Ekonomiye tersten bakış
Günlük hayatta her şeye hep düz bakmaya alışığız. Gelir-giderlerimiz, market etiketi, maaş bordrosu, kira kontratı… Ne görüyorsak onu düz gerçek sanıyoruz. Ama her şey öyle düz hesap değil. En mantıklı gibi görünen her çözümün ucunda çoğu zaman başka bir düğüm gizli. Bugün biraz da bu gizli düğümlere bakacağız; hem hafif bir tebessümle hem de sağlam bir muhakeme ile.
DÜZ BAKIŞIN TUZAĞI
Ekonomi her şeyden önce bir denge işidir. Ancak bu denge sadece “gözle görülen” ile kurulmaz; arkadaki dinamikleri anlamadan verilen her karar ve yapılan her yorum, tıpkı yamuk (ve hatta kırık) bir cetvelle ölçüm yapmaya benzer. Mesela çok konuşulan “vatandaşlık maaşı.” Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Oysa bilimsel temelden bakınca, böyle bir uygulama geniş çaplı enflasyonun kapısını aralar. Çünkü maaşı sadece siz almayacaksınız; kasap da alacak, manav da, bakkal da… Paranın değeri gözünde küçülen herkes, sattığı ürüne “Biraz daha zam yapayım” der. Denge kayar, fiyatlar koşar. Yatarız kalkarız hop ordayız: HİPERENFLASYON. Başka bir açıdan aynı şey market fiyatlarında da geçerli: Bir ürünün pahalı olup olmadığını market çalışanına sorarak öğrenemezsiniz; asıl bilgi, rakiplerde ve tüketici yorumlarında saklıdır. Çünkü kimse ürününü kötülemez.
YANLIŞI DOĞRU SANMAK
Bu tersten bakış her yerde ihtiyacımız var aslında. Pazardan bir örnek verelim. “Bize gelişi şu kadar lira” cümlesi yıllarca kulağımıza kazındı. Oysa hem öyle değildir, hem de ticarette maliyet tek başına fiyatın kaderi değildir. Hatta kimi zaman ürünler zararına bile satılır; çünkü elde bekletmenin getirdiği stok maliyeti, asıl yükü oluşturur. Pandemide petrolün negatif fiyatlanması buna tarihî bir örnektir. Alana üstüne para verilen bir emtia… Çünkü depolama maliyeti, ürünün kendisinden pahalıydı ve herkes gerekirse üstüne para bile veririm dedi. Elbette bu pazarcılar için geçerli değil. Ancak yıllar evvel bir pazarcıdan aynı şekilde “bana gelişi 10 lira” dediği ürünü ablam daha ucuza almıştı. Eve gelince fark ettik nasıl yani dedik. Cevap basit yalan söylemek dilimize yuva yapmıştı. İşini dürüstçe yapan pazarcılar elbette varlar ve hepsine minnettar olmalıyız ama çürük elmalar da var elbette.
Bu noktada bir de tarihten bize düz bakışın yanlış olduğunu gösteren çarpıcı iki örnek var. 1880’li yıllarda İngiliz sömürgesi olan Hindistan’da yılanlardan şikayetçilerdi ve yılanlar için çözüm olsun diye halkı da teşvik etmek için yılan başı para ödülü ile kampanya başlatmışlardı. İngilizlerin Hindistan’da yılan başına ödül koyması ilk bakışta “zekice” gelmişti; ta ki halk yılan çiftlikleri kurup bu ödülü kazanç kapısına çevirene kadar. Program iptal edildiğinde çiftliklerdeki yılanlar doğaya bırakıldı ve sorun ikiye katlandı. 2. Dünya savaşında ise Almanlar savaş alanlarından geri dönen uçaklardaki kurşun deliklerinden yola çıkarak güçlendirme yapacakları alanları seçip iyileştirme yaptıklarını sanıyorlardı. Almanların savaş uçaklarındaki kurşun deliklerini temel alarak güçlendirme yapmak istemesi de aynı hatayı taşıyordu: Geri dönebilen uçaklara bakmak, aslında ölümcül bölgeleri asla görememek demekti. Ölümcül darbe almış olsalardı bu uçaklar zaten dönemezlerdi. Geri döndüklerine göre zaten yeterlilerdi. Doğru analiz, görünmeyen tarafı görebilmektir.
DENGENİN DENKLEMİ
Bu örneklerin ortak mesajı basit: Ekonomide düz mantık çoğu zaman bizi yanıltır. “Doğru görünen yanlışlar” genelde en tehlikeli olanlardır. Sağlam bir ekonomi politikası, tıpkı sağlam bir köprü gibi; mühendisliği sağlam, ayakları güçlü, taşıyıcı kolonları doğru hesaplanmış olmalıdır. Bugün kişisel kararlarımızdan kamu politikalarına kadar her alanda aynı prensip geçerlidir. Pazar tezgâhından küresel piyasaya kadar… Dengeyi görmek, gözün gördüğüyle değil, aklın tarttığıyla mümkündür. Oturup uzun uzun anlatmayacağım ama verdiğim örneklere ek olarak şu konular tersten bakmak adına ekonomi başta olmak üzere tüm alanlarda hayati kararlar verirken aklınıza gelmelidir: mahkum ikilemi, korsan çıkmazı, nash dengesi.
İyi haber ise şu: Mantık bazen menderes gibi kıvrılsa da aklını kullanan, istişare eden, sabırla araştıran herkes sonunda doğruyu bulur. Ekonomiye tersten bakmak, aslında hakikate yakından bakmaktır.
Hakikate yakın, yalana beri kalın, hoşçakalın