Ringde varsın ama gardın düşük CHP
İmralı heyeti oylamasında komisyon 32 evetle yolu açtı.
CHP “meşruiyet kaygısı” diyerek dışarıda kaldı.
Yine en kritik yerde geri adım atan parti oldu.
Siyasetin en belirleyici anında kapının yanına kadar gidip beklemek...
CHP'nin tavrı, yemek masasına oturup "Ben tokum" demek gibi.
*
2024 yerel seçimlerini hatırlayın:
CHP-DEM gönül ittifakı...
Kol kola girip meydanlarda salındılar.
Kent uzlaşısı kurdular.
CHP o seçimlerin kazananı oldu.
Özel'in seçim sürecinde en dayanaklı vaadi Kürt sorunu ile yüzleşmekti.
Yüzleşemedi!
Samimiyet testinden geçemedi.
*
21 Kasım'da Milli Dayanışma Komisyonu toplandı.
32 evet, 3 hayır, 2 çekimserle İmralı’ya heyet kararı çıktı.
CHP, katılmayacağını söyledi.
"Meşruiyet kaygımız var" dedi.
Daha önce de AK Parti'nin tavrına bakıp hareket edeceğini söylemişti.
Sorarlar adama;
Senin tavrın ne?
*
Ankara, Terörsüz Türkiye sürecinde büyük adımlar attı.
Seyrini zaman gösterecek.
CHP bu süreci adeta satranç tahtasının kenarından izler gibi yönetti.
Hamle var ama kıyıdan kıyıdan.
*
Esenyurt Belediye Başkanı, tahliyesi sonrası yaptığı açıklamada "barış sürecindeyiz" demişti.
Kendisi "kent uzlaşısı" davasından yargılanmıştı.
Tahliye kararı çıkınca ilk açıklamasında MHP lideri Devlet Bahçeli'ye teşekkür etti.
"Barış sürecinin içinden geçiyoruz. Benim en büyük üzüntülerimden biri dışarıda olup yeterince katkı veremememdir." dedi.
Tarihler de 11 Kasım'ı gösteriyordu.
10 gün önce süreç “içinden geçiyoruz”du, bugün “tarihi kavşak değil” oldu.
CHP’nin gerekçesi:
“Partimizden üye vermeyeceğiz, oylamaya katılmayacağız.”
Neden?
“İmralı gidişi tarihi kavşak olarak nitelendirilemez, komisyonun kuruluş amacına uymuyor.”
Komisyonun amacı neydi?
Aynı partinin belediye başkanı sürece omuz verirken, genel merkez kapıyı aralamaktan bile korkuyor.
Bu artık strateji değil; açık çelişki.
*
AK Parti cephesi ise bu tabloda tedirgin bir siyaset izliyor.
Adımlar var ama cümleler hep kontrollü.
Erdoğan’ın “gecikme kabul edilemez” çıkışı süreci hızlandırsa da, açıklamaların tonu hâlâ temkinli.
Numan Kurtulmuş’un “Bana kalsa çözümü kolay” sözleri ise hem sorumluluğu işaret ediyor hem de sürecin AK Parti içinde bile netleşmediğini gösteriyor.
*
Sahnede en net, en gür ses MHP’den.
Bahçeli’nin “Üç arkadaşımı alır giderim” çıkışı komisyonun kilidini açtı.
Bu çıkış olmasaydı bugün İmralı heyeti bile konuşulmayabilirdi.
MHP süreci değil, kararlılığını tartıştırıyor.
*
Ama bütün bu tablo içinde en göze çarpan, en görünür, en açık duran şey şu:
CHP’nin kendi kendisiyle çelişmesi.
Meşruiyet kaygısı dediğin kapıdan girmezsen, masada olamazsın.
Kent uzlaşısı kurarken sorun yok, ama iş devlet sürecine gelince “Biz yokuz” demek artık bir siyaset tarzı değil; güven aşınması.
*
İmralı heyeti görüşecek.
Mesajlar çıkacak, yasalar Meclis’e gelecek…
Bunlar teknik kısım.
Siyaset hafızası şunu not ediyor:
Kim masadaydı, kim kenarda kaldı?
Soru en çok CHP’nin önünde.