Tarih tekerrür edecek mi?

İMAMOĞLU DAVASINA 2. HEYET

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu davası açısından çok önemli bir gelişme yaşandı.

Hakimler, Savcılar Kurulu’nun (HSK) “2025 Mazeret ve Müstemir Yetki Kararnamesi” kapsamında İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeni hâkimler atandı.

HSK kararnamesiyle oluşturulan yeni yapılanma, AKP iktidarı dönemindeki önemli davaları hatırlattı.

1. Ergenekon davası:

Ergenekon ana davası 2008’de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. İddianamenin kabulünden sonra artan dosya yükü nedeniyle HSYK kararıyla aynı mahkeme numarası altında 2. heyet görevlendirildi.

2014’te özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla Ergenekon dosyaları başka mahkemelere devredildi, böylece hem mahkeme hem de heyet fiilen değişmiş oldu.

2. Balyoz davası:

Dava İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. İlk kararı veren heyetin başkanı Ömer Diken’di. Yargıtay süreci ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra dosya farklı mahkemelere ve yeni heyetlere geçti.

Yeniden yargılama talebinin değerlendirilmesi ve beraat kararları, iddianameyi kabul eden heyetten tamamen farklı bir heyet tarafından verildi.

Balyoz davasında iddianameyi kabul eden heyet ile yıllar sonra beraat kararı veren heyet tamamen farklıdır.

3. 28 Şubat davası:

28 Şubat davası, yargılaması devam ederken hem mahkeme hem de heyet değişiklikleri açısından en dikkat çekici örneklerden biridir.

Dava ilk olarak Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Yetki düzenlemeleriyle dosya daha sonra Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildi.

Bu süreçte mahkeme başkanları ve üyeleri birden fazla kez değişti. 2014 yılında yeni heyet göreve başladı.

2017’de heyet yeniden değişti.

2018’de bu üçüncü heyet ağır cezaları verdi ve kararın ardından heyetin başkanı ile üyelerinden bazıları Yargıtay üyeliğine atandı.

Yargıtay bozmasından sonra dava yeniden görülmeye başlandı ve bu kez de yeni bir heyet görevlendirildi.

Bu dava, iddianameyi kabul eden heyetten tamamen farklı heyetlerin hüküm verdiği örneklerin en çarpıcısıdır.

4. Fenerbahçe şike iddiası davası:

Futbolda Şike davasında da iddianameyi kabul eden heyet ile beraat kararını veren heyet birbirinden farklıdır.

İlk kararlar özel yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verildi.

Yargıtay incelemesi sonrası dosya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldi ve yeniden yargılama bu yeni mahkeme ve heyet tarafından yapıldı.

Sonuçta beraat kararı, tamamen farklı bir heyet tarafından açıklandı.

5. Gezi – Osman Kavala davası:

Gezi davasında farklı mahkemeler ve farklı heyetlerin devreye girdiği en çarpıcı örneklerden birisidir.

İlk dava İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve beraat kararları verildi.

Bu kararlar istinaf tarafından bozuldu. Osman Kavala’nın “casusluk” ve “anayasal düzeni bozma” suçlamalarıyla yargılandığı dosya ile Gezi dosyası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi.

Böylece tamamen farklı bir mahkeme ve heyet devreye girmiş oldu.

2024 yılında Kavala’nın yeniden yargılama talebini değerlendirecek olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, talebin görüşülmesinden hemen önce HSK kararıyla değiştirildi.

Ertesi gün, yeni heyet talebi reddetti. Bu dava dosyaya bakan heyetin dava devam ederken değiştirilmesi örneklerinin en çok tartışılanlarından biri oldu.

6. Kobani davası:

Kobani davası, heyet değişikliği açısından en net örneklerden biridir.

İddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve Başkan Bahtiyar Çolak başkanlığında yargılama başladı.

İlk duruşmalardan sonra HSK, Kasım 2021’de Bahtiyar Çolak’ın mahkeme başkanlığını kaldırdı ve yerine Yıldıray Kaya’yı atadı. Aynı kararla mahkemenin üye hâkimleri de değiştirildi.

Bu değişiklikten sonra dava yeni heyetle devam etti ve 2024 yılında verilen ağır cezalar bu yeni heyet tarafından açıklandı.

Kobani dosyasında iddianameyi kabul eden heyet ile nihai kararı veren heyet tamamen farklıdır.

7. Demirtaş davası:

Selahattin Demirtaş’ın dosyaları Kobani davasının yanı sıra birden fazla mahkemede yürütüldü.

Ana dava uzun süre Ankara 19. Ağır Ceza’da devam etti. Bu dosyada AİHM kararlarına rağmen tahliye süreçlerinin yeni soruşturma numaralarıyla engellenmesi, yargı bağımsızlığı konusunda tartışmalar yarattı.

Kobani dosyası ise yukarıda belirtildiği gibi doğrudan heyet değişikliğiyle ilerledi. Demirtaş davalarında eleştiri, heyet değişikliğinden çok tahliyeyi engellemek için yeni dosyalar açılması yönüyle hukuki mi siyasi mi tartışmalarına neden oldu.

  • Genel Değerlendirme: Hukuki mi siyasi mi?

2008–2024 döneminde büyük davalar incelendiğinde şu sonuç ortaya çıkmaktadır:

Yargılaması kamuoyunu yakından ilgilendiren bazı davalarda mahkeme heyetleri değişmiş, bazı davalarda ise dosya tamamen başka mahkemelere aktarılmıştır.

Verdiğim 7 örnek dava kamuoyunda “hukuki değil siyasi” kaygıların ön plana çıktığı yönündeki tartışmaları güçlendiriyor.

  • Hukuk ne diyor?

Ekrem İmamoğlu davasına 2. Heyet atanmasını hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu ile konuştum.

  • Soru: Heyet değişikliği veya ikinci heyet uygulaması yargısal güvenceleri zedeliyor mu? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa’ya göre Hâkim Güvencesi” ne demektir?

Eminağaoğlu: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi “adil yargılanma hakkı” konusunu düzenler.

Temel unsurlarından biri de “kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma” güvencesidir.

Bu hüküm, mahkemeyi oluşturan hâkimlerin kim olduğu, nasıl seçildiği, hangi aşamada dosyaya dahil olduğu ve dosyadan hangi gerekçeyle alındığı konularını doğrudan ilgilendirir.

AİHM içtihatlarına göre davanın seyrini etkileyebilecek ani heyet değişiklikleri, özellikle de kritik aşamalarda gerçekleşiyorsa, adil yargılanma hakkı bakımından “kuşku uyandıran durumlar” arasında değerlendirilir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde “hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı” güvence altına alır.

Anayasa’nın 138. maddesi hâkimlerin bağımsızlığını, 139. maddesi ise hâkim teminatını düzenler.

Bu maddelere göre hâkimlerin görev yerleri ve görevleri kanunla belirtilmiş esaslar dışında değiştirilemez; hâkimlik teminatı, yargı bağımsızlığının temel güvencesidir.

Hâkim güvencesi ilkesi, hâkimlerin idare tarafından baskı, siyasal yönlendirme veya dosya bazlı müdahale olmaksızın görev yapabilmesini ifade eder.”

  • Soru: Yargı etiği açısından heyet değişikliğini nasıl yorumlarsınız?

Eminağaoğlu: “Ceza Muhakemesi Kanunu’nda heyet değişikliklerine ilişkin açık yasaklayıcı bir hüküm bulunmasa da 23. maddesi, hâkimin “tarafsızlığı şüpheye düşüren durumlarda” davaya bakamayacağını söyler.

Yargı etiği açısından genel kabul, bir davada iddianameyi kabul eden, dosyanın temel delillerine hâkim olan ve duruşma sürecini yöneten hâkim ya da heyetin değiştirilmesinin ancak zorunlu ve objektif gerekçelerle yapılabileceği yönündedir.

Aksi durumda bu değişiklik, adil yargılanma hakkını ve hâkim güvencesi ilkesini tartışmalı hale getirir.

Türkiye yargı pratiğinde özellikle politik ve yüksek profilli davalarda “heyet değişikliği, dosya aktarımı, yeni başkan görevlendirilmesi” gibi adımlar, hukuki olmaktan çok siyasi etki tartışmalarına yol açmaktadır.”

  • Soru: İBB Davasında yeni heyet ne anlama geliyor?

Eminağaoğlu: “40. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeni hâkimlerin atanmasıyla aynı mahkemede iki heyetin oluştuğu iddiası, “İmamoğlu davası için özel bir yapılanma mı kuruluyor?” sorusunu gündeme getirdi.

Bu soru önemlidir; çünkü davanın siyasal sonuçları olan, geniş toplumsal etki yaratan bir dava olduğu bilinen bir gerçektir.

Bu tür dosyalarda heyet veya hâkim değişiklikleri AİHS ve Anayasa ışığında sadece teknik düzenleme olarak görülemez.

Eğer yeni heyet sadece İBB davasına bakmak üzere oluşturulmuşsa; geçmişte yaşanan sizin de hatırlattığınız, “özel yargılama düzeni” tartışmalarını artırır ve mahkemenin doğal hâkim ilkesini zedeler. Seçmece hâkim ataması yargı bağımsızlığını ortadan kaldırır.

Türk hukukunda “doğal hâkim ilkesi”, Anayasa’nın 37. maddesinde güvence altındadır. Bu maddeye göre kimse, kanunen bağlı olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.

Aynı ilke, bir davanın doğal seyri içinde görevli ve yetkili hâkimin/heyetin değiştirilmemesini de içerir.

AİHM kararlarında da doğal yargıç ilkesi; mahkemenin yapay müdahalelerle değiştirilmemesi, idare tarafından yönlendirilmemesi ve davaya özel olarak şekillendirilmemesi gerektiği şeklinde yorumlanır.

Bu nedenle, özellikle siyasal etkisi yüksek davalarda heyet değişikliği veya özel heyet oluşturulması, hukuken açıklanmaya muhtaç bir durumdur.

Bu nedenlerle İmamoğlu davasında 2. Heyet atanması; hangi heyetin hangi dosyaya bakacağı, iddianameyi kabul eden heyetin değişip değişmediği ve bu değişikliğin hangi objektif zorunluluğa dayandığı sorularını gündeme getirir.”

SON DAKİKA HABERLERİ

Orhan Uğuroğlu Diğer Yazıları