“Kaçak Saray” sözüm cumhurbaşkanına hakaretmiş...!

Tik Tok’ta yaptığım ve 2 milyon 9053 bin kişinin izlediği konuşmam hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiası ile açılan davanın ilk duruşması yapıldı.

  • Yazılı savunmamı mahkemeye sunarak sözlü savunmamı da şöyle yaptım.

Sayın Hâkim; 56 yıldır Ankara’da gazetecilik yapıyorum, meslek hayatım boyunca 9 cumhurbaşkanı 15 başbakanı izledim, hiçbirisine hakaret etmedim, devleti yönetenlere hakaret etmeyi aklımdan geçirmem.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle yürürlüğe giren anayasamızın “Görev ve Yetkileri” başlıklı 104. Maddesinin birinci fıkrasını okuyorum:

  • Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir

Cumhurbaşkanı aynı zamanda devletin başıdır, dolayısıyla aynı zamanda ordunun da baş komutanıdır, bizim almış olduğumuz eğitim gereği bulunduğumuz mekâna girersek ayağa kalkarız. Yolda arabasını görsek cephe selamı veririz.

Devletin başı Cumhurbaşkanına saygı esastır.

Yeni hükümet sistemine göre Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hem AK Parti Genel Başkanı hem Varlık Fonu başkanı hem de yürütme organının başı olarak devlet bütçesini yapandır.

Sayın Erdoğan icraatın başı, siyasetçi ben ise gazeteciyim.

Dolayısıyla gazeteci olarak yürütmenin başı cumhurbaşkanının yaptığı icraatları eleştirme hakkımız vardır.

Yürütmenin başının icraatlarını eleştirmeyip kimi eleştireceğiz?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hem de Avrupa Hukuk Sisteminde “Cumhurbaşkanına Hakaret” diye bir suç bulunmamaktadır.

Bu çerçevede yaptığım Tik Tok paylaşımı için cumhurbaşkanlığının ve sayın cumhurbaşkanımızın hiçbir şikâyeti olmadı, sadece bir vatandaş şikâyet etmiş ve savcılıkta bu iddianameyi düzenlemiş.

Bu açıklamamda sadece sayın cumhurbaşkanının kullandığı mekanları ve Amerika’daki ailesine ait vakıfların sayısının bilgilerini toparlayarak 2,5 dakikalık Tik Tok videosu hazırladım ve kamuoyunu bilgilendirdim.

Ben gazeteciyim, anayasal ve yasal olarak icraatları eleştirme hakkım vardır, bu paylaşımlarımda tek bir kelime hakaret yoktur.

Bu sebeplerden dolayı beraatime karar verilmesini talep ediyorum.”

  • Avukatım Semih Ecer savunmamı şöyle özetledi:

“Müvekkilimin beyanlarına ve sözlü savunmalarına aynen iştirak ediyoruz, zaten Cumhurbaşkanlığının web sayfasında cumhurbaşkanı tarafından kullanılan köşkler açık olarak yazıyor.

Müvekkilim, Tik Tok yayınında açık kaynaklarda yer alan ve Amerika’da bulunan taşınmazlar hakkında bilgi verdi.

Paylaşımda Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV)'den söz edilmektedir, bu vakıf cumhurbaşkanının oğlu ve kızının yönetimde olduğu bir vakıftır, müvekkilde zaten Erdoğan ailesinin Amerika’daki taşınmazları hakkında bilgide bulunmuştur.

Muhammet Ali'nin Amerika’daki çiftliğinin TÜRGEV tarafından alındığını Amerika’daki tapu kayıtları da dilekçemizde delil olarak sunulmuştur.

Dolayısıyla paylaşım gerçek kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuyu tartışan güncel bir paylaşımdır.

Basın özgürlüğü kapsamındadır ve müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ederiz.”

  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı şu iddiada bulundu:

“Şikayetçiyiz, katılma talebimiz vardır, başka ülkelerde de bu şekilde bir suç tipi olmakta ve yargılanmaları devam etmektedir, bu suç tipi sadece bizim ülkemize ait değildir, ifade özgürlüğü vardır ancak sanığın hakaret içerikli ifadeleri vardır.

"Kaçak saray" şeklinde ifadesi vardır, bu ifadeler yine sanal ortamda paylaşımlara baktığınızda Cumhurbaşkanının yolsuzluk yaptığına ilişkin iddialarda genel olarak kullanılan bir ifadedir.

Sanık basın özgürlüğü ifadesini kullanmaktan ziyade cumhurbaşkanına bu mal varlığını nasıl elde ettiğine ilişkin bir sorgulama vardır.

Kaldı ki "kaçak saray" ifadesi bunu doğrulamaktadır.

Öte yandan müvekkil partili bir cumhurbaşkanıdır, ancak kendisinin Cumhurbaşkanı olması sıfatıyla kendisine yöneltilen eleştiri sınırlarını aşan ifade ve söylemler bakımından TCK’nın 299. Maddesinin uygulanmasına engel değildir.

Metnin bütününe baktığımız zaman "kaçak saray" ifadesi olmasaydı sanığın beyanların samimi olabilirdi, biz bu sebeple sanık hakkında şikayetçiyiz, cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz.”

Değerli okurlarım;

  • Tik Tok konuşmamda “kaçak saray” ifadem aynen şöyledir:

“Çankaya gibi mütevazı bir mekânda itibar olur mu? Olmaz tabii…

Ne yaptı? Ankara’da bin 150– bin 300 odalı bir külliye yaptırdı.

Yani herkesin ‘kaçak saray’ dediği o dev yapı…

Camisiyle, kütüphanesiyle, salonlarıyla, şatafatıyla…

Emekli aç mı, dar gelirli geçinemiyor mu, ekonominin hali ne… hiç umurunda değil.

Yeter ki saray olsun!”

İşte Erdoğan’ın avukatının, “Cumhurbaşkanına hakaret” olarak cezalandırılmamı istediği “kaçak saray” ifadesinin kaynağı budur.

Değerli okurlarım;

  • Elbette hemen anında itiraz ederek Erdoğan’ın avukatına şu sözlerle tepki gösterdim:

“Ben sayın Cumhurbaşkanı hakkında yolsuzluk iddiasında asla bulunmadım.

Konuşma metnim dava dosyasında aynen vardır.

Sayın avukatın bu söylemini kesinlikle reddediyorum.

Avukat beye hatırlatırım ki;

Fransız Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi 30 Euro para cezası ile cezalandırmıştı.

Ancak AİHM bu cezayı özgür ifade hakkı ihlali olarak iptal etti.

Avrupa’da Cumhurbaşkanlarına hakaret edenlere hapis cezası yoktur.

Cumhurbaşkanın kullandığı tüm saraylar devletin imkanları ile yapılmıştır kesinlikle yolsuzluk ile yapıldı şeklinde bir ithamım yoktur.

Yolsuzluk yaptığı ile ilgili bir söylemim ve kastım yoktur, ben sadece mevcut durumu arz ediyorum.

Kaçak saray ibaresi benim ürettiğim bir terminoloji değildir, zira halen şu anda Atatürk Orman Çiftliği arazisinde yapılan Cumhurbaşkanı Külliyesinin imar izni olmaması sebebiyle yapıldığını ve bunu Danıştay kararı ile sabit olduğunu vurgulamak isterim.

Benim “kaçak saray” sözüm bir yargı kararına dayalıdır ve herhangi bir şekilde hakaret etme kastım bulunmamaktadır, beraatime karar verilmesini talep ediyorum.”

  • Cumhuriyet Savcısı ise şu talepte bulundu:

“Dosyanın mütalaa için tarafıma tevdi talep olunur”

Hâkim “gereği düşünüldü” diyerek savcının talebi üzerine ikinci duruşma tarihini 17 Şubat 2026 günü saat 09:20 olarak belirledi.

Değerli okurlarım,

“Kaçak Saray” ifadesi cumhurbaşkanına hakaret suçu olarak kabul edilirse sanırım binlerce kişi hakkında da davalar açılabilir.

Dikkatinizi çekerim; Erdoğan ve ailesi ile vakıflarının Amerika’daki mal varlıklarına yönelik ortaya koyduğum listeye avukatından tek bir kelime itiraz yapılmadı.

Konu; 56 yıllık bir gazetecinin kamu harcamasını, israfı, şatafatı, mimari tercihi ve bütçe önceliğini eleştirmesidir.

Ne bir hakaret vardır ne kişisel bir saldırı ne de yolsuzluk iddiası vardır Tik Tok sözlerimde.

Böylesi açık bir kamu yararı tartışması hakkında hakaret davası açılması hukukla bağdaşmaz.

İlaveten; Danıştay’ın bu konudaki kritik tespitleri özetle şöyledir:

AOÇ, Atatürk’ün vasiyet niteliği taşıyan mirasıdır.

Arazinin bir bölümü 1. derece doğal ve tarihî sit alanıdır.

2014’te çıkarılan ve “resmî kurum binası yapılabilir” diyen İlke Kararı Danıştay tarafından iptal edilmiştir.

2021 ve 2024 kararlarında da Danıştay İDDK, sit alanlarına resmî kurum yapısı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu teyit etmiştir.

Bu nedenle inşaatın hukuki meşruiyetini sağlayan bir zemin kalmamıştır.

  • Bugün geldiğimiz noktada şu soruyu sormak zorundayız:

Bir yapının hukuki niteliği bu kadar tartışmalı ve yargı kararlarıyla sorunlu bulunmuşken, pek çok kişinin o yapıya “kaçak saray” denmesi cumhurbaşkanına hakaret mi olur?

Öte yandan duruşmada Cumhurbaşkanı’nın avukatı, Tik Tok konuşmamda “yolsuzluk imasında bulunduğumu” iddia ederek beni olmayan bir ifadem nedeniyle suçlamıştır.

  • Erdoğan’ın avukat dedi ki;

"Kaçak saray şeklinde ifadesi vardır, bu ifadeler yine sanal ortamda paylaşımlara baktığınızda Cumhurbaşkanının yolsuzluk yaptığına ilişkin iddialarda genel olarak kullanılan bir ifadedir.

Sanık basın özgürlüğü ifadesini kullanmaktan ziyade Cumhurbaşkanına bu mal varlığını nasıl elde ettiğine ilişkin bir sorgulama vardır.”

İnanılır gibi değil.

Sanal ortam paylaşımlarındaki “yolsuzluk” iddialarından bana ne?

“Cumhurbaşkanının mal varlığını nasıl elde ettiğini sorgulamak” iddiası ise gazetecileri bırakın her vatandaşın en doğal hakkıdır.

Hukuki haklarım saklı kalmak üzere; hakkımda “yolsuzluk isnadı” yapmışım gibi söylenen bu beyan tamamen gerçek dışı olup, iftira niteliğindedir.

56 yıllık meslek hayatı boyunca binlerce haber ve köşe yazısı yazmış bir gazeteciye böyle bir suçlama yöneltilmesini hakaret sayarım.

Türkiye’de siyasetçiler kamuoyu ve medya eleştirisine açık olmak zorundadır.

Benim yaptığım, yalnızca saray gerçeğini, sit alanı hukukunu, kamu bütçesini, Anayasa hükümlerini hatırlatmaktır.

Erdoğanların ABD’deki yatırımlarının maddi kaynağını gazetecilik sorumluluğuyla sorgulamak suç değildir.

SON DAKİKA HABERLERİ

Orhan Uğuroğlu Diğer Yazıları