İş dünyasında kadın olmak

Toplumun kadını ikinci planda gördüğü zorlu parkurda, çalışan, sınırları sonuna kadar zorlayıp "ben de varım" diyen çalışkan arılarımız: Kadınlarımız.

İş dünyasında kadın olmak zor bir mücadele. Kadın olmak, sadece iş dünyasında var olma savaşı değil; aynı zamanda cesaretin, inancın ve hatta bir bayrak yarışının bitiş çizgisine taşınma azmi. Bir yanda kadının kendine koyduğu hedefler, öte yanda karşılaşacağı güçlükler var. Hep bir aşağılama söz konusu. "Kadın gibi gülme, kadın gibi ağlama" diye, sanki kötü bir imaja sahipmişçesine etiketlenme. Oysaki erkeklik olgusu hep yüce. "Erkek gibi dur", "erkek sözü gibi" gibi sıfatlar ne kadar olağanüstü bir halde kullanılıyor.

Neden yaftalıyorsunuz, zayıf görüyorsunuz, ötekileştiriyorsunuz. Sizi doğuran anneniz değil mi? Hanımlarınız evinizin direği değil mi? At gözlükleriyle bakmayı bırakın bir kenara. Artık sanayide, otomotiv sektöründe, okulda, her alanda yan yanayız. Eskiden tarla tapan işlerinde, düven süren, kocasıyla ormanda çalışan ve hatta çocuğunu oralarda doğuran kadınlarımızın, erkeklerinin yanında yer aldığı anlatılmaz mı?

Biz kadınlar, erkeklerin hemen yanında onların yüklerine omuz verirken; görmezden gelinmek, küçümsenmek öyle zor ki. Görün artık, kadınlar her yerde ve lütfen başarılarına burun kıvırmayın, takdir edin.

Zaten iş alanları erkek egemen kalıplar üzerine kurulu. Bir kadın bir yerde işe başladığında, mesai arkadaşı olmaktan ziyade dış görünüşü ile yargılanıyor, eğitimi görmezden geliniyor, tecrübesi ise asla konuşulmuyor. Oysa bu durum bir erkek için böyle gelişmiyor.

Bir de yönetim, yöneticilik düzeyi var. İşte bu alanda kadınların karar verirken, fikirlerinin diğerleri tarafından kabul görmesi için çok dikkatli olmaları gerekiyor. Hem iş ortamında var olma çabası, hem de ondan sonra gelecek hem cinsleri için dik durma, örnek olma gayreti sorumluluklarını artırıyor. Mobbingler, tacizler ve tehditler bitmiyor. Hep bir ispat çabası var. Başarısız olma çabası diğer cinse göre hiç yok.

Bence içten içe başaracakları için bir kıskançlık da oluyor. Hani kadın ya, erkekten daha başarılı olması kabul edilemez. Oysa bu başarı biraz da erkeklerin yükünü azaltmıyor mu?

Kabul edelim ki, bütün engellere rağmen iş dünyasında kadınlar çok büyük bir renk. Empati yetenekleri ve sakinlikleriyle sorun çözme hızları çok yüksek. Verimlilik ve yaratıcılık anlamında bulundukları ortama ivme kazandırmaları da cabası. Tabii, erkekleri geri plana atmadan; onların arkasında değil, yanında yer almak en büyük öncelik.

Çok şükür, pek çok alanda göğsümüzü kabartan kıymetli, başarılı, parmakla gösterilen kadınlarımız var. Arkadan gelen genç arkadaşlara da çok güzel örnek teşkil ediyorlar. Belki fiziksel bir güç olarak eşit olmadığımız yerler olabilir; ancak batacağımız suya ayak sokmamayı da biliriz. Sezar’ın hakkını da Sezar’a veririz.

İş ortamlarında kadın-erkek diye cinsiyet ayrımı yapmamak mühim olan. Çünkü emeğin, zekânın sınırı; kadını ve erkeği yok.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nazife Mert Diğer Yazıları