Ruh taşıyan tasarımlar! Her birinin ayrı bir tılsımı var!
Berrin Daştan sadece "Takı tasarımı" yapmıyor. Yaptığı her tasarımı kadınsı içsel gücü ile birleştiren Daştan, "Tasarımlarımın her birini ayrı bir 'tılsımlı' olarak yaratıyorum" diyor.
Kimi insanlar mesleklerini yaşar, kimileri ise tutkularını doruklara taşır. Berrin Daştan için "Takı tasarımı" sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi oldu. Ankara’da başladığı bu yolculuğunu, kadınsı içsel gücü ile birleştirip bireysel özgünlüğünü yansıtan çok özel bir sanatçı olarak herkese kendini kabul ettirdi.

2002 yılında Büyük Çarşı’da bir kuyumcu ustasının yanında başlayan meslek öğrenme sürecinin, haftanın beş günü, dört yıl boyunca devam ettiğini belirten Berrin Daştan, emek ve öğrenme hikayesini Yeni Ankara muhabirine şu sözlerle anlattı:
"KADIN GİBİ: GÜÇLÜ, DERİN, DÖNÜŞTÜRÜCÜ"
Kuyumculukta el işçiliği; sabır, dikkat ve sezgi ister. Ama benim yolumda, bunlara bir de ruh katmak vardı. El işçiliğiyle ortaya koyduğum takıları sadece aksesuar değil; bir duruş, bir niyet ve bir enerjinin taşıyıcısı olarak gördüm.

Gümüş ve bakır kullanarak hem modern hem geleneksel çizgilerde çalışan sanatçı, beş elementin (su, toprak, ağaç, ateş, metal) ruhunu takılarına işliyorum. Biz kadınlar gibi; değişken, güçlü, derin ve dönüştürücü. Özellikle kadınlar için takının sadece süs değil, bir koruma, ifade ve bağ kurma biçimi olduğuna inanıyorum. Tasarımlarımın her birini ayrı bir "tılsımlı" olarak yaratıyorum.
Sanatında parlak, rafine, konformist bir ışıltıdan uzak duruyorum. Doğallığı, kusurda gizli güzelliği ve duygunun izini taşıyan formları tercih ediyorum. Çünkü gerçek gücü, ‘olduğu gibi kalabilmek’ olarak görüyorum.

DÜNYA KADINLARINA MESAJI
Son dönemde atölyesini evine taşıyan Tasarım Sanatçısı Daştan, çalışmalarını Instagram üzerinden paylaşıyor. Milano, Roma ve Londra Mücevher Haftaları’ndan aldığı davetleri “İşte sanatının evrensel gücü” sözleriyle özetlerken dünya kadınlarına da şu mesajı veriyor:
“Duygularımız, sezgilerimiz ve özgün fikirlerimiz var. Ve ben bu dünyada takılar aracılığıyla kadınlara kendi seslerini yeniden hatırlatmak istiyorum.”