Piyasanın terazisi

Piyasanın en sevdiği oyun aslında ip üzerinde cambazlık yapmaktır. Denge gerekir, hükümetler, halk, şirketler ve piyasalar onu izlerler denge bozulacak mı diye korkarak. Bazen fazla serbest bırakılan piyasalar, kendi hâline bırakılmış bir tarla gibi diken basar; bazen de devletin eli öyle bir sıkılaşır ki, toprağın nefes alması bile zorlaşır. İşte tam bu noktada “denge” dediğimiz o nazlı misafir devreye girer. Ekonominin sıhhati, tıpkı insanın tansiyonu gibidir; çok yükselirse başınız ağrır, çok düşerse başınız döner.

DENGEYİ KAYBEDENİN PİYASASI OLMAZ

Bir ülkede ekonomi kapitalizm, liberalizm ve sosyalizm anlayışları arasında bir dengede olmalıdır. Eğer bunun dengesi bozuldu mu; biri diğerinin üstüne çıkar. Aşırı serbest piyasa, rekabeti öldürür; güçlü şirketler tekelleşmeye başlar. Elon Musk gibi birkaç dev oyuncunun, ABD’de uzaydan enerjiye kadar birçok sektörde söz sahibi olması buna tipik bir örnek. Kurumlar ceza yazmaktan bile çekiniyorlar. Bu otorite boşluğunu, “ben yönetirim” diyen sermaye dolduruverir. Ama aşırı kapalı bir ekonomi de çare değildir; siyaset tüm kararları tek elden verirse piyasa korkar, yatırımcı geri çekilir, maaşlar düşer, kalite kaybolur. Yani denge sadece arz talep arasında değil anlayış ve yaklaşımlarla da sağlanmalıdır. Bu sağlanamazsa ekonomide temelden kaynaklı krizler oluşur. Büyük ve küçük olan bazı denge kayıplarını hatırlayalım. 2019’da Türkiye’de yapılan ani faiz indirimleri işte bu denge kayıplarının canlı örneği oldu. Plansız bir kararla faiz yüzde 8,5’e çekildi; ama enflasyon patladı, döviz yükseldi, piyasadaki güven sarsıldı. Denge bir kere bozuldu mu, tamir etmek yıllar alır ki öyle de oluyor hala tam olarak tamamlanamadı bu denge kaybının tamir süreci.

PİYASAYLA OYUN OYNAMAYIN AMA TEORİSİNİ ÇALIŞIN

Belki duymuşsunuzdur, ekonomide bir teori var: Oyun Teorisi. Adını teorinin ortaya atanı John Nash’ten alır. Bu teoriye göre piyasaları birkaç yüzyıl öncesi gibi zorlama yolu ile değil dengeleri kurarak yönetmek daha iyidir. En azından artık bu böyle. Bu son 2 yüzyıl içinde gelişen yeni ekonomik anlayışın sonucu olarak ortaya çıkmış bir yaklaşımdır. Bu nedenle kavga etmek veya umursamamak yerine öğrenip en iyi şekilde uygulamalıyız piyasalarımızı yönetmek için. John Nash’in teorisi bize şunu öğretir: “Herkes kendince en iyi stratejiyi izlediğinde, toplam sonuç bazen en kötüsü olabilir.” Buna Nash dengesi denir. Örneğin enerji piyasası ile ilgili olarak OPEC ülkeleri üretimi kısmaya karar verdiğinde fiyat dengede kalır; ama biri fazla üretirse tüm sistem çöker. Daha iyi anlaşılan benzer bir hikâyeyi İngilizler Hindistan’da yaşamıştı: İngilizler kobraların azalmasını isterken “Her ölü kobra için ödül” dediler, insanlar kobra yetiştirmeye başladı! Kampanya bitince bu sefer de yılanlar doğaya salındı ve yılan sayısı iki katına çıktı. Ekonomide “Kobra Etkisi” denen bu durum, niyet iyi olsa da dengesiz teşvikin nasıl ters tepebileceğini gösterir. 2019’daki faiz hamlesi de buna benziyordu: Faiz düşsün, yatırım artsın dendi; ama sonunda fiyatlar, maaşlardan daha hızlı koştu.

PİYASANIN BODYGUARDLARI

Türkiye’de bu dengeyi gözeten sağlam kurumlar aslında varlar. Doğru yönetilirse piyasadaki denge zaman alsa da 2-3 yıl içinde sağlanabilir. Önemli olan kurumların görevini tam anlamı ile yapabilmelerini sağlamak ve siyasi etkilerden uzak tutmaktır.

Bu kurumlardan bazıları:

  • Ticaret Bakanlığı, halkın ticaret ve taahhütlerin güvencesidir.
  • Rekabet Kurumu, rakip şirketlerin gizli anlaşmalarla fiyat belirlemesini engeller.
  • SPK, sermaye piyasasında adaleti sağlar.
  • Merkez Bankası, paranın nabzını tutar; piyasadaki paranın likiditesini dengeler.
  • TÜİK, ekonominin aynasıdır; ama bu ayna eğrilirse görüntü de yamulur.
  • Sendikalar, işçi haklarını korur.
  • Kooperatifler, küçük ve büyük ticari partnerler arasındaki dengeyi sağlar.

Bu kurumlar doğru yönetilirse ekonomi şeffaf, güvenilir ve güçlü olur. Fakat siyasallaşırsa, halkın ekonomiye güveni sarsılır; çünkü ekonomi güvenle yaşar, korkuyla değil. Asıl çözüm, piyasaya “balyozla vurarak” değil, dengeyi adaletle kurarak gelir. Öyle bir denklem gerekir ki, hem üretici hem tüketici kazansın; hem fiyatlar hem gelirler aynı terazide tartılsın. Ekonominin sırrı hızlı büyümede değil, dengeli ve adil paylaşımda gizlidir.

Hakikate yakın, yalana beri kalın, hoşçakalın.

SON DAKİKA HABERLERİ

Mustafa Özver Diğer Yazıları