şeybani ve Hakan Fidan üçlü zirvede bir araya geldi.

Zirvede, SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) Suriye ordusuna entegre edilmesi yol haritasında mutabakata varıldığı duyuruldu.
Fidan, görüşme sonrası toprak bütünlüğü ve "Sezar Yasası’nın kaldırılması" konusunda Türkiye’nin pozisyonunu netleştirdiklerini açıkladı.

***
En kritik vurgusu ise şu oldu:
"Problemler dikkatle yönetilmezse, ülkenin toprak bütünlüğü riske girebilir."
Bu ifade, Türkiye’nin "tek ordu" ısrarının ne kadar stratejik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu çizgiyi defalarca tekrarladı.

"Suriye’de tek ordu, tek bayrak, tek vatan."
Eğer SDG/YPG entegrasyonu olmazsa Türkiye, askeri seçeneği masada tutar.
Barış Pınarı Harekatı’nda olduğu gibi, "güvenlik tehdidi" gerekçesiyle sınır ötesi adımlar yeniden gündeme gelebilir.

***
Erdoğan’ın kabine sonrası yaptığı “Suriye’de terör koridoruna izin vermeyiz" vurgusu da bu yeni dönemin habercisi.

****

YANİ;

Trump’ın “barış” maskesi hiç düşmüyor.
Ama her defasında kimin barışı, kimin acısı sorusu ortada kalıyor.
Suriye’de tek gerçek, hala Türkiye’nin söylediği:
Toprak bütünlüğü olmadan barış da olmaz.

SON DAKİKA HABERLERİ

Sima Güleser Polat Diğer Yazıları