Karın doyurmak kolay, beslenmek neden bu kadar zor?

Ekonomik kriz, artan gıda fiyatları ve hızlı şehir yaşamı; Türkiye’de sağlıklı beslenmeyi milyonlarca kişi için ulaşılmaz hâle getiriyor. Uzmanlara göre bireysel çabalar çözümün küçük bir parçası; asıl ihtiyaç ulusal ölçekte güçlü ve sürdürülebilir politikalar.

Karın doyurmak kolay, beslenmek neden bu kadar zor?

Sağlıklı beslenmek Türkiye’de giderek büyüyen bir mesele. Ekonomik koşullar ağırlaştıkça, hızlı yaşam temposu baskınlaştıkça ve özellikle büyük şehirlerde yiyecek fiyatları artmaya devam ettikçe, “karın doyurmak” ile “beslenmek” arasındaki fark daha görünür hâle geliyor.

+90 tarafından hazırlanan çalışmada, hem Ankaralı Üniversitesi Gıda Mühendisliği mezunu Melisa Ertaş'ın günlük yaşam pratiğine hem de uzman görüşlerine yakından bakarak, dar gelirli bir bireyin sağlıklı beslenmesinin neden bu kadar zorlaştığını, hangi bireysel adımların işe yaradığını ve toplumsal ölçekte hangi çözümlerin gerektiği araştırıldı.

GÜNLÜK TELAŞ, DÜŞÜK GELİR VE ŞEHİRLEŞME

Videonun ana karakteri olan, iş arayışının yanında bir markette kasiyerlik yapan Ankaralı genç kadın Melisa, öğrencilik döneminde poğaça ve benzeri hızlı gıdalarla öğün geçirdiğini anlattı. Şimdi ise evden hazırladığı yemeklerle masrafını kısmaya çalıştığının altını çizdi.

Uzmanlar, büyük şehirlerde artan tempo ve zaman kısıtının insanları “apar topar” beslenmeye ittiğini, bunun da rafine şeker, tuz ve trans yağ tüketimini yükselttiğini aktarıyor. Sonuç: kilo artışı, insülin direnci, tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi yaygın metabolik hastalıklar.

OECD ülkeleri arasında gıda enflasyonunda Türkiye’nin zirvede olması ise tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Dar gelirli haneler için güvenli ve sağlıklı gıdaya erişim her yıl biraz daha zorlaşıyor.

PROTEİN KRİZİ: ET PAHALI, ÇÖZÜM BAKLİYATTA

Melisa gibi pek çok kişi hayvansal proteine ulaşamadığı için zorunlu bir vejetaryen beslenmeye yönelmiş durumda. Et, tavuk ve balık fiyatlarındaki artış nedeniyle bakliyat hâlâ en erişilebilir protein kaynağı.

Restoranlarda porsiyonların küçülmesi ve fiyatların artması ise dışarıda doyurucu ve sağlıklı bir öğün yemenin giderek güçleştiğini gösteriyor.

BİREYSEL ÇÖZÜMLER NELERİ DEĞİŞTİREBİLİR?

Uzmanlara göre basit ve planlı hazırlıklar, özellikle öğrenciler ve çalışanlar için fark yaratabiliyor:

Bir gece önceden hazırlanan kara buğday-yoğurt karışımı, yanına eklenen nohut ya da tavuk ile tam bir öğüne dönüşebiliyor. Melisa da artan yemekleri ertesi güne taşıyarak bütçesini rahatlattığını söylüyor.

Ancak uzmanların altını çizdiği kritik nokta şu: Bu çözümler bireysel ölçekte etkili olsa da milyonlarca kişinin sorununu çözemez.

ULUSAL ÖLÇEKTE ÇÖZÜM NE OLABİLİR?

Uzmanların önerileri arasında öne çıkan başlıklar şöyle:

1.Her aile hekimliği merkezine bir beslenme uzmanı atanması: Türkiye’de yeterli sayıda beslenme ve diyetetik mezunu olduğu belirtiliyor. İngiltere, Kanada ve İskandinav ülkelerinde benzer uygulamalar yıllardır yürürlükte.

2.Vergi politikalarının yeniden düzenlenmesi: Et ve temel gıdalardaki KDV oranının yüzde 1’e indirilmesinin fiyatları yüzde 15–20 düşürebileceği belirtiliyor. İngiltere’deki “Sugar Tax” (Şeker Vergisi) uygulamasının hem şeker tüketimini hem obeziteyi azalttığı bilimsel verilerle desteklenmiş durumda.

3.Paketli gıdalarda Şili modeli ‘siyah etiket’: Sağlık açısından riskli ürünlerde uyarı etiketlerinin zorunlu olması, hem tüketiciyi bilgilendiriyor hem üreticiyi daha temiz ürün üretmeye zorluyor.

Araştırmanın sonucunda ise sağlıklı beslenmenin bireysel bir mesele olmadığına vurgu yapılıyor. Çünkü karın doyurmak başka, beslenmek başka.