Aybala Almina Melek

Aybala Almina Melek

Gece uyumadan önce diş fırçalama alışkanlığınız kalp sağlığınızı da etkiliyor!

Son zamanlarda yapılan araştırmalar, diş fırçalama alışkanlıklarının kalp sağlığı üzerindeki etkileri hakkında ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Diş fırçalama, ağızdaki bakterilerin temizlenmesi ve diş eti hastalıklarının önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Ancak, gece uykusundan önce diş fırçalamamanın kalp hastalığı riskini artırabileceği düşünülmektedir.

Ağızdaki bakteriler, diş fırçalama ile temizlenmezse diş eti hastalıklarına neden olabilir. Bu hastalıklar, diş etlerinin çekilmesine ve dişlerin kaybına yol açabilir. Ayrıca, diş eti hastalıkları kalp hastalığı riskini artırabilir. Çünkü ağızdaki bakteriler, kan dolaşımına karışarak kalp ve damar sağlığını etkileyebilir.

Gece uykusundan önce diş fırçalamamanın kalp hastalığı riskini artırması, ağızdaki bakterilerin çoğalmasına neden olabilir. Bu da, diş eti hastalıklarının daha hızlı ilerlemesine ve kalp sağlığına zarar vermesine yol açabilir. Bu nedenle, diş fırçalama alışkanlığına sahip olmak ve düzenli olarak dişlerinizi fırçalamak önemlidir. Özellikle gece uykusundan önce diş fırçalamak, ağızdaki bakterilerin çoğalmasını engelleyerek kalp hastalığı riskini azaltabilir.

Yazının Devamı

Dijitalleşmenin mesleklere etkisi

Teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşüm, mesleklerin yapısını ve iş süreçlerini derinden etkilemektedir. İş dünyasında ve işgücü piyasasında dijitalleşme, bazı meslekleri dönüştürmekte, bazılarını ortadan kaldırmakta ve yeni mesleklerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum, çalışanlar, işverenler ve eğitim kurumları için yeni zorluklar ve fırsatlar sunmaktadır.

Dijitalleşmenin mesleklere olan etkilerinden biri, otomasyon ve yapay zekanın kullanımının artmasıyla ortaya çıkan iş gücü değişimidir. Rutin ve tekrarlayan işler, robotlar ve otomatik sistemler tarafından yerine getirilebilir hale gelirken, bu işleri yapan insanların rolü azalmaktadır. Örneğin, fabrika üretim hatlarında robotlar, endüstriyel işlerde otomasyon ve veri analitiği yazılımları, üretim süreçlerini daha hızlı ve etkin hale getirmektedir.

Ancak dijitalleşme aynı zamanda yeni mesleklerin ortaya çıkmasına da yol açmaktadır. Veri analisti, yapay zeka uzmanı, siber güvenlik uzmanı gibi dijital teknolojilere odaklanan meslekler popüler hale gelirken, diğer yandan dijitalleşmenin yan etkisi olarak doğan yeni meslekler de bulunmaktadır. Örneğin, dijital pazarlama uzmanı, sosyal medya yöneticisi gibi dijital iletişim ve pazarlama alanında uzmanlaşmış meslekler, dijital dönüşümün etkisiyle önem kazanmıştır.

Yazının Devamı

Bereketin ve yenilenmenin günü 21 Haziran gündönümüne hazırlanın!

21 Haziran, Dünya'nın Kuzey Yarım Küre'deki en uzun günü ve yaz gündönümü olarak bilinen özel bir günü temsil eder. Bu özel gün, güneşin doğduğu andan batışına kadar süren sürenin en uzun olduğu zamandır. İnsanlık tarihinde, yaz gündönümü ve en uzun gün, farklı kültürlerde kutlamalara, ritüellere ve festivallere ilham vermiştir.

Yaz gündönümü, doğa ve evrenin döngüsünü anlamamıza yardımcı olan önemli bir olaydır. Bu gün, Dünya'nın ekseninin Güneş'e olan eğimi nedeniyle gerçekleşir. Kuzey Yarımküre, Güneş'e daha fazla eğildiğinde, Güneş ışınları daha dik bir açıyla düşer ve gün ışığı süresi artar. Güneş, yılın geri kalanında olduğundan daha uzun süre gökyüzünde kalır ve bu da yaz gündönümünün ortaya çıkmasına yol açar.

21 Haziran, yaz mevsiminin başlangıcını simgeler ve insanlar için enerji, canlılık ve yenilenmeyle dolu bir dönemin habercisidir. İnsanlar, bu uzun günü kutlamak ve enerji dolu atmosferin tadını çıkarmak için çeşitli etkinlikler düzenler. Özellikle, çeşitli kültürlerde yaz festivalleri, ateşle ilişkili ritüeller, açık hava etkinlikleri, danslar ve müzik gösterileri gibi etkinliklerle coşkulu bir şekilde kutlanır.

Yazının Devamı

Zihninizin ihtiyacı 'dijital detoks' olabilir mi?

Her kolaylığın bir zorluğu, her zorluğun bir kolaylığı vardır diyerek, teknolojik gelişmelerin hem hayatımızı kolaylaştırması hem de bir o kadar zorlaştırmasının nedeni ne olabilir?

Her alanda dijitalleşmeye yürüdüğümüz bu dönemde, sadece bedenin değil, zihnin de detoksa ihtiyacı vardır. Apple çıkardığı artırılmış gerçeklik gözlüğüyle aslında teknolojinin ne kadar da 'zihin' işi olduğunu bizlere gösterdi. Hedef, hayat pratiklerimizi sadece kolaylaştırmak değil, zihnin de 'otomatikleşmesi'...

Dijital detoks, teknoloji kullanımını azaltma ve bilinçli bir şekilde denge sağlama süreci olarak önem kazanıyor.

Yazının Devamı

Dünya Çevre Günü: Biz doğayı, doğa bizi korur!

Dünya Çevre Günü, her yıl 5 Haziran'da kutlanan ve farkındalığın artırılmasını amaçlayan uluslararası etkinliktir. Bu özel gün, çevre konularına dikkat çekmek, insanları çevre sorunları hakkında bilinçlendirmek ve çevre korumasına yönelik küresel eylemleri teşvik etmek amacıyla düzenlenir.

Dünya Çevre Günü'nün kökeni, 1972 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de gerçekleşen Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı'na dayanmaktadır. Bu konferansta, küresel çevre sorunları ve bu sorunlarla mücadele için uluslararası iş birliği gerekliliği vurgulanmıştır. Ardından, 5 Haziran tarihi, Dünya Çevre Günü olarak belirlenmiştir.

Dünya Çevre Günü, her yıl farklı bir tema etrafında kutlanır. Bu temalar, çevre sorunlarının farklı yönlerini vurgulayarak küresel çevre bilincini artırmayı hedefler. Örneğin, temalar arasında iklim değişikliği, su kaynaklarının korunması, biyolojik çeşitlilik, ormanların önemi gibi konular bulunmaktadır. Bu temalar, insanların çevre konularıyla ilgili farkındalıklarını artırır ve çözüm odaklı düşünmelerine yardımcı olur. 2018 yılında ise Dünya Çevre Günü için belirlenen slogan sloganı “Plastik Kirliliğiyle Mücadele Et (Beat Plastic Pollution)” idi.

Yazının Devamı

Azerbaycan 105 yaşında

Soydaşımız, candaşımız Azerbaycan bağımsızlığının 105. yılını kutluyor. Kutlu olsun…

Azerbaycan, sıradan bir ülke değildir. Türklüğün şaheserlerine imza atan köklü bir kültür, sanat, edebiyat mazisi ve birikimi vardır.

28 Mayıs 1918’de ilan edilen bağımsız Azerbaycan devleti, “Müslüman doğunun ilk demokratik cumhuriyeti” sayılır ve bu unvan boşuna verilmemiştir. Çünkü kısa sürede eğitim, din ve vicdan özgürlüğü alanında yapılan reformlarla, vatandaşlarına tanıdığı haklar ve kadınlara seçme hakkının sağlanması bu unvanı kazanmasını sağlamıştır.

Yazının Devamı

Türkiye’de SMA

Sosyal medya kampanyalardan, sokakta açılan stantlardan herkesin duyduğu ancak detaylı bilgi sahibi olmadığı SMA hastalığından 2016 yılına kadar dünyada bilinen bir tedavisi olmadığı için hastalığın tip 1 formu görülen bebeklerin %90’ına yakınını 2 yaşına gelmeden kaybediyorduk.

Spinal motor nöron kaybına yol açarak proksimal kaslarda güçsüzlüğe ve atrofiye neden olan genetik geçişli bir hastalık olan Spinal Müsküler Atrofi (SMA), omurilikte bulunan motor sinir hücreleri beslenemediği için istemli kaslar görevlerini yerine getiremez hale gelir. SMA, bacaklardaki güçsüzlüğün kollardan daha belirgin olduğu bir seyir gösterir.

SMA'nın dört farklı tipi vardır ve halk arasında "gevşek bebek sendromu" olarak da bilinir. Hastalık, kaslarda ilerleyici bir güçsüzlük ve atrofiye yol açar. SMA hastalarında SMN geni protein üretmediği için bu durum ortaya çıkar. Ancak, görme, işitme veya zekâ düzeyi hastalıktan etkilenmez. SMA, genellikle sağlıklı ancak taşıyıcı olan anne ve babaların çocuklarında ortaya çıkar. Ebeveynler bu taşıyıcılığın farkında olmayabilirler ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam ederken bu genetik bozukluğun çocuklarına geçtiğinde SMA ortaya çıkabilir. Taşıyıcı ebeveynlerin çocuklarında SMA görülme olasılığı %25'tir.

Yazının Devamı

Türkiye'de sağlık turizminde rekor artış bekleniyor

Sağlık turizminde önemli bir konum haline gelen Türkiye, son yıllarda potansiyelini çok daha fazla artırdı. Öyle ki, 2022 yılında, 4 milyar dolar ile rekor kırıldı. Daha sağlam bir ilerleyişle sağlık turizminin 20 milyar dolara kadar çıkabileceği öngörülüyor.

Türkiye’nin turizm gelirleri arasında gelişmeye daha açık olan sağlık turizmi, tüm dünyaya namını duyurdu. 2023 senesinin, sağlık turizmi açısından bir patlama yılı olacağı ise kaçınılmaz görünüyor.

Tabii, rekabeti fazla olan bu alanda da sorunlar mevcut. Özellikle ‘doktor’ unvanının gerek olmadığı bazı operasyonların gerçekleştirildiği noktalarda… Bu alanlarda da sıkı bir denetimin olması, işin ehli doktorlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Her türlü estetik operasyonlarının ve saç ekimlerinin sağlıklı, güvenilir ortamlarda gerçekleştirilmesi gerektiği birçok kez dile geldi.

Yazının Devamı

Tarımda ve beslenmede 'sürdürülebilirlik'

Önceki yazımda 'beslenebiliyor muyuz?' diye sormuştum. Meyve ve sebzelerin besin değerleri, ihtiyacımız olan mineral ve vitaminleri karşılamakta yeterli mi diye bir karşılaştırmayı ele almıştık. Bugün, bu konuyu bileniyle uzunca konuştuk.

Diyetisyen Büşra Başayar, günümüzde besin değeri düşük olan meyve sebzelerden en büyük faydayı sağlayabilmemiz için bizlere tavsiyelerde bulundu. Sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmesinin önemi üzerinde duran Başayar, doğru saklama koşulları ve pişirmeye de dikkat çekti.

Başayar, "Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketeceğiz. Bu oldukça önemli. Her besinin yetişmesi gereken bir mevsim var o mevsimdeki sıcaklık, toprağın içeriği o besinin kalitesini etkiliyor. Evet 50 yl önceki içeriklere sahip değiller ancak mevsiminde tüketmeyerek o içerikleri daha da kaybediyoruz. O yüzden hangi mevsimde hangi sebze ve meyveler var bilmeli ve ona göre beslenmeliyiz.

Yazının Devamı

Tarım 4,0 ve verimlilik

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte tüketim, tüketimin artmasıyla da daha çok gıdaya, daha çok gıda temellerine ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bu ihtiyacı karşılayabilecek tarım, tarımcılık soru işaretinde. Neden mi? Nüfus arttıkça konuta ihtiyaç artıyor, konut ihtiyacını karşılayacak yeterli arazinin olmamasından dolayı tarım arazileri inşaata dönüştürülüyor. Bunun sonucunda da tarıma elverişli arazilerde önce birer, ikişer sonra on katlı binalar görüyoruz.

Barınma ne kadar temel ihtiyaçsa beslenme de temel ihtiyaçtır. Ancak, dünyanın içinde bulunduğu durum pek parlak değil. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar kişiye çıkacağı tahminleri, aynı paralellikte iklim krizinin etkilerini daha net görecek olmamız, kapıda bekleyen su krizi, su krizinin sonucunda da ‘kıtlık’ sorunu bizleri bekliyor.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, bu sorunlara çözüm olacağı düşünülen ve sizlerle geçen hafta ele aldığımız tarımda dijitalleşme hamleleri gün geçtikçe hız kazanıyor. Tabii, teknoloji denilince önemli bir maddi kaynağın olması, teknolojik atılımları karşılayabilecek bir devlet hazinesi de olmalıdır. Bu noktada, tarımdaki ileri seviye dijitalleşme örneklerini ne zaman ve kaç ülkede görebiliriz, bilemiyoruz.

Yazının Devamı

Beslenebiliyor muyuz?

Açlık ve yoksulluk sınırını ele aldığımızda çoğu vatandaşın besin değeri yüksek meyve ve sebzelere kolaylıkla ulaşamadığını söylemek mümkün. Ancak bu besin değerini alamamakta farklı bir boyut da var.

Günümüzde sofralarımıza gelen meyve ve sebzeler 1950’li yıllarda soframıza gelen meyve ve sebzelerin besin değerinin yanından bile geçmiyor. Yani, açlık sınırında yaşamıyor olsanız bile vücudunuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almanız için dışardan takviye kullanmanız gerekebilir.

Yapılan araştırmalar da bizlere gösteriyor ki, günümüz yiyecekleri düşündüğümüz gibi vitamin bombası değil!

Yazının Devamı