Atatürk ve Yeni Ankara
“Yüzyıllar nadiren dâhi yetiştirir. Ve biz, çağımızın dâhisini bu topraklardan doğmuş gördük.”
Atatürk için yapılan bu tespit İngiltere Başbakanı David Lloyd George’a aittir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehası dünya çapında kabul edilir.
Bu topraklarda doğan o dâhi, yalnız bir milleti değil, bir çağı değiştirdi.
UNESCO Atatürk’ü şöyle tanımlar:
“Sömürgecilik ve emperyalizme karşı verilen ilk mücadelenin önderi”
Savaşarak yendiği Yunan komutan Eleftherios Venizelos, 12 Ocak 1934’te Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterir.
Ata’mıza gösterilen saygının çok çarpıcı örneğidir.
İstanbul işgal altındaydı. Anadolu’nun kalbinde, ulaşım yollarının kesiştiği, düşman işgalinden uzak ve halkı kararlı bir kasaba vardı: ANKARA.
Atatürk bu kenti yalnız stratejik güvenliği için değil, yeni devletin ruhunu temsil edecek bir merkez olarak seçti ve dedi ki:
“Ankara, yalnız bugünün değil, yarının da başkentidir. Burada yeni bir Türkiye, Yeni Ankara kurulacaktır.”
Atatürk’ün “Yeni Ankara” hayali, bir başkentin ötesinde; bir milletin yeniden doğuş vizyonudur.
O söz, bir karar değil, bir devrimin müjdesiydi.
Yeni Ankara artık sadece coğrafi bir merkez değil; milletin kendi kaderini eline aldığı bir direniş karargâhıydı.
27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti Ankara’ya geldiğinde, şehir mütevazı bir kasabaydı.
Fakat halkın yüreğinde özgürlük ateşi yanıyordu.
23 Nisan 1920’de, halkın iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, işgal altındaki İstanbul’un yerine Ankara’da açıldı.
Türk Milletinin tarihinin yönünü değiştiren müthiş bir adımdı.
O gün Meclis kürsüsünde yankılanan şu slogan bugün de, yarın da, sonsuza dek yedi düvele haykırılacak bir devlet nişanesidir:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…”
Yeni Ankara, artık sadece yeni kararlar ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karargahı değil, milletin iradesinin temsil eden kente dönüştü.
O günden sonra Yeni Ankara, Cumhuriyet’in kalbi oldu;
Bu kalp, hâlâ aynı ritimle atıyor.
Atatürk’ün vizyonu, yalnızca bir rejim değil; bir kurumlar devrimiydi.
Ve bu devrim, Ankara’da vücut buldu.
Atatürk Orman Çiftliği – “Bataklıktan yeşil bir cennete” dönüştürülen, modern tarımın ve halkla devletin dayanışmasının simgesi.
Anadolu Ajansı – 1920’de Ankara’da kuruldu; Anadolu’nun sesini dünyaya duyuran ilk haber ajansı.
Ankara Hukuk Fakültesi – Cumhuriyet adaletinin beşiği.
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu…
Bu kurumlar, Atatürk’ün “akıl, bilim, üretim ve özgürlük” temelleri üzerinde yükselen Yeni Ankara anlayışının yapı taşlarıydı.
Ankara’daki bu kurumlar, yalnız bir dönemi değil, Cumhuriyet’in ebedi karakterini temsil eder.
O günden bugüne Yeni Ankara, Ata’mızın koyduğu şu ilke ile dünyaya örnek bir başkent oldu:
“Yurtta sulh, cihanda sulh…”
Bugün, Anıtkabir’in sessizliğinde yankılanan o kudretli söz, hâlâ her Türk’ün kulağında çınlıyor:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Atatürk’ün kurduğu Yeni Ankara yalnızca geçmişin değil, geleceğin de çağrısıdır.
Bizler, onun kurduğu bu Cumhuriyet’in ve bu şehrin mirasçılarıyız.
Bugün Yeni Ankara Haber Sitesi; laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sesini dijital dünyaya gururla duyuruyor.
Ankara seninle doğdu, seninle büyüdü, seninle ebedileşti Ata’m…
Ata’mızın Yeni Ankara’sının, dijital haber portalı Yeni Ankara olarak kurtuluşumuzun ve kuruluşumuzun mimarı olan
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle, saygıyla ve gururla anıyoruz.
Ata’mızın şu sözlerini dünyaya bir kez daha haykırıyoruz:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.”
“Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Ata’m; rahat uyu, izindeyiz mirasının güçlü ve yılmaz bekçileriyiz.