İmralı zirvesinin tutanağı açıklansın

TBMM’nin görevlendirdiği üç kişilik heyette bulunan AKP’li Hüseyin Yayman, DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit ve MHP’li Feti Yıldız 24 Kasım 2025’te İmralı’ya gitti, Abdullah Öcalan’la görüştü ve Ankara’ya döndü.

Ardından hem TBMM hem de Koçyiğit açıklama yaptı.

TBMM bilgi notunda özetle denildi ki:

“27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı akabinde örgütün kendisini feshetmesi, silah bırakması ve Suriye’de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesine yönelik sorulan sorular kapsamında detaylı beyanları alınmıştır. Sürecin pozitif ilerletilmesi açısından olumlu sonuçlar alınmıştır.”

Koçyiğit ise “Komisyona ilk elden aktarım yapacağız” dedi.

Güzel. Ama yetmez.

Bu devlet 1999’dan bu yana İmralı’da yapılan her görüşmeyi hem sesli hem görüntülü kayda alıyor. Kim giderse gitsin; avukat, aile, DEM heyeti, MİT, kamu denetçisi, şimdi de TBMM heyeti… Hepsi kayıt altında.

Hatta Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İmralı zirvesinin tutanağı anında iletilmiştir.

Kurtulmuş’un tutanağı okuduğu, meclis açıklamasındaki “10 Mart” vurgusundan anlaşıldı.

O zaman sormak zorundayım:

Bu üçlü heyetin görüşmesinin resmî tutanakları TBMM Komisyonuna olduğu gibi verilecek mi, verilmeyecek mi?

Kamuoyuna açıklanacak mı, açıklanmayacak mı?

“Detaylı beyanları alınmıştır” diyorsanız, o detayların içinde şu soruların yanıtları var demektir:

  • Öcalan’ın örgütün kendini feshetmesine dair görüşü nedir?
  • Silah bırakmanın şartları nelerdir?
  • Kandil’e hangi mesajlar verildi?
  • Suriye’de 10 Mart mutabakatı hakkında ne söyledi?
  • Yeni anayasa ve “Türk” vurgusu konusunda ne talep etti?
  • SDG/YPG – Şam – Washington hattında kendine nasıl bir rol biçti?

Bunların tamamı devlet kayıtlarındadır.

Eğer tutanak açıklanmazsa;

  • TBMM bunları görmeyecek.
  • Türk milleti bunları bilmeyecek.

SDG ile devlet başkanı El Şara arasından imzalanan 10 Mart mutabakatı çok kritik.

TBMM açıklamasına girecek kadar önemli, bu mutabakatın içeriği ve Türkiye’ye etkisi gizli kalamaz.

Suriye’nin kuzeyinde SDG/YPG’yle hangi plan yapılıyorsa, bunun Türkiye ayağı da milletin gözü önünde yapılmak zorundadır.

Sorum çok net:

  • Öcalan’dan yardım mı istediniz, görev mi verdiniz, yoksa yeni bir yol haritası mı aldınız?

Koçyiğit “Komisyona aktarım yapacağız” diyor ama “tutanağı aynen vereceğiz” demiyor.

Bu, işin bam teli. Eğer Komisyon, Öcalan’ın sözlerini satır satır görmeyecekse; sadece üç milletvekilinin “yorumlanmış / sansürlenmiş özetini” dinleyecekse, buna şeffaflık denmez.

Bu, kapalı kapılar arkasında yürütülen gizli bir süreç olur.

Soruyorum:

Tutanak açıklamadan Terörsüz Türkiye’ye nasıl inanacağız?

Gizli pazarlık şüphesini nasıl ortadan kaldıracaksınız?

Bu bir milli meseledir, siyasetin meselesi değildir.

İmralı Zirvesi’nin tutanakları TBMM’ye eksiksiz verilmelidir.

Komisyon üyeleri tam metni görmelidir.

İçeriği saklanmamış bir biçimde kamuoyuna da açıklanmalıdır.

Aksi takdirde:

Terörsüz Türkiye hedefi başlamadan yara alır.

AKP–MHP–DEM üçlüsüne karşı toplumsal güven duvarı çöker.

Kürt meselesinin demokratik çözümü değil, gizli pazarlık düzeni konuşulur.

Ve Türk milleti, ilk sandıkta bu üç partiden hesabı ağır sorar.

SON DAKİKA HABERLERİ

Orhan Uğuroğlu Diğer Yazıları