Vatandaşın ortak paydası: Kronik stres

Bu günlerde büyük bir çoğunluk aynı cümlenin farklı versiyonlarını kuruyor: “Yorgunum ama iyiyim.” Oysa kimse gerçekten iyi değil. Türkiye uzun yıllardır fark edilmek istenmeyen bir gerilimin içinde yaşıyor. Adı hastalık değil; kriz. Kronik stres, bu ülkenin en sessiz ve en yaygın salgını. Sanki bu ülkenin damarlarında dolaşan görünmez bir zehir. Kimse görmüyor ama herkes taşıyor.

Sabah çalan alarm bile tehdit gibi geliyor insanlara. Gözümüzü açmadan telefonlara gelen bildirimler, her gün çıkan fiyat uyarıları, hepimizin üzerinde görünmez bir yük haline dönüşüyor. Toplumca bir koşturmanın içindeyiz ama kimse nereye koştuğunun farkında değil. Dursak suçluyuz, devam etsek tükeniyoruz. Herkes konuşmak yerine susuyor; yorgun ve bitkin bir şekilde.

Bakın pencerenizden insanlara: Omuzlar çökük, adımlar hızlı. Bu hızlı adımların ardında sanki görünmez bir stres motoru çalışıyor. Trafikte bir korna sesiyle bile öfke patlıyor.

Marketlerdeki fiyat artışlarıyla insanlar daralıyor. Bu anlık bir mesele değil; yılların birikmişliğine verilen bir tepki. Çünkü herkes zamanında içinde bir şeyler biriktirdi ve hepsini bastırmaya çalıştı. Kronik stres öyle bir hale geldi ki duygularımızı bile ölçüp tartamıyoruz. Kimse “Bir şeyim var.” demiyor; çünkü bu ülkede güçlü olmamak ayıp sayılıyor.

“Nasılsın?” sorusuna düşünmeden “İyiyim.” deyip geçiştiriyoruz. En kötüsü de bu stres karakterimize işliyor. Gülmek zor, sabretmek zor, hayal kurmak zor geliyor. Toplum, yaşamak ile dayanmak arasındaki ince çizgide gidip geliyor.

Ülkenin sorunu çok iş, çok kriz ya da çok haber değil. Sorun, bu yoğunluğun artık ruhlarımızı taşamayacak hale getirmesi. Çünkü kronik stres zamanla insanın kendi iç sesiyle bağını koparıyor. Kendimizi duyamaz hale geldik.

Türkiye’nin en büyük ihtiyacı dev çözümler değil; sakinlik. Biraz durmak, biraz nefes almak. Türkiye’nin bu stres gerçeği artık saklanabilecek bir mesele değil. Bu yaşam mücadelesi içinde hiçbirimiz aynı değiliz. Ancak empati yaparak birbirimizin yorgunluğunu fark etmeli, dinlemeli ve ona daha hoşgörülü yaklaşmalıyız.

Ne acıdır ki herkes birbirinin acısını biliyor ama kimse kimsenin sesini duymuyor.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nazife Mert Diğer Yazıları