Büyümenin gölgesindeki gerçekler

Üzerinde birkaç yıl geçti ama pandeminin hala etkisi geçmedi. Bu nedenle pandemiye bu yazımda değinmek ve nelere neden olduğunu sizinle irdelemek istiyorum. Annelerimiz küçükken ninni olarak “uyusun da büyüsün ninni” derlerdi ya, işte birçok şirket pandemi esnasında bunu “büyüyoruz o halde uyuyalım” şeklinde anladı maalesef ve Pandemi yıllarında sanki “her şey mümkünmüş gibi” bir hava oluştu: Kapıdan sipariş, evden çalışma, dijital iletişim…

Ama hatırlayın, herkesin Pegasus’la uçtuğu gibi, havayı solumak kadar iniş de kaçınılmazdı. İşte bu hafta, Getir ve Mubadala ekseninde dönen meseleler bize o inişin sesini veriyor. Getir, pandemide yaklaşık 12 milyar dolar değerlemeye ulaşmıştı; abartı değil, gerçekten çok büyük bir sıçrama. Fakat sonra uluslararası operasyonlar daraltıldı, bazı ülkelerden çıkıldı. Mubadala, şirketin büyük hissedarı olarak kontrolü ele alma çabalarına girdi, iştiraki kurumlar devraldı. Şimdi ise çıkış ve yeniden yapılanma konuşuluyor. Bu, sadece Getir meselesi değil; pandemi sonrası ekonomide hızla büyüme trendine kapılan şirketlerin nasıl dengesizlik yaşayabileceğinin örneği.

GEÇİCİ BÜYÜME, SEKTÖREL DALGALANMA VE ŞİRKET YÖNETİMİNİN ZORLUKLARI

GEÇİCİ BÜYÜME VE SEKTÖRSEL DALGALANMA

Pandemi süreci birçok şirket için büyük fırsattı: uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, teslimat ve lojistik hizmetlerine talebin artması, dijital hizmetlerin yükselişi… Ama bu yükseliş kalıcı olmadı çoğu yerde. Restoran, çip üretimi, petrol gibi sektörler daralma gösterirken; yemek dağıtım, dijital iletişim, IT hizmetleri gibi alanlar öne çıktı. Ancak pandemi kontrol altına alınınca, insanlar yeniden fiziksel alışverişe döndü, sosyal faaliyetler arttı ve dijital teslimata olan aşırı talep azaldı. Bu, “geçici hava” dediğimiz şeyin sönmesiyle sektörel daralmaları beraberinde getirdi.

GETİR’İN DÜŞÜŞÜ VE MUBADALA İLİŞKİSİ

Getir, pandemi döneminde hem Türkiye içindeki hem de uluslararası pazarlarda agresif büyüyen şirketlerden biriydi. Fakat bu hızlı büyüme beraberinde riski getirdi: maliyetler de yükseldi ama yönetim anladığımız kadarı ile aldırmadı. Nasıl olsa şirket yüksek hızda büyüyordu, maaliyetlere illa yeter denildi. Ancak bir süre sonra pandemi bitti ve bu hizmetlere olan ihtiyaç da azalmaya başladı. Yatırım ihtiyacı arttı, fiyatlandırma baskısı oluştu, operasyonel karmaşıklık büyüdü. Operasyonların yayıldığı coğrafya ve iş alanlarının çeşitlenmesi, yönetim kapasitesi için zorlayıcı oldu. Getir, Avrupa ve ABD’den çekilme kararı almak zorunda kaldı; bu, büyüme stratejilerinin sürdürülemez olduğunu gösteren bir işaretti. En büyük yatırımcısı olan Mubadala ile yönetim arasında kontrol, finansman ve hissedar hakları konusunda anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Yönetim kurulunda değişimler, hukuki süreçler, kontrolün el değiştirmesi gibi gelişmeler yaşandı. Tüm bunlar aslında şirketlere çok iyi bir ders: Nasıl Büyünmez.

ŞİRKET YÖNETİMİNİN ZORLUĞU: BÜYÜME VE KÜÇÜLME SIRASINDAKİ İTİRAZLAR

Bir şirket büyürken yalnızca gelir artmaz; altyapı, organizasyon, etkin liderlik, kaynak tahsisi, risk yönetimi gibi unsurlar da çarpıcı şekilde önem kazanır. Pandemiyle birlikte bazı şirketler bu unsurları atlayacak ve hızlıca büyüdüler; öngörüsüzlükler, mali baskılar, nakit akışı sorunları gizlendi. Büyüme devam ederken kontrol kayıpları başladı; uluslararası pazarlarda rekabet, lojistik maliyetleri, yerel düzenlemeler, kur farkları vs. gibi etkenler işin içine girdi. Küçülme ise bambaşka bir zor süreçtir: insan kaynaklarıyla yollar ayrılır, operasyonel alanlar daralır, yatırımcı güveni sarsılır. Getir özelinde, şirketin uluslararası operasyonlarını kapatması; Mubadala’nın hisseleri devralması; kurulda kurucular ile büyük fon arasında yaşanan mücadele ve hukuki süreçler; tüm bunlar şirketin küçülmeyi yönetmede zorlandığını gösteriyor.

EKONOMİK DERSLER

1 - KARARLILIK VE STRATEJİK DENGE ÖNEMİ

Pandemi gibi olağanüstü zamanlarda büyüme fırsatları belirdiğinde şirketlerin bunlara sıçraması doğal; fakat büyüme ne kadar hızlıysa, kriz ya da düşüş de o kadar sarsıcı olabilir. Bu, sadece Getir için değil, benzer alanlarda faaliyet gösteren tüm şirketler için geçerli. Gelecekte başarılı olmak isteyen şirketler, büyüme stratejilerini “esneklik, yerel pazarlara uyum, mali sürdürülebilirlik” gibi unsurları gözeterek kurmalı.

2 - YATIRIMCI DAVRANIŞLARI

Körfez varlık fonları, büyük sermaye ile risk alabiliyor; ancak risk yönetimi ve şirketlerle kurulan uzun dönemli ilişki kritik. Mubadala’nın Getir’deki rolü bize şunu öğretiyor: yatırım yapmak kolay; fakat büyüyen şirketin kontrolü, şeffaflık, ortaklık ilişkisi, devlet düzenlemeleri gibi 3-4 farklı faktör bir araya geldiğinde işler karışıyor. Körfez sermayedarları, acemiliklerini şirketlerin yönetim karmaşasında belli ediyor; ama ders alırlarsa bu büyük sermaye ekonomilere ciddi fayda sağlayabilir.

Getir ile Mubadala arasında çıkış ya da yatırımdan çekilme haberleri, yatırımcı güvenini etkileyebilir; benzer start-up ve hızlı tüketim / teslimat şirketlerinde temkinli davranışa yol açabilir. Elbette biz de temkinli bakalım bu tür yatırımlarımıza.

Şirketler, özellikle pandemide büyüyen fakat normalleşmeyle gelir modelini sürdürülebilir kılmamış olanlar; nakit akışı, borç, operasyonel maliyet gibi alanlarda baskı altında kalıyorlar. Devlet düzenlemeleri, vergi, rekabet yasaları gibi unsurlar daha fazla göze çarpacak; özellikle Türkiye gibi dış şoklara ve kur riskine açık ekonomilerde. Tüketicideki davranış değişikliği kalıcı bazı alışkanlıklar yaratmış olsa da, pandemideki gibi ani patlamalar artık olmayacak; beklentiler daha realist olacak. Normalleşme ile normale dönüyoruz ama kazançların yüksek olduğu alanlar da normale dönecek, hazır olun ve kazançlarınızı belli bir zaman sonra realize etmeyi unutmayın.

ÇIKARIMLAR (EKONOMİSEL MESAJLAR):

Sürdürülebilir büyüme, geçici yükselişlerden daha değerlidir. Hızlı büyüyen şirketler mutlaka kriz senaryoları üzerine çalışmalı. Yatırımcı ile kurucular arasında net anlaşmalar, şeffaf yönetim ve kontrol mekanizmaları olmazsa büyüme, çatışmalara dönüşebilir. Makroekonomik öngörü, pandemi sonrası dönemde çok daha önemli hâle geldi: enflasyon, tedarik zinciri, döviz kuru, maliyetler… Bunlara hazırlıklı olmayan şirketler zarar görecek.

Verimlilik, operasyonel disiplin ve müşteri odaklılık — bunlar büyümenin devam etmesini sağlayan temel direkler. Bir yatırımınız dolar bazında her yıl ortalama yüzde 10 gibi büyüyorsa bu nispeten iyi bir yatırım sayılabilir. Ancak Bu sene yüzde 150 büyüyen bir yatırımınız varsa kazanca aldanıp risklerin oynaklığın da yükselmiş olduğunu sakın göz ardı etmeyin.

Hakikate yakın, yalana beri kalın, hoşçakalın.

SON DAKİKA HABERLERİ

Mustafa Özver Diğer Yazıları