Genç Sağlık Sendikası’ndan sert çıkış: “Liyakatsiz yöneticiler kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini riske atıyor!”

Sağlık sektörü, artan iş yükü, liyakatsız yönetici atamaları ve yetersiz personel alımları yüzünden sıkıntılı günler yaşıyor. Genç Sağlık Sendikası Genel Başkan Vekili Furkan Ali Çiftçioğlu, konuyla ilgili olarak Yeni Ankara gazetesine konuştu.

Genç Sağlık Sendikası’ndan sert çıkış: “Liyakatsiz yöneticiler kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini riske atıyor!”

Genç Sağlık Sendikası Genel Başkan Vekili Furkan Ali Çiftçioğlu, sağlık sektöründeki en büyük sorunlardan birinin liyakatsiz yönetici atamaları olduğunu belirterek, bu durumun sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını olumsuz etkilediğini söyledi.

Kendi sektörlerinde artan iş yüküne rağmen yetersiz personel alımı ve liyakatsiz yönetici atamaları, çalışanların çalışma koşullarını her geçen gün daha da zorlaştırdığına dikkat çeken Genç Sağlık Sendikası Genel Başkan Vekili Furkan Ali Çiftçioğlu, Yeni Ankara muhabirine özel açıklamalarda bulundu. Çiftçioğlu, şunları söyledi:

“37 BİN PERSONEL ALIMI YETERSİZ”

Devletimiz, şu anda hastaneler açısından çok büyük yatırımlar yapıyor ve yeni hastaneler açılıyor. Ancak bu hastanelerde personel istihdamı konusunda, bütçe yetersizliği nedeniyle zorluklar yaşandığını görüyoruz. Bu durumun en büyük yansıması ise sağlık çalışanları üzerinde hissediliyor. Açılan yeni hastanelerde birçok birim, maalesef eksik personelle hizmet vermek zorunda kalıyor. Geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun bir açıklaması oldu. Bununla birlikte toplamda 37 bin personel alınacağı belirtiliyor; ancak bu sayının önemli bir kısmının işçi kadrosundan oluşacağı, sağlık personeli sayısının ise görece düşük olacağı ifade ediliyor. Sağlık Bakanının atayacağı 37 bin kişilik personel alımı dikkate alındığında, bu sayının oldukça yetersiz kaldığını görüyoruz. Atamaların düşük tutulmasının en büyük yükünü ise doğrudan sahada çalışan sağlık personeli çekiyor.

Acil sağlık hizmetlerinde görev yapan çalışanlar, hastane servislerinde görevli hemşireler, laboratuvar teknisyenleri, ameliyathane personelleri gibi pek çok meslek grubu bu durumdan etkileniyor. Zaten sağlık sektörü, 39 farklı meslek branşından oluşan büyük bir ekip çalışmasıyla yürütülüyor. Bu nedenle, daha önce 37 bin kişilik personel alımının bölünmemesi gerektiğine dair çeşitli eylemler gerçekleştirdik. Ancak tüm çabalarımıza rağmen, bu alımın muhtemelen bütçe yetersizliğinden dolayı ikiye bölündüğünü görüyoruz. Şu andaki atamaların bir kısmının, mayıs ayında yayınlanması beklenen kılavuzda gerçekleştirileceği tahmin ediliyor. Diğer kısmının ise eylül veya ekim ayında gerçekleşmesi öngörülüyor. Zaten düşük olan bu alım sayısının ikiye bölünmesi, sahada fazla mesaiyle çalışan personelin iş yükünü daha da artıracak.

Ankara, Türkiye ve dünya gündemini Yeni Ankara'dan takip etmek artık WhatsApp'ta da mümkün. Haberlerimizin doğrudan telefonunuza gelmesi için tıklayın.

“FAZLA MESAİ ÜCRETLERİ REVİZE EDİLMELİ”

Sağlık Bakanlığından uzun süredir atama sayılarının revize edilmesini talep ediyoruz. Bu durum da sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını ciddi anlamda zorlaştırıyor. Şu anda neredeyse her serviste personel fazla mesai yapmak zorunda kalıyor. Mevcut mesailerini tamamlamalarına rağmen, servisleri döndürebilmek için ek süre çalışmaları gerekiyor. Biz, bu noktada önümüzdeki toplu sözleşme döneminde, personel istihdamı yapılamasa dahi, en azından fazla mesai ücretlerinin revize edilmesi talebini ilettik.

Çalışma koşullarımızı en çok etkileyen büyük sorunlardan biri de liyakatsiz yöneticilerdir. Sağlık Bakanlığında yöneticiler sözleşmeli olarak atanıyor ve bu atamalar sırasında herhangi bir sınav yapılmıyor. Bir kişinin yönetici olabilmesi için yalnızca lisans mezunu olması yeterli görülüyor, ancak bu kişinin lisans alanı sağlıkla ilgili olup olmadığına bakılmıyor. Liyakat sahibi olmayan, sağlıkla alakalı bir idarecilik eğitimi almamış kişiler, maalesef idareci olabiliyor. Bu durum, çalışma koşullarımızı en çok olumsuz etkileyen faktörlerden biridir. Liyakatsiz yöneticilerin yol açtığı mobbing, sağlık çalışanlarını hem ruhsal hem de fiziksel olarak olumsuz etkiliyor.

“LİYAKATSİZ YÖNETİCİLER KAMU HİZMETİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ RİSKE ATIYOR”

Toplu sözleşme kapsamında, yöneticilerin sınavla atanmasına dair bir talep hazırlığımız bulunuyor. Liyakatsiz yöneticiler, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini riske atıyor. Nitelikli bir kamu hizmeti sunulabilmesi için öncelikle sağlık personelinin refahı sağlanmalıdır. Bir sağlık personeli iyi yönetilemiyorsa, iyi hizmet de sunamaz. Ne yazık ki, bazı yöneticiler, bulundukları makamı kişisel hırsları için kullanmakta, şahsi çıkarlar ve ego tatminleri peşinde koşmaktadır. Ancak unutmamalıyız ki, sağlık personeli sahada hizmet veren gerçek kahramanlardır; hastalarla birebir temasa geçip, hizmeti sunanlardır. Yöneticilerin görevi, bu hizmetin sorunsuz bir şekilde sürdürülmesini sağlamak olmalıdır. Ne yazık ki, birçok zaman idareciler, bu sürece destek olmak yerine engel olabiliyor. Bizler, bu konuda profesyonelce yaklaşan idarecilerle karşılaşabilmek adına çalışmalar yapıyoruz. Anketler düzenliyor, idari ve adli süreçleri başlatıyoruz. Ayrıca, sosyal medya ve basın aracılığıyla kamuoyuna duyurular yaparak, bu konuda en büyük mücadeleyi sürdürüyoruz. Toplu sözleşme ile ilgili pek çok güzel çalışma yapıyoruz ve bu çalışmalarla daha iyi bir hizmet sunmayı hedefliyoruz. Nihayetinde, liyakatsiz yöneticiler kadar kamu personelini ve kamu hizmetini etkileyen başka bir faktör yoktur. Mali açıdan iyileştirmeler için de mücadele ediyoruz, ancak her gün yüz yüze baktıkları idareciler tarafından yapılan baskı kadar rahatsız edici bir şey yoktur. Biz, öncelikle liyakatsiz yöneticilere karşı daima mücadele edeceğiz ve mağduriyet yaşayan tüm sağlık çalışanlarının yanında olacağız.

“GECE GÜNDÜZ ÇALIŞAN SOSYAL HİZMET PERSONELİNİN EMEĞİ UCUZ OLMAMALI"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı kuruluşlarda görev yapan personelin nöbet ücretleri 666, 75 TL olan asgari günlük ücretin dahi altında kalmaktadır. Bu ücret politikası hem adil değildir hem de çalışan motivasyonunu ciddi şekilde zedelemektedir. Gece gündüz, bayram-tatil demeden toplumun en kırılgan kesimleriyle birebir çalışan personelimizin emeği bu kadar ucuz olmamalıdır. Aynı Bakanlık çatısı altında görev yapan çalışanlar arasında yemek imkânı, ek ödemeler ve özellikle Ek-25 puan uygulaması gibi haklarda ciddi farklılıklar bulunmaktadır. İl müdürlüklerinde ve sosyal hizmet merkezlerinde görev yapan personel, bu farklılıklar nedeniyle giderek daha dezavantajlı hale gelmektedir. Toplu sözleşme sürecinde, bu adaletsizliklerin giderilmesi birincil önceliğimizdir. Tüm sosyal hizmet çalışanları eşit koşullarda ve hak ettikleri değeri alarak çalışmalıdır.